30 yıldır zindanda olan ve infazı yakılan Resul Baltacı'dan mektup var:"Her mektup benim için yollara çıkmaktır."

Nisan 2022,

Özlemle Merhaba,

Şuan ve en çok hasret çektiğim, özlediğim şehirlerin, köylerin, dağlarin, vadilerin, ovaların ve çiçek açan zozanların üstünde ışıl ışıl yıldızlar dolaşıyor ve o yıldızlar kafamın içinde özgürce dans ediyorlar.  O mutlu, ışıklı yol bizi buluşturuyor. Bazen sevgi, özlem ve hasretimi özgür kuşların kanatlarına takıyorum. Onlar o mutlu diyarlara sizleri taşıyor. Şairin dediği gibi “Martta vuruldum, birçok sevdiklerimi yitirdim. Marttır ömrümün yarısı”

İlkçağlardan beri zalimin karanlık yüzüne karşı ateştir Newroz. Yeniden doğuş, değişim ve dönüşümümüz. Mart ayında büyük tililili, büyük türküler söylüyoruz. Bu yepyeni bir aydır içimizde büyüttüğümüz. 50 yıl özgürlük sevdalı yüreğimiz… Şimdi gökkuşağı çıkar bu bahar mevsiminde. Sevinçli bir güzellik dolaşıyor yüreğimizde. Demek ki bu gökyüzü altında havada yağmur kokusu… Renkler birbirine karışmış sanki. İçimde uzak özlem mavi duruyor.

A. Einstein diyor ki: “Hayatı yaşamanın sadece iki yolu vardır: Biri hiçbir şeyin mucize olmadığı, diğeri de her şeyin mucize olduğunu düşünmek.” Hiçbir varlık yoktur ki özünde toprak olmasın. En güzel, güllü ağaçlar köklerini onun derinliğine salar. Sular en bereketli yanını taşır ırmak boylarına ve insan bir barınak kurar, hayatı başlatır, sürdürür toprak üzerinde. Buğday başakları, susam kokusu buram buram… Toprak ama güneşi sever. Hiçbir koku, yağmur sonrası yayılan o hayat dolu rayiha kokusu, toprak kokusuna benzemez. Hayatımız göçebedir, hafızamız ise kalıcı. Hafıza insanın hem gücü hem de lanetidir. Çünkü her düşünce, duygu ve söz karşıtını içinde barındırır. Fikrin, kelamın, eylemin tek bir doğrultusu ve hali yoktur. Bazı acılar hiç geçmez. Ömür boyu bize eşlik eder. Tıpkı bir iç organımız gibi. Onu görmesek de o hep oradadır ve kendini bin bir yolla hissettirir.

            Her mektup benim için yollara çıkmaktır. Yollara vururum kendimi. Yollar bana arkadaşlarımı, dostlarımı, sevdiklerimi anlatır. Mektuplar ve yollar bir kavuşma ve ulaşmadır. Yollar ve mektuplar bir hissediş ve algılayıştır. Bir hedef var ama yol yok, bizim yol dediğimiz şey bir duraksamadır. Olmayan bir yolu mümkün kılmak hakikati ortaya çıkarmakla mümkün olacak. Yollar ve mektuplar özleme son vermek, hasreti bitirmektir. Fakat yenilerine de başlamaktır. Bu güzel mevsim ve aylarda tekrar mektupla, düşünce ve duygularla yollara düşüyorum. Gerçi zindanda her zaman düşünsel anlamda yolda ve yollarda olursun. Yoksa bir yerde durmak diye bir şey yok hiçbir zaman. Daha uzaklara gitmek için derin düşünmek gerekiyor kuşkusuz. En azından ben böyle düşünüyorum ve kendimi buna göre ayarlıyorum.  O kadar kolay değil. Dağları, bayırları, ovaları, ormanları, derin vadileri, şehir ve köyleri aşmak gerekir. Bu yüzden yollar hep birbirimizi anlatıyor. Birbirimizi yaşar, birbirimizi yaşatırız yollarda. Yeni yolların yolcusu olmamızı hiçbir mevsim ve iklim engelleyemez. Bir de mevsim bahar olunca daha başka olur yolculuğumuz. Fiziki yolculuğa koşullarım izin vermiyor. Fakat duygu ve düşünce ile sık sık var olan sınırları aşmaya çalışıyorum. Bazen geçmişi, bazen geleceği, bazen özlemi, bazen hasreti, bazen acılarımı ve bazen de geçtiğim yollardan benden önce geçenleri sayıklıyorum. Yollar ve yılların gerisinde bıraktıklarımı düşünüyorum.         

            Yine arkadaşlarımı, hevallerimi, dostlarımı, çocuklarımı, sevdiklerimi düşünüyorum. Çünkü onlar umudumuz, geçmişimiz, günümüz ve geleceğimiz olan yarınımız. Bazen bütün ömrümü bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiriyorum. Her kareye ayrı arkadaşlarım giriyor. Bazı kareler hüzün, bazıları özlem, bazıları mutluluk ve bazıları da acı veriyor. O zamanlar tek renkli alışkanlıkları terk etmek en iyi yöntem ve çok yönlü düşünmek gerekiyor. İnsan hayatının yönlendiricisi ve yöneticisi alışkanlıklar olmamalı ve hep insana yakışır, ahlaklı, vicdanlı ve anlamlı bir dost, arkadaş tanımak ve güzel olanı paylaşmak doğru bir seçenek kalıyor bize.

Bizler de her canlı gibi birer birer ölüler semtine taşınırız. Her insan mutlaka bir şey bırakır. Kimi büyük bir miktar maddi varlık bırakır, kimi şan-şöhret, kimi cesaret ve korkularını, kimisi ise sevgisini, mutluluğunu, umutlarını yarınlara. Güzel ve iyi bir gülüş, insan sevgisi, hakikat için yürek ve vicdanlı pratiklerini bırakanların en zengin, en büyük onura layık olanlar olduğuna inanıyorum. Her mevsimin ayrı bir güzelliği var. Onu yaşamasını bilenler anlar. Yaşayabilenler tadına varır. Yukarıda da dediğim gibi mektupla yolculuğa çıkıyorum. Yolculuğun kısası uzunu yoktur. En uzun yolculuk ömrün kendisi olduğuna göre hangisine kısa hangisine uzun diyebileceğimizi bilmiyorum. Her yolculuk, her gidiş bir yenilikle buluşmaktır. Bir yanıyla görüşmektir. Aslında ağlanacak şeyler de yaşadım. İnsanlar mutlaka bir şeylere ağlarlar. Kimi çok özlediği insanlara, kimi çektiği hasrete, kimi acıya, kimi yalnızlığa, kimi çocuk yanıyla yaşamın acımasızlığına karşı gücünü, güçlüğünü anlatmak için ağlar. Kısacası ağlamak çocukluğuyla buluşmaktır. Ağlamak ve gülmek hayatımızın ayrılmaz iki meyvesi, güzelliği, çeşnisi, sevdiklerimize karşı ödememiz gereken. Her insan bir yanıyla gülerek bir yanıyla da ağlayarak bakar hayata. İnsan birçok şeyi unutabilir fakat gülmeyi unutamadığı gibi ağlamayı da unutamıyor.

            Evet, bu mektupla gelip sohbetinize katılmak, dertlerinize ortak olmak istedim. Belki fiziki bir tanışıklığımız yok ama yüzlerce ortak değerde buluşuyoruz. İnsani değerlerde bir araya gelmek çok anlamı bir veridir. İyiyi, güzeli, doğruyu, özgürlükleri, adaleti, hakikati seçelim. Zor olsun. Zoru başaran ortaklaşıyor ve paylaşımları kalıcı olabiliyor.

            Bu inanç, düşünce ve en sıcak ve temiz duygularla sizleri selamlıyor, sizlere huzur, mutluluk ve başarılı bir hayat diliyorum. Anlamlı, manevi değerlerle kalın. Newroz we pîroz be!

Selam ve sevgilerimle

Resul BALTACI

T Tipi Hapishane B-17

DÜZCE