19 Yıllık Tutsak Yazar Gülazer Akın'dan Önemli Açıklamalar

Değerli Adil abi, 11 Kasım 2013

İçtenlikle Merhaba, Epey oldu yazamadım, dilerim bu arada iyisindir ve her şey yolunda gidiyordur öyle yazmamazlık edeceğim bir durum yok, sen bizim değerli abimiz, yoldaşımız, dostumuzsun… En umulmadık anda, zor zamanda hep senden umut dolu satırlar aldık. Ağırlaşan yüreğimiz hafifledi. Sadece bu aralar kendimizle, içeriyle fazla uğraşır olduk yani zindan bu dönemde her zamankinden daha fazla zindan...

Sevk için para istiyorlar

Koşulları daha bir ağırlaştırdılar. Dolayısıyla yoğunlaşma alanımız içe kaydı ve ne yazık ki bu arada sevgili dostları bile ihmal eder olduk. Azardan başlamışlardı ama Bingöl firarıyla ellerine malzeme geçmiş oldu ve hergün yeni bir uygulamayla, yeni bir yasaklamayla uyanıyoruz. Bazen öyle saçmalıklar çıkarıyorlar ki şaşıp kalıyor insan. Başka yere sevk dilekçesi yazıyorsun, dilekçeyi geri getiriyorlar. Hayrola diyorsun, "hesabında bilmem kaç milyar sevk parası olacak" deniyor. Tamam da daha sevkim çıkmadı ki, hayırlısıyla bi çıksın, o dediğiniz parayı getiririm, bu sadece talep dilekçesi diyorsun ama fayda etmiyor. Neye dayanarak yapıyorsunuz diyorsun. Yasa öyle diyormuş. Yasayı istiyorsun, yasayı çıkarıyorlar, yasada yol masraflarını ödemeyi kabul etmesi yazılıdır oysa. Ama böyle yorumluyorlar. Artık böyle kim neyi nasıl yorumladıysa öyle uyguluyor. Tüm cezaevleri kendilerine nasıl uygun görüyorsa öyle yorumluyor. Şimdi ayıkla pirincin taşını diyeceğim ama ayıklanmıyor.

Üşüyoruz yorgan için doktor raporu istiyorlar

Yorganlarımızı gelip topladılar firar günü. Biz tünel kazmışız gibi. Elyaf yorganları toplayıp götürdüler. Tünelde elyaf mı kullanmışlar acaba dedik. Baktık yok fırsat bu fırsat demişler alıp götürmüşler. Verin, donuyoruz diyoruz, genelgede yok diyorlar. Tam da genelgede yorgan verilmez diye bir şey de yok diyoruz anlatamıyoruz. Mecburen, yorganı olanlar önce revire gidiyor, binbir belayla hastaneye sevk çıkarttırıyor. Birkaç hafta sonra hastaneye gitmeye hak kazanıyor. Onun sınavı bekleyebilme gücünü gösterme oluyor. Sonra faşist olmayan bir doktora denk gelmek için yol boyu dua ediyorsun. Eğer duan kabul görmemişse ve faşist birine denk gelmişsen, talebin için benim alanım değil deyip anında red edecektir. "Benim alanım?..." Sanki yorgancı bir uzmanlık alanı varmış gibi... Benim alanım değil diyor. Neyse, ortalama birine denk gelmişsen, ne kadar üşüdüğünü, kansızlık başta olmak üzere üşümegillerle ilgili hastalıklarını sıralıyorsun, o da bunlara binaen kan tahlili istiyor. Sen bilmem kaç tüp kan veriyorsun. Sonra sonuçları bekliyorsun ve sonuçlara göre, doktor üşüyebileceğine kanaat getirirse, yorgan kullanılması uygundur diye yazarsa hayrına, yorganına bir adım daha yaklaşmış oluyorsun. Bu kez bu "uygundur" imzalı raporunun müdürün önüne gidiyor. Müdür ne zaman "verebilirsin" derse o zaman doktor raporuyla yıllardır kullandığın bir battaniye kıymetindeki öylesine, aslında hiçbir güvenlik zaafı taşımayan yorganını alabiliyorsun. Yakında yıkanmak için kullandığımız su içinde doktor raporu isterlerse şaşmayız.

Renkli Şal yasak

Türkiye demokratikleşiyor -muş. Bizde bunu görmek için nasıl çırpınıyoruz bir bilsen Adil abi. Arkadaşa bir fular gelmiş. Şu son moda şallardan. Siyah- beyaz kefiyelerin bide küçültülmüş ve sarı kırmızı yeşilinden çıkmış ya, daha bir forslu gösteriyor insanı. O fuları kaç aydır bilmiyorum ama uğraşıp duruyoruz ve bir türlü alamıyoruz. Yasakmış. Sebep diyoruz. Siyasi parti, düşünce vs. çağrıştıran şeyler yasakmış. Ama diyoruz bu ne bayrak ne flama, sadece fular. Kültürel bir simgedir, siyasi değil diyoruz yine de anlatamıyoruz. Şimdi de ayıkla bulgurun taşını diyelim.

Che Guevara’nın fotoğrafı yasak

Hatta öyle ki beterin beteri de var. Che'nin resmi, resmi çekilen bebeğin tulumunun üzerinde var diye resim verilmiyor.

Uzun dalgalı radyo yasak

Radyolar verilmiyor. Sebep diyoruz, uzun dalgası var olmaz diyorlar. Uzun dalgası olmayan radyolar peki? Onların da orta dalgası varmış. En son ise kısa dalgası olanlar varmış, orada da Kürtçe kanalı çekiyor diye yasakmış. Hani Kürtçe serbestti bu ülkede diyoruz, ama o dalgada talimat veriliyor deniyor. Velhasıl bu aralar verilmeyen bir yığın radyolarla uğraşıyoruz. Denge tv talep ediyoruz, tam sekiz aydır süründürüyorlar. Yani tv müzik kanalı yok, radyo yok. Teypler zaten fi tarihinde toplanmıştı. İçerde bir zaman sonra şarkıların sözlerini de unutuyorsun. Yani kendi kendine de söyleyemiyorsun. Müzik azardan çıkıyor hayatından.

Şimdi neyin neyden taşını ayıklamalı onu düşünüyoruz. Bize de size de kolay gelsin diyeyim bitireyim. Daha çok vardı ama artık kalsın. Kendinize çok iyi bakın. Biz iyiyiz, direnmek bizim işimiz. İçtenlikle selamlıyor, saygı ve sevgilerimi gönderiyorum. Kal sağlıcakla.

Gülazer

Gülazer Akın

Kadın Kapalı Cezaevi A-5

Gebze - İzmit