18 YILDIR HAPİSTE OLAN EROL ENGİN'DEN "ESKİ TUTSAKLAR"A SİTEM VAR

TUTSAKLARDAN “ESKİ TUTSAKLARA” SİTEM VAR

“1996’da yakalandım ve 18 yıldır da yatıyorum. (…)  genelde bu kapılardan dışarı çıkanlar dönüp ardına bakmıyorlar. Acı olan da bu oluyor. Aynı kaptan su içip, aynı kaşıkta aş yedik ama kapıdan dışarı çıkınca dönüp arkasına bakan olmuyor. Kimseden dünyalar istemiyoruz. Ayaklarımızın önüne “kırmızı halıda” serip cennette sunmalarını istemiyoruz. En azından çekilen acıların yaşanılan sevinçlerin hatırına insan arayıp da birkaç satır arada bir yazar. Ama nerde giden gidiyor kalanlar bizler yine biz bize kalıyoruz tutsaklıkta. Ama elbette istisnalar oluyor. …” 

Erol ENGİN.  F-Tipi Hapishane  B 49 EDİRNE

Sevgili Öykü’cüğüm Merhaba

Özlem ve sevgiyle gözlerinden öpüyorum. Tülin ablama, Adil abime de sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Uzun zaman oldu sana, size uğrayamadım. Hapishane koşulları insanın önüne engeller çıkarınca çıkarıyor… Tutsaklıkta imkan yaratmak zor oluyor haliyle. İşte bundan gecikmeli olarak uğruyorum sohbetinize kusuruma bakma, bakmayın lütfen.

Nasılsınız? Sağlık ve neşeli olmanızı diliyorum. Ben, bizde iyiyiz. Bu koşullarda iyi olduğumuz kadar iyi ve sağlıklıyız. En son Tülin ablama 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlama kartını yollamıştım elinize geçtiğini umuyorum.

Yine hapishanenin sessiz gecesinde aldım elime kağıt kalemi ve sohbete başlıyorum sizinle. Kapılar kapanıp el ayak ortadan çekilince hapishane sessiz oluyor akşam ve geceleri. Genel olarak sessizlik nadiren bozulur desem sanırım yerinde. Anma kutlamalarımız olunca geceyi coşturan türkülerimiz oluyor. Belirli anmalarımız vardır ve bundan dolayı geceleri anmalarımızı yapıyoruz. Önümüzde Nurhak şehitlerinin anması var. Bu sefer türkülerimizi Nurhak’ın doruklarına bırakacağız. Her anma, her kutlama alıp bizi götürür yılların direncine yaşayarak, anarak bırakırız türkümüzü gidenlerin sesine ve bize bırakılan değerlerin yaşantısına. Yaşamak ve yaşatmak bizleri var edip yaşamasını bize öğreten, yolumuzun ışığı olan değerlerimiz ve değerlerimizle sevmesini bilip sahiplenmek değerlerimizi yaratı p bize bırakanları anmak. Hayatta yaşayınca, yaşatınca öğrenip öğrenmek zorlukların üslerinde yetmesini bilmek.  İşte bu değerlerimiz güzelliğiyle seni, sizi seviyorum Öykü’cüğüm, ablam, abim.

Kapılar kapanmadan önce mahkemeye giden arkadaşlarımızda gelmişti. Tahliye olanlar olmuş. Sevinç ve özlemle sarılacaklar bize. Asıl üzücü olan dostlarımız giderken, onlara sarılıp kucaklaşmamaktır. Bir daha ya görürüz birbirimizi ya da görmeyiz. Gerçi genelde bu kapılardan dışarı çıkanlar dönüp ardına bakmıyorlar. Acı olan da bu oluyor. Aynı kaptan su içip, aynı kaşıkta aş yedik ama kapıdan dışarı çıkınca dönüp arkasına bakan olmuyor. Kimseden dünyalar istemiyoruz. Ayaklarımızın önüne “kırmızı halıda” serip cennette sunmalarını istemiyoruz. En azından çekilen acıların yaşanılan sevinçlerin hatırına insan arayıp da birkaç satır arada bir yazar. Ama nerde giden gidiyor kalanlar bizler yine biz bize kalıyoruz tutsaklıkta. Ama elbette istisnalar oluyor.  1993 den bu yana 3-4 hapishanelerle içli dışlı oldum. 1996 da yakalandım ve 18 yıldır da yatıyorum. Öyle çok gelen, giden oldu ki adlarını da isimlerini de unuttuk, bazen biriyle sohbet edince hatırlamakla yetiniyoruz. İşte bu koşullarda 2 dostumuzu daha gönderdik sarılıp kucaklaşmadan gidiyorlar bizlerden uzaklaşıp dışarıya gittiler. Bu satırları sana, size yazarken onlarda ailelerine kavuşmuşlardır. Ben de çayınızı içmeye geliyorum. Sorun sevmesini bilip, o sevginin değeriyle yaşamaktır. Sizin gibi ablam, abim dostlarımız olduktan sonra gidenin yolu açık olsun demekten başka söyleyecek sözüm yok bizleri unutanlara.

(…) Dolunay durağın altında kendisini gösteren kınalı gelinin gülümsemesini bırakmak üzeredir gecenin üzerine. Gecede dağılan buğulu bakışlar okuyor dolunayın güzelliğiyle gecenin karanlığı. Dolunay gösteriyor kendisini gece buğulu bakışlar misali hücremin camında değiyor duvağın altında gülümseyen eli kınalı gelin misali oluyor gece. Gece kına kokulu saçlar misalidir artık hücremin camından bakarken. Dolunayın gecedeki güzelliği sevda tutkulu bir sevdayı anlatırcasına seviyor gecenin güzelliğini hücrenin içinde. Böylesi güzel geceler gösteriyor kendisini tutsaklıkta hücremizin içine. Sessiz, durgun gecelerde gülümsesek sevda ve umutla bizi var eden ve yaratılan değerlere.

Sevgili Öykücüğüm, ablam, abim. Bizde değişen bir şey yok. Genel olarak bizim sohbetimiz de yaşanan süreçtir. Hiç beklemediğimiz bir şey gelişince şaşırmamak elde olmadı. Özellikle şaşırdığımız “geri çekilme” oldu bunu beklemiyorduk. Daha önce de böylesi bir sürecin yaşanması ve gidilen noktadan dolayı böyle bir şey olmayacağı yönündeydi sohbetimiz. Ama bu süreçe “çok büyük misyon” yükleyenlerde vardır. Özellikle ulusal hareketi çözümcüler, akiller vb vb. şimdiden bir şey söylemek sanırım erkendir. Özellikle iktidar tarafında söylenenler çok ama “icraat yok” haliyle nasıl olur bir şey kestirmek yok.  Daha doğrusu işin nasıl sonuçlanacağı da ortada. Asıl işin muhatabı sürecin nasıl sonuçlanacağını görmesi gerek. Hasta tutsaklar hala içerde örneğin. Ne diyeceğim şimdi hepimiz de basından okuyup takip ediyoruz. Halkı ve doğru olan talepleri elbette sahipleniyoruz destekliyoruz.

Yaz geldi baharı yaşamadık yaza girdik. Anlaşılan bu yazın çok çok sıcak olacağı söyleniyor. Beton duvarın sıcaklığında yazın yaşıyoruz, kışında donuyoruz.  Bu yazda yakacak bizi. Bu arada burada idare de koridorlardan havalandırmaya kapı açmaya başladı. Adamlar tutsaklar için iyi bir şey yapmadıkları ortada. Şimdi de koridorlardan havalandırmaya kapılar açmaya başladılar. A-blokta başladılar.  Gerekçe “yangın” vb olduğunda yangına müdahale etmekmiş. Daha neler göreceğiz bugün kapılar yarın neler olacak. Güneş batmadan kapıları kapatıyorlar bizleri düşünseler güneş batmadan havalandırmanın kapılarını kapatmazlar.

Bu sohbetin sonuna geliyorum. Gece ilerliyor. Sana tatlı uykular diliyorum can Öykü’cüğüm. Yanımda Mehdi Boz arkadaş var. Sana, size selamı var.

Sevgili Öykü can tekrardan özlemle gözlerinden öpüyorum. Ablamı, abimi de sevgi ve özlemle kucaklıyor sevgi ve özlemle öpüyorum.

Sevgilerimle Hoşça kalın.

Sevgilerimle

Erol

Erol ENGİN

F-Tipi Hapishane

B 49 EDİRNE