CHP'den Tutuklu Gazeteciler Raporu: "Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi: Türkiye"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni bir medya süreci ile karşı karşıyayız. İktidarın ve polisin beraber denetlediği, ağırlıklı olarak medya patronlarının siyasi otoritenin emrine girdiği, siyasi otoritenin kabul ettiği haberleri yayınlayan, kabul etmediği haberlere sansür veya otosansür uygulanan bir süreci yaşıyoruz. 105 yıl geriye gittik" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisi tarafından hazırlanan Tutuklu Gazeteciler Raporu'nu duyurmak üzere bir basın toplantısı düzenledi. Raporu hazırlayan CHP Milletvekilleri Nurettin Demir, Veli Ağbaba ve Özgür Özel ile basının karşısına çıkan Kılıçdaroğlu, yarın kutlanacak Gazeteciler Günü öncesinde hüzün, gözyaşı, acı olduğunu savunarak, hükümetin basına karşı tutumunu eleştirdi.

GAZETECİLİK BİR KAMU GÖREVİDİR

Kılıçdaroğlu, "Yarın bunu kutlayacağız; ama hapiste gazetecilerimiz var. Gazetecilik mesleği bir kamu görevidir. Gazeteci kamu görevini yerine getirir. Halkın gözü kulağı ve sesidir. Halkın sorunlarını dile getirir. Gazeteciliğin kendine özgü evrensel kuralları vardır. O kurallar içinde görevini yerine getirir. Ve gazeteci politikacıları uyaran, kalemiyle, ekranıyla uyaran demokrasinin vazgeçilmez kişisidir gazeteci. Gazetecinin özgür çalıştığı bir ortamda siz demokrasiden söz edebilirsiniz. Benim beğenmediğim haberi verdi diye gazeteciyi hapse atmak, onu terörist diye yaftalamak, sorgulamak, tutuklamak, gözaltına almak çağdaş demokrasilerde kabul edilen bir uygulama değildir." şeklinde konuştu.

"YENİ BİR MEDYA SÜRECİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Başbakan Erdoğan'ın ülkeyi yarı açık cezaevine döndürdüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, "Gazeteciler açısından da Türkiye'yi yaşanamaz bir ülke haline getirdi. Dün Türkiye Gazeteciler Sendikasının bir çalışması açıklandı, yayınlandı. 27 Mayıs 2013'ten bu yana 59 basın emekçisi ya işinden oldu veya zorunlu izne ayrıldı Gezi Parkı olayları dolayısıyla. Neden? Neden işine son veriyorsunuz gazetecilerin, neden zorunlu izne ayırıyorsunuz. Patronların beğenmediği haberleri yazdılar diye. Yeni bir medya süreci ile karşı karşıyayız. İktidarın ve polisin beraber denetlediği, ağırlıklı olarak medya patronlarının siyasi otoritenin emrine girdiği, siyasi otoritenin kabul ettiği haberleri yayınlayan, kabul etmediği haberlere sansür veya otosansür uygulanan bir süreci yaşıyoruz. 105 yıl geriye gittik. 24 Temmuz 1908'te ilke kez bu ülkede sansür memuru görmeden gazeteler özgürce yayınlandı, 24 Temmuz 2013 otosansür ya da sansür uygulanıyor Türkiye'de gazetecilik mesleğinde. İleriye doğru giden değil geriye doğru giden bir süreci yaşıyoruz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Tutuklu gazeteci olmaz, hapiste gazeteci olmaz, yazı yazdı diye gazeteci işinden olmaz." dedi.

"MEDYASI ÖZGÜR OLMAYAN TOPLUMUN TALEPLERİNE FREN KOYAMAZSINIZ"

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer siz Türkiye'yi dünyada saygınlığı olan bir konuma getirmek istiyorsanız ilk yapacağınız iş medyayı özgür bırakmaktır. Medyası özgür olmayan bir toplumun demokrasi taleplerine fren koyamazsınız, Gezi Parkı eylemlerine fren koyamazsınız, oradaki gençlerin medyayı sansürüne engel olamazsınız. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kamudan ihale alayım diye önce gazeteye sahip oluyorsunuz, televizyonunuz oluyor, iktidar yandaşlığı yapıyorsunuz ve kamudan ihale alıyorsunuz. Sonra öyle bir noktaya geliyor ki bir ihale alıyorsunuz yanına bonus olarak da bir gazete ve televizyon veriliyor size. Bana uygun yayınlar yapın diye, benim istediğim yayınları yapın diye. Halk gerçekleri görmesin diye. Böyle bir anlayış olmaz."

"ZİMBABVE VE KAMBOÇYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE BİZDEN DAHA İYİ"

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün 179 ülke arasında basın özgürlüğü endeksi yayınladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "2005'te Türkiye 98'inci sırada. 2012'de 179 ülke arasında 148'inci sıraya gerilemiş durumda. 2013'te 154'üncü sıradayız 179 ülke arasında en kötü 154'üncü sıradayız. Zimbabve, Kamboçya bizden çok daha iyi." diye kaydetti.

"DÜNYA, GERÇEĞİ CHP'NİN KALEMİNDEN ÖĞRENECEK"

Kılıçdaroğlu, "Sormamız gereken soru şu: Sınır Tanımayan Gazetecilere kızmanın hiç bir anlamı yok. Neden biz 154'üncü sıradayız, sormamız gereken soru bu. Eğer bir ülkenin başbakanı başka bir ülkeye gittiğinde, yani Sayın Erdoğan Almanya'ya gittiğinde Sayın Merkel tutuklu gazetecilerden medyanın önünde şikayet ediyorsa ve sayın Erdoğan da 'onlar terör suçundan içerdeler gazetecilik suçundan dolayı bir elin beş parmağı kadar gazeteci içeride' derse orada inandırıcılık olmaz. Zaten yazı yazan adamı siz terörist diye tutuklamıyor musunuz? Üç değerli arkadaşım Türkiye'deki hapishane gerçeğini sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya açıkladılar. Bir hapishane raporu yayınladılar. Bütün hasta mahkumlarla tek tek görüşüldü. Sonra bu arkadaşlarım hapisteki gazetecilerle tek tek görüştürler, sizlere dağıttığımız raporu kaleme aldılar. Rapor çok güzel, Türkçe ve İngilizce yayınlandı. Dünya gerçeği CHP'nin kaleminden öğrenecek. Bu ülkeye demokrasi gelinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz." diye ekledi.

"MEDYA PATRONLARINA ELEŞTİRİ"

Gazeteci arkadaşlarının bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını istediklerini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Hükümet yanaşmacılığı yapan medya patronlarına da açıkça söylüyorum; gazetecileri, gazetenin mutfağını özgür bırakın. Onlara sansür uyguladığınızda müdahale ettiğinizde onların işine son verdiğinizde gün gelir bunun hesabını sorarız. Medya patronluğunu üslenmek farklı bir şeydir, ateşi tutmak gibidir medya patronu olmak. Ya halktan yana olacaksın ya iktidardan yana. Halktan yana oluyorsan sorun yok, iktidardan yana oluyorsan gazeteciliği bırak. Bırak o alanda özgür gazeteciler faaliyet göstersin. Hapiste bu kadar gazeteci varken bu gazeteci patronlarından ses çıkıyor mu?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, patronları "Beğenmediği gazeteciyi gönderiyor vezneye, al parayı çık kapıdan diye. Bu doğru değil." diye eleştirdi. Gazetecilerin pek çok sorunları olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Gazeteciler günündeyiz, yarın onu kutlayacağız, ama neyi kutluyoruz? Hüzün var acı var gözyaşı var. Hayatı özgürce teneffüs edemeyen bir gazeteci nasıl yazı yazacak? Tek sığındıkları alan şu anda özgür medya dediğimiz dijital dünya. Üç milletvekili arkadaşımız çok sayıda gazeteci ile görüştü, raporlarını yazdılar." diyerek raporu hazırlayan milletvekillerine sözü bıraktı. Milletvekillerinin açıklamalarının ardından kendisine Gezi Parkı olaylarından dolayı işten çıkarılan gazetecilerle ilgili bir çalışmaları olup olmadığı sorulan Kemal Kılıçdaroğlu, "O konuda çalışmalar yapılıyor." dedi.
 

RAPORDAN.. 

Görsel kaldırıldı.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel'den oluşan cezaevi komisyonu İstanbul, Muş, Mardin, Diyarbakır, Tekirdağ, Kocaeli, İzmir, Ankara'nın da aralarında bulunduğu bazı illerdeki cezaevlerini ziyaret etti.

Bugün açıklanan tutuklu gazeteciler raporuna göre, cezaevinde 64 tutuklu gazeteci bulunuyor.

Raporda tutuklu bulunan tüm gazetecilere yönelik olarak yapılan suçlamalarda "Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “örgüt” bağlantısı bulunduğu iddiası yer alıyor.

GAZETECİLERDEN MEKTUPLAR

CHP'li cezaevi komisyonu üyeleri tarafından hazırlanan raporda, gazeteciler tarafından gönderilen mektuplar da yer alıyor.

İşte, gazetecilerin tarafından kaleminden cezaevlerinde ve yargılama süresince karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri

TECAVÜZCÜ DEĞİL O SORUŞTURULDU

4 Şubat 2012'den bu yana tutuklu bulunan Sultan Şaman, astım hastası ve kanser riski nedeniyle birçok operasyon geçirmiş. Şaman'ın, cezaevinde ve ring aracında karşı karşıya kaldığı durum raporda şöyle yer alıyor: "Hastaneye götürülürken astımı olduğu için uzun süre ringde kalamayacağını belirtmiş; sorumlu komutanın saldırısıyla karşılaşmış. Parmağını incitmişler, rapor almış, suç duyurusunda bulunmuş; ama saldırıda bulunanların değil, onun hakkında soruşturma açılmış. 2 ay görüşme hakkı elinden alınmış. Duruşmadan dönüşte çıplak olarak aranmayı protesto eden bayan arkadaşlarının, gardiyanlarca kıyafetlerinin zorla çıkarıldığını ve kameralar önünde çıplak olarak koğuşlarına yürütüldüğünü belirtiyor. Kadınlar, “insanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganlarıyla koğuşlarına yürümüşler. Bu durumun kameralarla saptandığını da söylüyor. Batman Cezaevinde, Batman Milletvekili Ayla Akat’a 17 yaşındaki bir tutukluya taciz ve tecavüzü faksla bildirerek araştırmasını istediği için de ceza almış.

KİTAP VE YAYINLAR VERİLMİYOR

DİHA Muhabiri Ömer Çelik, KCK Örgüt üyeliği kapsamında Kandıra 2 Nolu F Tipi tutuklu.

Çelik'in uğradığı hak ihlalleri raporda şu şekilde yer alıyor:“Hapishaneye getiriliş esnasında çıplak aramaya maruz kaldım. Açlık grevine katılarak destek vermemden dolayı 1 ay süresince tüm etkinliklerden men cezası aldım. Kitap-dergi vb. yayınların yasaklanarak verilmemesi ise maruz kaldığımız bir başka hak ihlali.”

HİÇBİR ÖRGÜTE ÜYE DEĞİLİM, CHP ÜYESİYİM

Yurt gazetesi Muhabiri Sami Menteş, DHKP-C operasyonları kapsamında Ocak ayında tutuklandı. Menteş'in yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Gece gündüz düşünüyorum. Neden tutuklu olduğuma bir neden bulamadım.Birinin bana açıklama yapmasını bekliyorum. Hiçbir örgüte üye değilim, örgüt olarak sadece CHP Acıpayam İlçe Örgütüne üyeyim”

Kaynak: baskahaber.org