İçeriden dışarı- dışarıdan içeri mektup: Hüseyin Aykol - Gül Güzel

Merhaba, 28 Ağustos, 2019

İnsan elbette ‘’dışarda’’ olmak ister ama burası da, barışı aramak, çözümü bulmak için bir başka alan.

Çevremde 25 – 26 yıl yatmış ve bu nedenle hiç yakınmayan insanlar varken; 10 – 15 yıl hapis ihtimaliyle burada olmaktan yakınmak abes olur.

Ancak epeyce sevenim varmış. Bugünlerde mektup, kart, fotoğraf ve anı yağmuruna tutulmaktayım.

Onlar yazıyor ve cevaplıyorum.

Günlerim hep dolu geçiyor.

Soranlara selamlar...                   

H. Aykol, 2 Nolu F Tipi cezaevi, C4-78 SİNCAN- ANKARA

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba değerli bilge ve mütevazi dost,

İlk mektubumu, biraz da içerde olmanın yani cezanızınn kesinleşip, cezaevine girmenizi kabul edememekten dolayı yazmaya oldukça zorlanmıştım. Yazarken çok zorlanmıştım ama cevabınızı ‘’dört gözle’’ bekledim. Her gün posta kutusunu büyük bir sabırsızlık ve umut ile açtım. Hatta Türkiye’deki bir arkadaşınıza gönderdiğiniz mektubu görünce ‘’kıskanmadım’’ desem doğru olmaz. Arkadaş da beni teselli etmek için,’’sana da yazmıştır da mektubun yurtdışına gelmesi belki uzun sürüyordur’’demişti. Ama bugün mektubunuzu aldım ve hemen arkadaşla sevincimi paylaştım,’’beklenen mektup geldi’’diye. Durum böyle olunca, kendi kendime,’’hemen cevap yazayım, çünkü cevabın gelmesi uzun sürüyor’’dedim ve yazmaya başladım. Zaten 28 Ağustos’ta yazılıp, 29 Ağustos’ta postaya atılan mektup, yaklaşık 2 hafta sonra elime geçti.

Bu başlangıçtan sonra, ‘’bu kadar mütevazi duruşunuza şaşmadım’’ demek istiyorum. Size ve sizin gibilere yakışan bir tutum, durum. Ancak, sizin gibilerin barış ve adalet için bir ömür boyu verdiğniz mücadeleden dolayı, Cezaevlerine atılmanız değil; ödüllendirilmeniz gerekir. Tabii ki bu, çok iyimser bir düşünce...hatta birileri naifçe bir düşünce diyebilir. Çarkı çıkmış bir dünya siyasetinden ne bekliyoruz ki...Beni sevindirense, Mektup, Kart, Fotoğraf ve anı yağmuruna tutulmuş olmanızJ) ve bu yüzden günlerinizin dolu geçiyor olması(orda da sizlere rahat vermiyoruz valla) eee bu kadar sevdirmeyecektiniz kendinizi bize. Bizler sevdiklerimizi unutmayız ve bütün günlerini bize mektup yazmasına mecbur kılarızJ)

Can dost, mevsim gereği olsa gerek, dışarda fırtınalı havalar kendini bizlere iyice hissettiriyor. Fırtınalara karşı durmaktan yorulduk desem abartmış olmam inanın...Öyle bozuk havalar ki, hangi dakika rüzgarın hangi yönde eseceğini bile kestiremiyoruz...Onun için çokca kere şemsiyelerimiz kırılıp, yağmurda ıslanıyoruz. ‘’Ne yapalım yağmurdan ıslanmak, sıcaktan yanmaktan iyidir’’ diyerek bir güzelce de kendimizi ikna ediyoruz. Hal böyle olunca, zaman zaman savunma yorgunluğundan isyana dönüşüyor halimiz...Ama fırtınaların dışında mevsim çok güzel. Güneşin sıcaklığı, tabiatın cömerçe renkliliği, sonsuz Gökyüzü maviliği büyük rahatlık ve huzur veriyor...Bu güzelliğe bir de güzel müzikler eşliğinde halay çektiğimizi düşününJ) Demem o ki, her şeye rağmen, oldukça büyük pozitif halimiz var. Bu yeteneğimizi de siz 10 – 15 yıllıklar ve 25 – 26 yıl yatanlardan öğrendik. Sizlere saygı ve sevgimiz sonsuzdur. Bizler mümkün mertebe mektup ve kartlarımızla sizleri orda da yanlız bırakmayacağız. İyi ki varsınız. Hepinize selam ve saygılar. Tabii size de selamlarını yollayanlar var.

Tekrar orda olmanızdan duyduğum isyan ile selam, saygı ve hürmetlerimi yolluyorum. Sağlıklı ve özgür kalın can dost.

Gül Güzel, 18.09.2019