Hasta tutsak Adnan Öztel'den üç kitap birden

‘Sorgu’ isimli eseri, bir kitabın nasıl okunması gerektiğine çarpıcı bir örnek olarak değerlendirilmekte. Bu analize göre, Öztel, rastgele okuma yapmaz, okuduklarını sorgular, katharsis yapar, yeni saptama ve önerilerde bulunur

Hüseyin Aykol

Adnan Öztel, benim dava arkadaşlarımdan biri. Tam 16 yıldır hapishanelerde ikamet ediyor. İktidar değişmez ve siyasi mahpuslara bir af çıkmazsa, en az 14 yıl daha ‘yatması’ gerekecek. Ancak Öztel, içerideki zamanını “ne zaman dışarı çıkarım” beklentisiyle değil, gece-gündüz düşünerek, yazarak, kısaca üreterek geçiriyor.

Nitekim onun böylesi üretimlerinden süzülüp gelen “Sorgu” isimli eseri, bir kitabın nasıl okunması gerektiğine çarpıcı bir örnek olarak değerlendirilmekte. Bu analize göre, Öztel, rastgele okuma yapmaz, okuduklarını sorgular, katharsis yapar, yeni saptama ve önerilerde bulunur.

İkinci baskısını yapan bu kitabın Aydınlanma bölümünde Adnan Öztel, günümüz ‘Sol’unu eleştiriyor, eleştirmekle yetinmiyor; Marksist felsefeyi, sanatı ve estetiği, etik dostluğu yadsıdıkları sürece devrimin olanaklı olmayacağını temellendirerek göstermeyi deniyor.

Kitabın gerçekçilik bölümünde ise, gerçekçi edebiyatın, toplum üzerindeki büyük etkisini örnekleyerek tartışıyor. “Sorgu”, Türkiye Solu’nun aydınlanma ve sanat kavrayışına katkıda bulunacak bir yapıt ve gerçekçi yapıtlar için yola çıkacaklara kılavuz niteliğinde bulunuyor.

Yaralı bir asma kütüğü

Adnan Öztel’in şiirleri tek kitaba sığmayıp taşınca iki cilt halinde İnsancıl Yayınları’ndan “Yaralı bir asma kütüğü” ismiyle iki cilt halinde yayınlandı. Kitap hakkında İnsancıl dergisinin sahibi ve yazı işleri müdürü olan Berrin Taş, şöyle diyor: “Adnan Öztel kendi yaşamını kurmuş bir şairdir. Hapisane koşullarında bile kendi alanını yaratmak, kendi alanını korumak için didindiğini görebiliyorum. Onun kendine ait loş bir odası var. Bu odanın kapıları dünyaya, insana açılıyor.”

Gördükleri ve onun duyguları

Öztel’in şiirlerini değerlendiren Berrin Taş şöyle devam ediyor: “Adnan Öztel’in yalnızca çocukluğuna dönmesi gerekmiyor. Onun eşitlikçi bir dünya özlemi, nesnel bakışı, insana duyulan büyük sevgisi uyarılmayı yalnızca çocukluktan bekleyemez. Bu dünyaya baktığında gördükleri onun duygularının uyarılmasını sağlıyor. Düş gücü dünyanın dört duvar arasında çoğaltıyor. Algılamasa madencileri, depremi yaşayanları, yaralı bir asma kütüğünü duyumsabilir miydi?”

Adnan Öztel kimdir

Adnan Öztel, 1970 yılında Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Çarşamba’da tamamladı. Samsun 19 Mayıs Lisesi’ni bitirdikten sonra 1989 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji bölümünü kazandı. İki yıl sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçiş yaptı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde 12 Eylül sonrası kurulan ilk öğrenci derneğinde kurucu üyesi oldu. Böylece öğrenci hareketine katıldı. 1994 yılında Türkiye Devrim Partisi’nde mücadeleye başladı. Devrimci eylem ve düşünceleri nedeniyle 2004 yılında tutuklanıp, müebbet hapis cezası aldı. Şu an Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Adnan Öztel’in edebiyat, şiir ve felsefe yazıları İnsancıl dergisinde yayınlanmıştır.