Bayburt Cezaevi’nde sudan bahanelerle infazlar yakılıyor.... Fatma Yıldırım kan kusuyor

ADANA – Bayburt Cezaevi'nde sudan bahanelerle infazların yakıldığını belirten Özlem Aydar, gönderilen mektuplardan renk adlarına, açlık grevi kelimesinin dahi idarece şifre olarak değerlendiğini söyledi. Aydar, açlık grevinde olan 18 tutukludan Fatma Yıldırım’ın kan kustuğunu aktardı.

Baybrt M Tipi Kapalı Cezaevi’nde 8 Mayıs’ta tahliye olan Özlem Aydar, tutukluların yoğun baskılara maruz kaldığını ve 5 Ocak’tan beri açlık grevinde olan tutuklunun kan kustuğunu anlattı. Cezaevinde 39 kadın olmak üzere 43 siyasi tutuklu kaldığının bilgisin veren Aydar, aylarca ayakta sayım dayatmasına maruz kaldıklarını ve sürekli disiplin soruşturmaları açıldığını kaydetti. 

'SÜREKLİ SORUŞTURMA AÇILIYORDU'

Tutukluların ayakta sayıma karşı direndiğini ifade eden Aydar, çok sayıda tutukluya hücre ve aile görüş cezası verilirken, halen bazı tutukluların hücre cezalarının infazlarını yattığını söyledi. Cezaevinde tutukluların şarkı ve halay çekmelerinden ötürü haklarında disiplin soruşturmaları açılarak, infazlarının yakıldığına değinen Aydar, “Buna en bariz örnek Berivan Çelik’tir. 6 Aralık’ta tahliye olması gerekirken, tahliye edilmedi. 1 ve 27 Kasım’da havalandırmada halay çekildiği için soruşturma açıldı. Ama Berivan hasta olduğu için koğuştaydı. Yine Gurbet ana ve kızı Vesile da orada bulunmamasına rağmen haklarında soruşturma açılarak, infazları yakıldı. Küçük kızı Arin onunla birlikte mağdur oldu” diye belirtti. 

‘CEZA İÇİNDE CEZA YAŞADIK’

Kar temizlenmesi için kendilerine verilen plastik küreğin kırılması nedeniyle tüm koğuşa tutanak tutulduğunu dile getiren Aydar, bir arkadaşlarının kırılan küreği üzerine almasıyla sadece bir kişiye soruşturma açıldığını belirtti. Aydar, “Soruşturma bir şekilde cezalandırma yönetime dönüşerek, bizi tecrit altına almak istiyorlardı. Ceza içinde ceza yaşıyorduk” diye konuştu. Hasta tutukluların hastanede kelepçeli muayene dayatmasına maruz kaldığını anlatan Aydar, “Özellikle diş için giden arkadaşlarımız bu dayatma maruz kalıyordu. Tedavi olması gereken arkadaşlar kelepçeden dolayı olamıyorlardı” dedi.

‘KİTAPLARA EL KOLUNDU’

“Ortak alan ve sosyal haklarımızı kullanamıyorduk. Kitaplarımıza el konularak, cezaevi idaresinin uygun gördüğü 10 kitap bize veriliyordu. Kıyafet sınırlanmasına maruz kaldık ve halen bu uygulamaya devam ediliyor” diyen Aydar, “Görüşe gidilirken iki kez ayakkabı çıkarma dayatmasına maruz kalıyoruz. Çekpas sapları cezaevi idaresince ‘amaç dışı ve tehlikeli’ diyerek ikiye bölüp bize veriliyorlardır. Bu bel ağrılarına neden oluyordu. Bu bilinçli bir politikaydı. İşkence çektiriyorlar" dedi. 

'MEKTUPLAR SAKINCALIYMIŞ'

Çeşitli nedenlerle mektupların engellendiğini de sözlerine ekleyen Aydar, şöyle devam etti: "Mektup içinde geçen renk isimlerinden ve açlık grevi sözünden ötürü, ‘bu şifredir denilerek’ hakkımızda ya soruşturma açılıyor ya da mektuplarımıza el konuluyordu. İç postayı da pul yapıştırma dayatmasına maruz kalmamız nedeniyle, bu haktan yararlanamıyorduk. Sadece Cumhuriyet Gazetesi alabiliyorduk. Diğer gazeteler ise, ‘Bayburt’ta yok’ denilerek verilmiyordu.” 

‘DURUMLARI KÖTÜ’

Cezaevinde 18 tutuklunun İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olduğunu belirten Aydar, greve giren 18 tutukluya disiplin soruşturması açıldığını söyledi. Aydar, sözlerini şöyle tamamladı: “Fatma Yıldırım adlı arkadaşımızı durumu çok kötü idi. Kan kusuyordu. Açlık grevinde olan arkadaşlarımızda ciddi kilo kayıpları var. Sevgi Akagündüz sese çok duyarlı. Sürekli başı ağrıyor. Zeynep Topçu’nun bağırsak rahatsızlıkları baş gösterdi. Tutuklular, ‘Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadan eylemimiz son bulmayacak. Bedeli ne olursa olsun, direnişi sonuna kadar götüreceğiz’ diyor.” 

MA/Hamdullah Kesen

Kaynak: Mezopotamya Ajansı