Haiku ve fotoğraf: Su da Susar

Tacim Çiçek, Tülin Şahin Okay ve tutsak yazar şair Murat Türk'ün hazırladığı ‘Su da Susar’ isimli kitaba dair yazdı.

Kolektif bir çalışmanın ürünü olan ‘Su da Susar’ şubat 2023’te Klaros Yayıncılık etiketiyle sunulmuş okura. 50 haiku ve 50 birbirinden çarpıcı, güzel ve anlamlı fotoğraftan oluşan bu nitelikli kitapta birçok kişinin emeği var. Bunlardan biri de içerideki şair, yazar, çizer, öykücü, romancı ve ressamları görünür yapmaya sevdalılardan biri olan Adil Okay. Arka kapak yazısı da ona ait…  Şöyle diyor Murat Türk ile Tülin Şahin Okay’ın bu ortak çalışması için: ‘İki sanat disiplini, şiir ve fotoğraf, demir parmaklıkları aşarak birleşmiş, bütünlenmiş ve yeni bir “imge”ye dönüşmüş.’ ‘Parmaklıkları aşarak…’ diyor ya Adil Okay. Buna dikkatinizi çekmek isterim. Bu sanıldığı kadar kolay değil. Çünkü hapisteki biri için kişisel anlamda tamamı mahkumlara ait olmayan göreceli bir zaman var. Sayısız kez bölünür yapıp ettikleri. Bu kesintili, göreceli zamanlardan kotarılıp dışarıya ulaştırılabilinenler azdır maalesef. Yazılanlar, yapılanlar daracık pencerelerden bir kuş gibi bırakılır dışarı. Ağlara, tuzaklara, yasa ve mevzuatlara takılmazsa başkalarınca da görülebilir bu özgün kuşlar ve şakımaları duyulur böylelikle…

Bu ortak kitap da o özgün kuşlardan biri. Daha önce şiir, öykü ve romanlarını okuduğumuz Murat Türk, 1976’lı ve Diyarbakırlı. 1995’ten beri tutsak, ömrü yeterse 2025’te özgürleşecek. Birçok alanda ürün veriyor, o zorlu koşullarda. Dört öyküsü ödüle değer görülmüş. Kitapları birçok dile çevrilmiş. ‘Böğürtlen Zamanı’ adlı romanı sinemaya uyarlanmış. ‘Sur’da Devran’ adlı senaryosu da filme çekilmiş. Murat Türk, bu çalışmasında haiku yazmış. Adil Okay’ın deyişiyle ‘deneme yapmış. Dili ustaca yontmuş. Sözün fazlasını atmış. Metaforlarla içeriyi, dışarıyı, gerçeği ve gerçeküstünü, dünü, bugünü ve yarına dair düşlerini betimlemiş.’ 50 haiku ile…

Haiku konusundaki okumalarımdan öğrendiğim kimi sonuçları anımsattı Adil Okay’ın bu saptaması. Türkçesi (eğlenceli mısra) olan haiku, bugün tüm dünyada, ülkemizde de meşhur olan geleneksel bir Japon şiir türüdür. Dünyanın en kısa şiir türü sayıldığını, yazan da, okuyan da, ilgilenen de, neredeyse ilgilenmeyen de bilir. Bana göre de Japon şiiri hece ölçüsünden çok niceliğe bakar bu şiir türü. Ve o ülkenin doğrudan diliyle de ilgili üstelik. Çünkü saf Japonca kelimelerin çoğu tek birimli hecelerden oluşur. Haikular da dilin bu özelliğinin sonucudur. Günümüzde modern haikular olarak birçok ülkede bu şiir türü karşılık bulmakta ve yazılmakta… İyi haikular yazanlar da var kuşkusuz.

HAİKULAR MI FOTOĞRAF, YOKSA FOTOĞRAFLAR MI HAİKU?

Sanatın farklı disiplinleriyle uğraşan Tülin Şahin Okay, Türk’ün haikularını aylar süren bir çaba sonucunda özgün fotoğraflarıyla görünür yapmış. Haikular mı fotoğraf, yoksa fotoğraflar mı haiku ayırmak neredeyse olanaksız diyebileceğim bir sentez çıkarmış ortaya.  Mersinli sanatçı. Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü mezunu. Öğrenciliğinde Uludağ Üniversitesi Gösteri Sanatları Tiyatro Topluluğunda oyunculuk da yapmış. Alternatif Tiyatro Topluluğunun kuruluşunda yer almış ve eğitmenlik de yapmış. Bir süre Mersin Halkevi’nde dersler vermiş. Eşi, Adil Okay’ın yazdığı, Merhaba Sanat Tiyatrosunun sahnelediği ‘Karanlığın İçinde Aydınlık Yüzler’ oyununda da rol almış. Kadın hakları mücadelesinde aktif yer alan Okay, bu konularda yazılar da yazıp yayımlatmış biri. Çok sayıda kitabın kapak ve sayfa düzenini, afişini hazırlamış.  Görülmüştür Kolektifinin Türkiye’de ve Avrupa’da açılan ‘Fotoğraf Köprüsü: Özgürlüğün Sesi’ ile Kadın Fotoğrafçılar Kolektifinin ‘Uçuyor Bunlar /  Kadınlar Yaşamın Her Yerinde’ ve ‘Semt-i Çukur/Bir Kentsel Dönüşüm Hikâyesi’ adlı toplumsal projelerde aktif yer almış. Fotoğraf, grafik tasarım ve heykel çalışmalarını sürdürmekte olan Tülin Ş. Okay, bu kitabın da kapak ve sayfa tasarımcısı.

SU DA SUSAR’IN ANIMSATTIKLARI

‘Su da Susar’ bana ulaştığında adı, yönetmenliğini Ali Özgentürk’ün yaptığı, başrolünde Tarık Akan’ın yer aldığı 1987 tarihli siyasi filmi ‘Su da Yanar’ı anımsattı.  Nâzım Hikmet’le ilgili film yapmak isteyen bir yönetmenin öyküsünü konu edinmişti. Sonra birçok sanatçı tarafından dillendirilen Kerküklü bir şairin şiirinden devşirme bir Kerkük türküsünü anımsattı adı. ‘Baba Bugün Dağlar Yeşil Boyandı.’ Özellikle de ‘kalbime ateş düştü / içinde yar da yandı / su serptim ateş sönsün/ serptiğim su da yandı.’ Özgentürk de Murat Türk de belli ki adlarını bu türküden esinlenmiş, ama kanımca ikisi de bilir suyun özelliklerini. Dertleri, demek istedikleri başka… Su, dünyada katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunan, tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi yüzünden mavi bir renge de sahip.

İlki bilir suyun yanmadığını. Yanıcı bir madde değil çünkü. Bu özelliği nedeniyle ateş söndürücü olarak kullanılır. Fakat suyun bileşimindeki oksijen yakıcı bir gazdır, hidrojen ise yanıcı bir gazdır. Oksijenin ve hidrojenin birleşerek söndürücü bir madde olan suyu meydana getirdiğini bilir ikisi de, dediğim gibi bu metafor başka söylemler içindir. Fakat Murat Türk için şunu demek olası: Her canlı suya susar. Varlığı, yaşamı ona bağlıdır çünkü. Su hayattır, susuz bir hayat düşünülemez. İçeridekiler, iradeleri dışında hayattan koparılanlar bunu birkaç tık daha iyi bilir. Bu yüzden suya susamaları aynı zamanda özgür bir hayata da susamaları demektir. ‘Su da Susar’daki haikular bunun kanıtı bence. Ve hiçbiri ‘susmak’ anlamında bir ‘susar’/dan, yani konuşmamaktan yana değil. Susamanın her türlüsüdür söz konusu olan…

50 haiku ve 50 fotoğraf da bütünlüklü bir sentez fakat ben ilk ve son olanla yetineceğim örnek vermek açısından. İlk haiku şu: Maddeyi yutuyor / yılanlı geçitteki / o gri sessizlik. Ve sonuncusu da bu: Bir kırlangıçtır haiku / bir damlacık / aşk taşıyan ateşe

Kağıdıyla, basımıyla, fotoğraf ve haikularıyla göz dolduran emek ürünü bu kitabın, bence her fotoğraf ve haikuseverin kitaplığında olması gerekir diyorum.

Kaynak: www.evrensel.net