İsveçli gazetecilerden çağrı: Ahmet Altan’ı serbest bırakın

İsveç'te 10'u aşkın gazeteci ve yazar örgütü, bazı gazetelerin kültür şefleriyle birlikte Gazeteci Ahmet Altan'ın serbest bırakılması için ortak bir açıklama yaptı.

İstanbul - BİA Haber Merkezi 24 Şubat 2021, Çarşamba 09:52 * Fotoğraf: Flickr

İsveç'te 17 gazeteci ve yazar örgütü, bazı gazetelerin kültür şefleriyle birlikte gazeteci/yazar Ahmet Altan'ın serbest bırakılması için ortak bir açıklama yaptı.

Açıklama İsveç'in en yüksek tirajlı gazeteleri; Expressen, Dagens Nyheter ve Svenska Dagbladet gazetesinin yanı sıra İsveç Gazeteciler Federasyoynu'nun yayın organı Journalisten'de yayınlandı.

Türkiye’deki mahkemeler için “Kafkaesk” tabiri kullanılan açıklamada, Erdoğan’ın medyanın yüzde 95’inden fazlasını kontrol ettiğine işaret edilerek, “Türkiye birkaç yıldır dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi" denildi.

İstanbul Silivri Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan yazar Ahmet Altan’ın “Dünyayı Bir Daha Göremeyeceğim” isimli kitabı yakın zamanda İsveççe olarak basılmıştı.

“Özgür düşünceyi hapsedemezsin”

15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrasında, Erdoğan bütün yasama, yargı ve yürütme yetkilerini kendinde topladığı belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: 

"Aralarında pro-Kürt parti HDP’li eski Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş gibi, halk tarafından seçilmiş politikacılar, 2016 yılı güz mevsiminden beri, görüşlerinden dolayı cezaevinde bulunmaktadır.

“Basının/medyanın yüzde 95 oranından fazlası Erdoğan tarafından kontrol edilmektedir. İfade ve basın özgürlüğü hemen hemen tamamıyla ortadan kaldırılmıştır. Türkiye yıllardır gazeteciler için Dünya’nın en büyük hapishanesi durumundadır ve Sınır Tanımayan Gazetecilerin basın özgürlüğü endeksinde 154. sırada yer almaktadır.

“Farklı/muhalif düşünenlerin keyfi biçimde kitlesel olarak işlerinden atılmaları ve gözaltına alınmaları gündelik yaşamın bir parçası durumundadır. Sosyal medya alanlarında yapılan bir paylaşım, bir kişi için yıllarca hapis cezası almak, işkence görmek veya kariyerinin sona ermesi anlamına gelebilir.

“Erdoğan’ın farklı düşünenleri/muhalifleri keyfi olarak baskı altına almasının ağır bedelini ödeyenlerden birisi de ünlü Silivri hapishanesinde dört metrekarelik küçük bir hücreye hapsedilmiş olan 70’li yaşlarında bulunan Ahmet Altan’dır.  O, darbe teşebbüsünden hemen sonra yakalanarak tutuklandı ve üç yıldan fazla hapiste kaldı. Ahmet Altan hakkındaki iddiaları sürekli olarak reddetmektedir ve üzerine atılan ‘suçlar’ ile ilgili herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.

“Ahmet Altan, Türkiye’nin en fazla etki sahibi, en saygın ve en fazla okunan yazarlarından birisidir ve kitapları 23 ülkede yayınlanmıştır. Altan da eserlerinde genellikle tıpkı P O Enquist’e benzer biçimde, örneğin Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki tarihi olaylardan hareket ederek, kurgu ile gerçeklik arasında bir denge kurmaktadır. Tarihsel ve sosyal kontekst/bağlam içinde, insanların duygu dünyaları ve Türkiye’nin iç ilişkileri onun romanlarında sürekli tekrar edilen bir vurgudur. O’nun ‘Dünya’yı asla bir daha görmeyeceğim.  Hapsedilen bir yazarın anıları’ başlıklı kitabının İsveççe çevirisi Nisan ayında yayınlanacaktır.

“Erdoğan rejiminin, milyonlarca hayranı olan ve sadece ifade özgürlüğünü kullanarak kendi görüşlerini Türkiye’nin geniş kitleleri ile paylaşan bu bağımsız ve güçlü sesi susturmak istediği hakkında hiçbir kuşku yoktur.

"Ahmet Altan’ın avukatı, ocak ayı başında Covid-19 salgınının, Altan’ın tutulduğu cezaevi bölümünde yayılmış olduğunu açıkladı. Bu durumda Altan’ın durumu çok ciddidir ve onun yaşamından endişe duymaktayız.

“Belirttiğimiz nedenlerden dolayı, Ahmet Altan’ın içinde bulunduğu esaretten serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Altan, Erdoğan’ın emri ile hapsedilmiş olduğu için, Türkiye Cumhurbaşkanı’na şu açık ve net mesajımızı göndermek istiyoruz; sen, farklı düşünenleri ve muhaliflerini absürt/saçma, Kafka benzeri gerekçelerle hapsettirebilirsin, ancak özgür düşünceyi asla/hiçbir zaman hapsedemezsin!”

İmzacılar

“Ahmet Altan’ı derhal serbest bırak” denilen açıklamaya imza atan kişi, dernek ve kuruluşlar şunlar:

  • Kristina Ahlinder, İsveç Yayıncılar Derneği Genel Müdürü  
  • Robert Aschberg, İsveç Ulusal Basın Kulübü Başkanı
  • Kurdo Baksi, Yazar
  • Jesper Bengtsson, İsveç PEN Kulübü Başkanı
  • Anders Q Björkman, Svenska Dagbladet gazetesi Kültür Şefi Yrd.
  • Helena Giertta, Journalisten gazetesi Şef Redaktörü
  • Erik Halkjaer, Sınır Tanımayan Gazeteciler Başkanı
  • Ulrika Hyllert, Gazeteciler Federasyonu Başkanı
  • Lisa Irenius, Svenska Dagbladet gazetesi Kültür Şefi
  • Oal Larsmo, Yazar ve Uluslararası PEN Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi
  • Martin Kaunitz, Ahmet Altan'ın İsveç'teki yayıncısı,
  • Jesper Monthán İsveç Yayıncılar Derneği Başkanı
  • Karin Olsson, Expressen gazetesi Kültür Şefi
  • Nalin Pekgul, Eski Milletvekili ve Hemşire
  • Karin Pettersson, Aftonbladet gazetesi Kültür Şefi
  • Grethe Rottböll,  İsveç Yazarlar Birliği Başkanı
  • Björn Wiman, Dagens Nyheter gazetesi Kültür Şefi

Ahmet Altan’ın yargılanma süreci

Ahmet Altan ve Mehmet Altan 15 Temmuz 2016 darbe girişimi soruşturması kapsamında 1 Eylül 2016'da gözaltına alındı.

22 Eylül 2016'da Mehmet Altan tutuklanırken, Ahmet Altan serbest bırakıldı. Ancak Ahmet Altan bir gün sonra, 23 Eylül 2016'da kardeşi gibi, "Silahlı terör örgütüne üye olmak ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamalarıyla tutuklandı.

Ahmet Altan 16 Şubat 2018 tarihli karar duruşmasında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Üç köşe yazısı nedeniyle Altan'ın müebbet hapsine hükmeden yerel mahkemenin kararı, istinaf mahkemesine taşındı. İstinaf başvurusunu değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 2 Ekim 2018 günü istinaf başvurularını esastan reddederek Altan'ın tutukluluğuna devam kararı verdi.

İstinaf mahkemesinin kararından sonra Altan'ın dosyası, Yargıtay'a gönderildi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Altan'ın "Anayasayı ihlâl" yerine, "Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan yargılanması gerektiğine karar verdi. Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden yargılama için dosya ilk derece mahkemesi olan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

Yargıtay'ın bozma kararına uyan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Kasım 2019 tarihli duruşmada, Altan'ın "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak hükümle birlikte tahliyesine karar verilen Altan, aynı günün gecesinde serbest bırakıldı.

Ancak savcılık 6 Kasım 2019 günü Altan'ın hükümle beraber tahliye edilmesine itiraz etti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin savcılığın itirazını reddetmesi üzerine dosya, bir üst mahkeme olan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

Tahliye kararına yapılan itirazı 12 Kasım 2019 günü kabul eden İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Altan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Aynı gün İstanbul'daki evinde gözaltına alınan Altan, geceyi emniyette geçirdi. 13 Kasım sabahı İstanbul Adliyesine getirilen Altan, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldı ve tutuklama kararının yüzüne okunmasının ardından yeniden cezaevine gönderildi.

Kaynak: www.bianet.org