KANAYAN YARA(MIZ): (C)EZAEV(LER)İ[1]

“Değil mi ki, cezaevleri var,

hangimizin içinde olduğunun

önemi yok.”[2]

Egemenlerin (c)ezaev(ler)i, yüzlerce yıldır ve bugünde hâlâ kanayan yara(mız)dır.

Suriye’nin Şam’ındaki El Meze ile Halep’in Merkez Cezaevi’ni; Lübnan’ın meşhur Rumiye Mahpusu’nu; coğrafyamızın eski Ermeni Kilisesi’nden bozma Antep, sonra da Bilecik ve Eskişehir’ini; İran’ın Tahran’ındaki Evin ile Urmiye Zindanı’nı; İngiltere’nin Folkestone Hapishanesi’ni; Fransa’nın Paris’indeki Prisón de La Santé’yi ve nicelerini bilfiil deneyimlemiş, birisi olarak diyebilirim ki, tanığı ve tarafı olduğum kesitte hiçbir zindan bugünün Türk(iye) (c)ezaevleri kadar felaket olmadı![3]

Hâl-i hazırda mektuplaşmayı sürdürdüğümüz 500’ü aşkın siyasal tutsakların birebir anlattıkları tanıktır bun(lar)a…

24 yıldır (c)ezaevindeki hasta tutsak Hazine Alçı’nın, “Bunların hukuk ve mantıkla izahı yok. Bize düşman gözüyle bakıldığı için ne yaparsak yapalım suç,”[4] diye betimlediği hâle ilişkin olarak; HDP Milletvekili Murat Çepni’nin, “Cezaevleri artık esir kamplarıdır,”[5] saptaması bire bir doğrudur; yerli yerindedir.

Vedat Türkali’nin, “Bütün ülke kocaman bir cezaevi! Birisi etmişti bu sözü, kimdi? Nâzım’ın hapisten çıkması sırasındaydı... Demek bizden başkaları için de cezaevi bu ülke... Kimler için? Kimin için değil ki? Çok küçük bir azınlığı çıkardın mı geri kalan herkes için cezaevi,”[6] tespitiyle müsemma tabloda ‘Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2020 yılına ait ‘Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri’ne göre ceza infaz kurumunda 31 Aralık 2020’deki kişi sayısı, 266 bin 831 iken;[7] ‘Küresel Stratejiler Araştırma Merkezi’nin ‘Küresel Dünyada ve Türkiye’de Cezaevleri’ başlıklı raporu dünya nüfusunun yüzde 21’nin en az bir kez cezaevine girdiğine dikkat çekiyor ve “Dünyada 2020 yılı itibariyle toplam 10 milyon 978 bin 391 kişi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunuyor,” deyip ekliyor:

“Türkiye, dünya içerisinde hükümlü ve tutuklu sayısının bulunduğu ülkeler arasında yedinci sırada ve cezaevlerinde 286 bin kişi var; cezaevi sayısı da 384”![8]

* * * * *

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, “Cezaevinde üçüncü sınıf insan muamelesi yapılıyor,”[9] notunu düştüğü hâle ilişkin avukat Meral Hanbayat’ın, “İçerisiyle dışarısı arasındaki ayrımın kalktığı bir süreçten geçiyoruz,”[10] uyarısı hemen her şeyin özetidir.

Kolay mı?

4 yılda cezaevlerindeki kötü muamele, beslenme ve kötü koşullardan dolayı kansere yakalanan 41 kişinin cenazesinin çıktığı[11] coğrafyamızın zindanlarında 17 bin kadın tutuklu ve hükümlünün yanında 800’ü 3 yaş altı bebek olmak üzere, 3 bin çocuk kalıyor.[12]

Eylül 2021 itibariyle 12-18 yaş arasındaki hükümlü çocuk sayısı 566 iken;[13] Çocuk hapishanelerinde 12-15 yaş arasında 300, 15-18 yaş arasında 2 bin 800 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.[14]

0-6 yaş arası çocuklar; annelerinin yargılama dosyaları, 12-18 yaş arası çocuklar ise kendi yargılama dosyalarından dolayı cezaevlerinde tutulmaktadır. Ankara Tabip Odası’nın verilerine göre, 31 Aralık 2021 itibariyle cezaevlerinde bin 941 tutuklu-hükümlü çocuk bulunmakta![15]

Ayrıca Dr. Ayşe Uğurlu, anneleriyle birlikte cezaevinde kalan 0-6 yaş çocukların süte, mamaya ve beze erişemediğinin altını da çiziyor.[16]

Örnekleri çoğaltırsak…

i) Sincan Cezaevi’nde salgının neden olduğu sorunların yanı sıra dondurucu soğuk, kötü kokan içme suyu ve kelepçeli muayene gibi çok sayıda insanlık dışı uygulamanın yaşandığı inceleme raporunda bildirildi![17]

ii) Düzce Çilimli T Tipi Cezaevi’nde 29 yıldır tutuklu Resul Baltacı hakkında, çıkmasına 1 yıl kala 2 dosya açıldı![18]

iii) Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutukluların yakınlarının diğer tutuklulara selam vermesi görüş yasağı gerekçesi yapıldı. Ayrıca Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki Hamza Yıldız’ın annesi Türkan Yıldız ile yaptığı görüşmede kendilerine yönelik hakaretamiz yaklaşımlar olduğunu kaydetti![19]

iv) Silivri Cezaevi’ndeki Nur Muhammed Abay’a halay çektiği için disiplin cezası verildiği ve tutukluların içme suyu sorunu yaşadığı belirtildi![20]

v) Hasta tutsak Ali Osman Köse’ye özgürlük isteyen afişler astığı iddiası ile 7 Eylül 2021’de tutuklanarak İzmir Kadın Kapalı Hapishanesi’ne sevk edilen Bengisu Ravza Demirel, 18 Ekim 2021’de “Avukatın geldi, avukat görüşüne gidiyorsun,” denilerek tek tutulduğu hücresinden çıkarılıp 3 istihbarat polisi ile görüştürülmeye çalışıldı![21]

vi) İzmir 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeki Güven Usta, dini vaazlar için anonslar yapıldığını dile getirerek “Salgında hapishanelerde etkinliklerin yasak olduğu söylenmesine rağmen cüz okuma kursu için anons yapılıyor. Biz sohbet etme hakkımızın da uygulanmasını istiyoruz,” dedi![22]

vii) Düzce T Tipi Cezaevinde tutuklu Vedat Gültekin, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, daha önce kendilerine verilen üç çeşit yemeğin, ekonomik kriz gerekçesiyle ikiye indirildiğini aktardı![23]

viii) Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulanan Derya Taşkıran, cezaevinde yaşanan hak ihlâllerine dikkat çekerek 3 aylık elektrik faturasının tek seferde tahsil edildiğine dikkat çekti![24]

ix) ‘Yeniçağ Gazetesi’ yazarı Murat Ağırel, “Silivri Cezaevi’nde tek kişilik bir hücrede tek başıma kalmaktayım. Geçenlerde bana 112 liralık bir elektrik faturası geldi. Hücremde sadece bir televizyon ve su ısıtmada kullandığım bir ‘kettle’ var,”[25] diyor!

x) ‘Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) raporu aktarıyor: “Hapishanede de içme suyunu biz dışarıdakiler gibi kendi paranızla alıyor, günde 3 öğün yemek dışındaki kahve, meyve, peynir, şampuan, ‘kettle’, tuvalet kâğıdı gibi tüm ihtiyaçlarınızı kendi hesabınızdan karşılıyorsunuz. Bu sebeple bazen ‘içeride’ dışarıdaki kadar para gerekiyor”![26]

xi) Adana’da bankalar arası para transferi sırasında 4 milyon 795 bin avroluk vurgunun da aralarında bulunduğu çok sayıda suça karıştıkları belirlenen organize suç örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 65 kişiden 34’ü tutuklandı. Tutuklananlar arasında örgüt liderinin iyi şartlarda cezaevinde kalmak için rüşvet verdiği öne sürülen Kürkçüler Cezaevi Müdürü M.Ç. de bulunuyor![27]

* * * * *

Hâl böyleyken “Devlet” mi dediniz?

CİSST’nden Mine Akarsu’nun, “Devlet hak ihlâlleri yaratmayı kendine görev edinmiş,”[28] diye tarif ettiği “Siyasi Rehine ve İntikam Politikaları”nın[29] (c)ezaevlerine ilişkin olarak Adalet Bakanlığı, 21 Şubat 2021’den Mayıs ayına dek Covid-19 vakalarına ilişkin açıklama yapmıyor. Kaç kişi virüse yakalandı, kaçı öldü bilinmiyor![30]

Dünden bugüne zindan cephesinde egemenler açısından değişen bir şey yok![31] Tıpkı Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ndeki vahşete karşı direnişin tanıklarından Mehdi Aslan ile Arif Turgay’ın dünü ve bugünü kıyaslarken,[32] “Yüzler farklı zihniyet aynı”[33] ifadelerindeki üzere!

Gerçekten de Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ağır hasta tutsaklara “cezaevinde kalabilir” raporu vermesiyle dönüştürmesiyle ölümler her geçen gün artıyorken; İnsan Hakları Derneği’nin (İHD), 12 Aralık 2021 tarihli raporuna göre, zindanlarda 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta tutuklu bulunuyor.[34]

Ayrıca 2020 ve 2021’de 104 tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde öldü.[35]

i) İzmir Buca Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde işkence uygulamalarıyla anılan Haydar Ali Ak, kendini Esat Oktay Yıldıran’ın devamı olarak tanıtıyor![36]

ii) Kandıra 1 Nolu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda Garibe Gezer yaşadığı işkence, cinsel şiddet ve gardiyanların tecavüzü[37] sonrasında, cezaevi yönetiminin açıklamasına göre, “intihar etti”.

iii) Eylem Oyunlu, 10 günlük bebeği ve 2 yaşındaki kızıyla birlikte Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşıyor![38]

iv) 1993’de aralarında yazar ve sanatçıların bulunduğu 33 kişinin öldürüldüğü Madımak Katliamı davasında ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan Ahmet Turan Kılıç’ın kalan cezası Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kaldırıldı![39]

v) Antalya L Tipi Cezaevi’nde hükümlü H.G. ile 5 kez kayıt dışı görüştüğü ortaya çıkan Savcı Hisli yeni göreve getirildi. Hakkındaki soruşturmada takipsizlik kararı verilen Hisli, Antalya Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu Üyeliği’ne seçildi![40]

vi) Batman M Tipi Cezaevi’nde infaz yasasına karşı başlatılan isyana katılan 309 tutuklu ve hükümlü için 5 ayrı suçlama ile 2 bin 394 yıldan 5 bin 871 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı![41]

vii) Yıllarca cezaevinde tutulan siyasi tutukluların, haklarındaki cezaların infazını tamamlamalarına rağmen İdare ve Gözlem Kurulları tarafından çeşitli gerekçelerle tahliyeleri engelleniyor;[42] örneğin infaz süresi bitmesine rağmen İdare Gözlem Kurulları tarafından sudan gerekçelerle infazı yakılan 60 mahpusun isimleri şöyle: “Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Tevfik Kalkan, Şakir Bülbül, Aydın Akdoğan, İsmail Yakın, Ramazan Durmaz; Tekirdağ 1 Nolu Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Menderes Leyla, Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Atilla Coşkun, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Enes Özalp, Karakoçan K-1 Kapalı Cezaevi’nde tutulan HDP Dersim eski İl Eşbaşkanı Soner Öz, Erin Kurtdenur, Ali Asker Pamukçu; Balıkkesir L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Hamdin Demirkıran, Adnan Hamo; Silivri Cezaevi’nde tutulan Doğan Kılıç, Mahfuz Biçen; Adana Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Mazlum Erdem, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Şeyhmus Gezer, Medeni Fidan; Maraş Türkoğlu 1 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sedat Karak, Düzce Cezaevi’nde tutulan Vedat Turgut, Vedat Gültekin, Resul Baltacı, Yakup Vadi; Denizli T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Fırat Can, Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Ceylan Bozkurt, Didar Boza, Leyla Yıldız, Merve İşleyici; Bolu Cezaevi’nde tutulan Bayram Ani, Kazım Ateş; Şakran Cezaevi’nde tutulan Mehmet Savur, Mustafa Akan; Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Murat Aktaş, Van Yüksek Güvenlik Cezaevi’nde tutulan Mazlum Dursun, Önder Hakan, İskender Ağrali, Hakan Bilekçi, Sedat Abi, Kemal Kahraman, Ekrem Kaplan, Mazlum Dursun, İdris Işık, Servet Özkan, Uğur Yiğit, Mehmet Selim Polat, İdris Işık, Halit Kaya, Şaban Kanat; Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Zozan Taş, Ferihe Değiş, Muazzez Korjan, Pınar Işık; Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sima Doruk, Nurşen Tekin; Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi, Abdurrahman Aşkan, Mersin Kapalı Cezaevi Fesih Tekin, Beşiri Cezaevi, Özcan Sönmez, Osmaniye Cezaevi Zınar Demir, Batman Yüksek Güvenlikli Cezaevi Hakan Yıldız, Bandırma Kapalı Cezaevi Şahin Gegez”![43]

* * * * *

Mehmet Dersulu’nun cezaevinde işkenceye maruz kalıp; darp raporu almak için 3 hafta bekletilerek suç duyurusuna takipsizlik verilmesi[44] yanında; Garibe Gezer’in cezaevinde gördüğü baskının hayatına neden olduğu[45] yani keyfi baskı ile yapısal şiddetin kronikleştiği (c)ezaevlerinde Garibe Gezer’in şüphe dolu ölümünde[46] de ortaya çıktığı üzere, devrimci tutsaklar katlediliyor.

i) Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 24 ve 25 Ekim 2021 tarihlerinde cezaevi müdürü ve gardiyanlar 16 kişinin kaldığı koğuşu basarak, tutukluları darp etti![47]

ii) Bandırma 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Engin Okuducu 15 arkadaşıyla birlikte 12 Şubat’ta Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildikleri sırada darp edildiler. Yol boyunca kötü muameleye maruz bırakılan tutuklular, cezaevinde de hücreye konulduklarını ve işkenceden kaynaklı vücutlarında kırıklar oluştuğunu söyledi![48]

iii) Rize L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki Mazlum Korkmaz, 20-30 gardiyan tarafından 20 Aralık 2021’de koğuşlara baskın ile tutukluların darp edilerek yatak, yorgan ve yastıklarına el konulduğu söyledi![49]

iv) Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra 374 yıl ceza alan ve 19 Aralık’ta şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Vedat Çem Erkmen’in hayatını kaybetmeden önce tek tutulduğu hücresinde, “Çok zor durumda tutuyorlar, beni öldürecekler, diğer arkadaşlara da yönelecekler,” dediği ortaya çıktı. Cezaevi idaresi tarafından aranan ailesine, Erkmen’in bulunduğu hücrede intihar ettiği bilgisi verildi. Erkmen’in otopsisi ailesi ve avukatlar olmadan yapıldı![50]

v) Tekirdağ Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklularla görüşen avukatlar, tutsakların can güvenliği endişesi yaşadıklarını ve yaptıkları başvuruların karşılıksız kaldığını açıkladı![51]

vi) Kocaeli Kandıra 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde Garibe Gezer’in yaşamını yitirmesi ardından slogan atan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Edibe Şahin, Gülseren Yıldırım ve Aysel Tuğluk ile birlikte 15 kadın tutuklu kadına, Garibe Gezer’in ölümüne tepki gösterdikleri için bir aylık haberleşme ve iletişim cezası verildi![52]

vii) Bolu F Tipi Cezaevi’ndeki Mustafa Taştan’a dışarıdan gönderilen Selahattin Demirtaş’ın “Efsun” isimli kitabı verilmedi. Cezaevinin beş kişiden oluşan Disiplin Kurulu, ikisi raporlu olduğu için mevcut üç kişiyle toplanmış ve kitabın “müstehcen” olduğu iddiasıyla Mustafa Taştan’a verilmesini uygun bulmamış![53]

viii) Balıkesir Burhaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki Taylan Kulaçoğlu’nun BirGün’e göndermek istediği mektup engellendi. Burhaniye İnfaz Hâkimliği, engele yönelik itirazı reddetti. Ayrıca Kulaçoğlu’nun Sözcü gazetesine göndermek istediği bir başka mektup da aynı gerekçeyle engellendi![54]

ix) Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı, “PKK/KCK Zindan Komitesi ve Cezaevi iç ve dış koordinasyon ile bağlantı kurma” başlığıyla yürüttüğü soruşturma kapsamında 75’i hükümlü, 14’ü avukat, 10’u infaz koruma memuru ve 37’si Kürt siyasetçi olmak üzere toplam 136 kişi hakkında iddianame hazırladı![55]

x) Yüksel direnişçisi Alev Şahin, Kayseri Cezaevi’nden duruşma için bir günlüğüne misafir olarak götürüldüğü Sincan Cezaevi’nde çıplak aramaya maruz bırakıldı![56]

xi) Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde 28 Aralık 2019 tarihinde sevk edilen tüm mahpuslara çıplak arama dayatıldığı, çıplak aramayı kabul etmeyenlere yaklaşık yarım saat boyunca hakaret, tehdit, kaba dayak ve falaka gibi işkence yöntemleri uygulandığı, görüşmecilerden birinin müdahale sırasında baygınlık geçirecek hâle geldiği, birinin ise parmağının kırıldığı bilgileri yer alıyor![57]

xii) ÖHD’nin ‘Marmara Bölgesi Cezaevleri Hak İhlâli Raporu’nda cezaevlerinde yaşanan hak ihlâllerinin arttığı, tutukluların fiziki ve psikolojik olarak işkenceye maruz kaldıkları belirtirken; “Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nden Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’ne isteği dışında sevk edilen Yasin Eneç, cezaevi girişinde çıplak arama dayatıldı, çıplak aramayı kabul etmediği için darp edildi, ayrıca çıplak aramaya karşı çıktığı gerekçesiyle hakkında disiplin soruşturması başlatıldı ve hücre cezası verildi,”[58] dedi!

xiii) Sivas Cezaevindeki gazeteci Aslıhan Gençay, 22 Ekim Perşembe gecesi görevli memurların önce kötü muamelesine ve ardından “çıplak arama” dayatmasına maruz kaldığını belirtti. Kötü muamele ve çıplak arama dayatmasına itiraza skandal cevap geldi: Bu yasal prosedür![59]

Hayır! Bu “yasal” falan değil…

“Nasıl” mı?

Rüya Ağdaş Sönmez, 2016’da metro istasyonunda çantasını aramak isteyen kadın polislere izin vermeyince, yaşanan itiş kakışın ardından götürüldüğü polis merkezinde saçından çekilerek yere düşürüldüğünü, çıplak kalacak şekilde soyundurulduğunu, kolluk tarafından darp edilip hakarete uğradığını, ayrıca birtakım bedensel hareketler yapmaya zorlandığını iddia etti. Ancak savcılık takipsizlik kararı verdi. Bunun üzerine Sönmez, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu karara bağlayan AYM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz” şeklindeki 3’üncü maddesine tıfta bulunarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ilgili içtihatlarında kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğunu vurguladı![60]

Özetle “çıplak arama” konusunda iç hukuk ne derse desin, bağlı olduğu AİHM kararlarına da aykırı…

* * * * *

Cezaevlerinde ciddi bir sağlık krizi yaşandığı vurgusuyla CİSST koordinatörü Berivan Korkut’un, “Ağır hasta tutukluların bu koşullarda cezaevlerinde tedavi görme ihtimalinin olmadığı”nın[61] altını çizdiği (c)ezaevlerinde ÖHD’nin tespitlerine göre 200 ağır hasta mahpus var.[62]

Ancak cezaevlerindeki sayı 2021’de arttı. 220 bin kapasiteli cezaevlerinde tutulan 294 bin tutuklu ve hükümlü arasında hasta tutsakların oranında belirgin bir artış yaşandı.

İHD’nin verilerine göre, cezaevlerinde bulunan hasta mahpus sayısı 10 yılda 6 kat arttı. Cezaevlerinde hayatını kaybeden hasta mahpus sayısı da artış gösterdi.

Veriler, 2011’de 256, 2013’te 554, 2014’te 678, 2015’te 731 hasta mahpusun cezaevinde tutulduğunu gösteriyor.

20 Temmuz 2016’de Erdoğan’ın olağanüstü hâl (OHAL) ilan etmesiyle birlikte hasta mahpus sayısındaki artış da rekor seviyeye ulaştı. İHD’nin 2017 raporunda 1025 kişinin, 2020’den bu zamana kadar 1605 hasta mahpusun cezaevinde bulunduğu kaydedildi.

İHD, 2020’de 50, 2021’de ise 14 hasta mahkûmun cezaevinde yaşamını yitirdiğini kaydetti. Bu kişilerden 7’sinin tahliye edildikten kısa bir süre sonra, 57’sinin hapishanede öldüğünü açıkladı.[63]

Ve hasta tutsaklara ilişkin birkaç veri daha…

i) Hasta tutuklu Sıtkı Bektaş, kaldığı Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde 12 Kasım 2020’de geçirdiği mide kanaması nedeniyle yaşamını yitirdi. 28 yıldır cezaevindeki Bektaş, birçok hastalığı olması nedeniyle yapılan başvurulara rağmen tahliye edilmeyerek ölüme sürüklendi![64]

ii) Vefa Kartal, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 31 Mayıs 2020’de yaşamını yitirdi![65]

iii) Ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmeyen 80 yaşındaki siyasi tutuklu Ali Boçnak Ağrı Patnos L Tipi Cezaevi’nde öldü![66]

iv) Kamuoyunun tahliye çağrısına rağmen iktidarın cezaevinde tuttuğu 28 yıldır tutuklu olan ağır hasta tutsaklardan İzmir Aliağa Şakran T Tipi Cezaevi’nde ağır hasta Abdülrezzak Şuyur ile Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki ağır hasta Halil Güneş yaşamını yitirdi![67]

v) Cezaevinde 22 yıldır tutuklu olan kanser hastası eşi ve kardeşinin tüm girişimlerine rağmen tahliye edilmediğini belirten Elif Özdemir, ATK’nin yanlı raporlarıyla ağır hasta tutukluların ölüme terk edildiğini söyledi. Ayrıca kanser hastası Erol Zavar (53) ve Cihat Özdemir (51), 22 yıldır cezaevlerinde tutuluyor. Tüm girişimler, alınan hastane raporları ve yapılan çağrılara rağmen hasta tutuklular tahliye edilmiyor![68]

vi) Tedavi amaçlı olarak Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevi’nden 2016’da Metris R Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülen Sinan Halis Çelik, mesane kanseri için geçirdiği ameliyattan bir gün sonra hastaneden cezaevine götürüldüğünde aynı cezaevinde kalan bir adli tutuklunun saldırısına uğradı. Şişli saldırıda Çelik 22 yerinden yaralandı ve sol ayağına platin takıldı. Ayağındaki kemik kaynamadığı için yürümekte zorlanmaya başladı, kaslarında erime ve kilo yaşadı. Saldırıda kuyruk sokumundaki kemik kırıldı. Tedavisi ise omuriliğe iğne yapılması gerekiyor ancak güçlü bünyesi olmadığı için yapılmadı. Çelik, saldırıya uğramasına rağmen tedavisi tamamlanmadan cezaevine geri gönderildi![69]

vii) Emine Aslan Aydoğan… Hani elleri kelepçeli hâlde göçüp giden… Hani imamın bile cenazesine katılmasına izin verilmeyen… Cezaevine girmeden önce sadece safra kesesinde sorun yaşayan Emine Ana, cezaevine girdikten sonra safra kesesindeki sıkıntı böbreğine vuruyor. Ve cezaevi süreci onun sağlığını hızla elinden alıyor. Boyun fıtığı ve tansiyon hastalığına da yakalanıyor. Kısa sürede kanser oluyor. Kanserden dolayı bir böbreği iflas ediyor ve aynı gün 4 ameliyat oluyor. Bir böbreği bu ameliyatlar ile alınıyor.

Emine Ana’nın 24 torunu vardı. Cenazesinin kalabalık olacağına hep dile getirirmiş ve Emine Ana, onun hayalini kuruyormuş. 5 yaşında kanserden vefat eden torununun yanına gömülmeyi vasiyet eden Emine Ana, “Ben öldüğümde beni Kadir’in mezarının yanına gömersiniz” demiş. Ailesi de Emine Ana’yı Viranşehir’e torunu Kadir’in yanına defnetmiş![70]

Şimdi burada durup, anımsatalım!

Birçok uluslararası sözleşmelerde hasta tutukluların durumuna dikkat çekiliyorken; Türkiye’de bu sözleşmeler karşılık bulmuyor. Temel İlkeler-Mandela Kuralları (Kural 24-27), Tıbbi Etik İlkeler (md. 1), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 No’lu Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler, yasal statülerine bakılmaksızın, aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi bakıma eşit erişim hakkına sahip.

1981’de ‘Dünya Tabipler Birliği’ tarafından yayınlanan Lizbon Bildirgesi’ne göre; hasta, hekimini özgürce seçme, bir dış baskı altında kalmadan özgürce çalışabilen bir hekim tarafından bakılma, yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul ya da ret etme, kendisiyle ilgili tüm tıbbi ve kişisel bilgilerin gizliliğine gereken saygıyı göstermesini hekiminden bekleme ve onurlu bir biçimde ölme, dini temsilci de dahil olmak üzere, ruhsal ve manevi yönden teselli edilmeyi isteme ya da reddetme hakkına sahip.

Avrupa Cezaevi Kuralları’nda ise, hasta tutuklulara ilişkin şu ifadeler yer alıyor; “Cezaevindeki sağlık hizmetleri, genel toplumsal sağlık sistemiyle yakın ilişki içinde örgütlenmelidir ve uyum içinde olmalıdır. Mahpuslar yasal durumları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmaksızın ülkedeki sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânına sahip olmalıdır. Genel sağlık sisteminde mevcut olan gerekli tüm tıbbi, cerrahi ve psikiyatrik olanaklara ulaşma imkânı mahpuslara sağlanmalıdır. Her cezaevinde en az bir uzman doktorun bulunduğu bir revir bulunmalıdır. Tam gün çalışan bir doktorun bulunmadığı yerlerde, yarım zamanlı çalışan bir doktor mahpusları düzenli olarak ziyaret etmelidir. Özel tedaviye ihtiyacı olan hasta mahpuslar cezaevinde bu tedavinin gerçekleştirilemediği hâllerde bu amaca özgülenmiş kurumlara ya da sivil hastanelere nakledilmelidir.[71]

Ancak coğrafyamızda bunların hiçbiri geçerli değil!

* * * * *

Hannah Arendt’in “yaşayan cesetler mekânı” olarak adlandırdığı toplama kampları günümüz Türk(iye) (c)ezaevleri için de kullanılabilirken;[72] zindanlardaki tutsaklar söz konusu zihniyete karşı mücadele ve direniş yükseltmektedirler.

Şimdi biz(ler)e düşen: 19 Aralık 2000’de gerçekleştirilen “Hayata Dönüş Harekâtı”nda “Bizi Diri diri yaktılar” sözleriyle hafızalara kazınan Birsen Kars’ın anısına saygıyla; annesinin cenazesine yönelik saldırının da travmasıyla cezaevinde Alzheimer’a yakalanan, “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeyen “Aysel Tuğluk’a özgürlük” talebini haykırarak, Hannah Arendt’in, “Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir,” Julius Fuçik’in “Gecenin karanlığı yok göklerin ötesinde, ebedi ışık parlar orada ta yukarıda...”[73] sözlerine kulak vererek Devrimci Tutsaklar ile dayanışmayı yükseltmektir…

 

4 Şubat 2022, 19:02: 41, İstanbul.

 

N O T L A R

[1] 5 Şubat 2022’de ‘Yeni Demokrasi Aileleri Birliği’nin İstanbul Kartal’daki Hasan Ali Yücel Merkezi’nde ‘Tutsaklarla Dayanışmayı Büyütüyoruz’ şiarıyla düzenlemek istediği, ancak yasaklanan, tutsaklarla dayanışma etkinliğinde yapılamayan konuşma metni… Kaldıraç Dergisi, No:248, Mart 2022…

[2] George Bernard Shaw.

[3] Bkz: i) Temel Demirer, “(C)Ezaevleri ve ‘F Hâli’! ya da ‘Yumma Gözün Kör Gibi’! Veya Vahşeti Durdur(mak)!”, Kurtuluş Dergisi, No:7, Eylül 2000; Damar Dergisi, No:114, Eylül 2000… ii) Temel Demirer, “(C)Ezaevlerine Dikkat!”, Kaldıraç, No: 116, Aralık 2010... iii) Sibel Özbudun-Temel Demirer, “19-22 Aralık 2000’in Anımsatıp Öğrettikleri”, Devrimci Yolda Özgürlük, No:2, Şubat 2011… iv) Temel Demirer, “Hapishane(ler): ‘(C)Eza’ İçinde ‘(C)Eza’…”, Newroz, Yıl:5, No: 192, 10 Kasım 2011… v) Temel Demirer, “Zindan(lar)ın Türkçesi”, Kaldıraç, No:151, Ocak 2014; Kaldıraç, No:152, Şubat 2014… vi) Temel Demirer, “Hapishane(lerin) Hâl(ler)i”, Newroz, Şubat 2020…

[4] Marta Sömek, “24 Yıldır Cezaevinde Olan Hasta Tutuklu Hazine Alçı”, Yeni Yaşam, 11 Ocak 2022, s.8.

[5] Yadigar Aygün, “Cezaevleri Artık Esir Kamplarıdır”, Yeni Yaşam, 8 Mart 2021, s.4.

[6] Vedat Türkali, Bir Gün Tek Başına, Everest Yay., 2014.

[7] “Burdur Nüfusu Kadar Mahkûm”, Birgün, 3 Kasım 2021, s.7.

[8] “Dünya Nüfusunun Yüzde 21’i En Az Bir Kez Cezaevine Girmiş”, 7 Mart 2021… https://www.demokrathaber.org/guncel/dunya-nufusunun-yuzde-21-i-en-az-b…

[9] Birkan Bulut, “Gergerlioğlu: Cezaevinde 3. Sınıf İnsan Muamelesi Yapılıyor”, Evrensel, 2 Mayıs 2021, s.9.

[10] “Avukat Meral Hanbayat: İçerisiyle Dışarısı Arasındaki Ayrımın Kalktığı Bir Süreçten Geçiyoruz”, Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri Bülteni”, Ocak 2022, s.15.

[11] Gül Güzel, “İslahevi, Tek Kişilik Hücre Cezaevleri, Cezaevi İçinde Cezaevleri”, 23 Aralık 2021… https://www.avrupademokrat.com/islahevi-tek-kisilik-hucre-cezaevleri-ce…

[12] “3 Bin Çocuk Annesiyle Cezaevinde”, Cumhuriyet, 8 Mart 2021, s.3.

[13] Figen Atalay, “Ceza İnfaz Kurumlarında 12-18 Yaş Arasında Tutuklu 1330 Çocuk Var”, Cumhuriyet, 3 Kasım 2021, s.8.

[14] “Tahliye Olan Çocukların Yüzde 60’ı Cezaevine Geri Dönüyor”, Cumhuriyet, 21 Ekim 2020, s.3.

[15] “Cezaevlerindeki Çocuk Sayısı Artıyor”, 11 Ocak 2022… https://haber.sol.org.tr/haber/cezaevlerindeki-cocuk-sayisi-artiyor-323…

[16] “Cezaevlerindeki Çocuklar Süte ve Beze Erişemiyor”, Evrensel, 10 Ocak 2022, s.2.

[17] “Hapishane Değil Zulüm Yuvaları”, Birgün, 8 Nisan 2021, s.7.

[18] “İnfazı Yakılan 29 Yıllık Tutukluya 9 Yıl Fazla Ceza Yazıldı”, Yeni Yaşam, 22 Eylül 2021, s.7.

[19] “Tutuklu Yakınlarına ‘Selam’ Cezası”, Yeni Yaşam, 5 Ekim 2021, s.6.

[20] “Silivri Cezaevi’nde Halaya da Ceza!”, Yeni Yaşam, 5 Kasım 2021, s.7.

[21] Zehra Özdilek, “Avukat Gibi Ziyaret”, Cumhuriyet, 1 Kasım 2021, s.6.

[22] Zehra Özdilek, “Cezaevi Tekkeye Döndü”, Cumhuriyet, 2 Kasım 2021, s.9.

[23] “Düzce Cezaevi’nde Yemekler İki Çeşide İndirildi”, 17 Ocak 2022… http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/158894

[24] Zehra Özdilek, “Cezaevinde Fatura ve İhlâl Tepkisi”, Cumhuriyet, 17 Nisan 2021, s.14.

[25] Emin Çölaşan, “Cezaevlerinde Ücret Tarifesi!”, Sözcü, 20 Ağustos 2020, s.5.

[26] Ayça Söylemez, “Kölelik Kurumsallaşıyor”, Birgün, 17 Kasım 2020, s.7.

[27] “Kürkçüler Cezaevi Müdürü Rüşvet Almaktan Tutuklandı”, Evrensel, 14 Ekim 2019, s.3.

[28] Elif Ekin, “Cezaevlerinde Önlem Alınmıyor, Hak İhlâllerinin Ardı Arkası Kesilmiyor”, Evrensel, 13 Haziran 2021, s.2.

[29] Rozerin Gültekin, “Siyasi Rehine ve İntikam Politikaları”, Yeni Yaşam, 4 Aralık 2021, s.8.

[30] “Cezaevleri Kara Kutuya Dönüştü”, Birgün, 19 Mayıs 2021, s.4.

[31] Hak ihlâlleriyle sıkça gündeme gelen T Tipi cezaevlerini değerlendiren eski tutuklu Mahmut Karabulut, “F Tipleri işlevsizleşince T Tiplerini devreye koydular. Yarın T Tipleri de işlevsizleşecek,” (“F Tipleri İşlevsizleşti T Tipleri de İşlevsizleşecek”, Yeni Yaşam, 1 Ağustos 2020, s.5.) dediği gibi…

[32] “Amed Cezaevi’ndeki ‘Kıyamet Günü’nde önce 33 tutukluyu görüş kabinlerine soktular. Sonra cezaevi I. Müdürü Mahmut Çaça’nın tutuklular içinden gösterdiklerini zorla yere yatırarak şiş ve çivili kalaslarla ölene dek vurdular. 10 tutuklu katledilmişti… Bu tüyler ürpertici katliam, 24 Eylül 1996’da Amed Cezaevi’nde rutin olarak çıkılan haftalık aile görüşmesi esnasında gerçekleştirilmişti.” (Ahmet Birsin, “Amed Cezaevi: Bir Kıyamet Günü”, Yeni Yaşam, 24 Eylül 2020, s.8.)

[33] Fethi Balaman-Fahrettin Kılıç, “Yüzler Farklı Zihniyet Aynı”, Yeni Yaşam, 14 Temmuz 2020, s.5.

[34] “Cezaevlerindeki Sorunlar İktidarın Suçudur”, Yeni Yaşam, 3 Aralık 2021, s.8.

[35] “Cezaevlerindeki Ölümler Giderek Artıyor, Sorunları Çözmüyorlar”, Birgün, 22 Aralık 2021, s.10.

[36] “Yeni Dönemin Esat Oktay’ı: Haydar Ali Ak”, Yeni Yaşam, 11 Ocak 2022, s.5.

[37] “Kandıra Cezaevi’nde Gezer’e Cinsel İşkence”, Yeni Yaşam, 25 Ekim 2021, s.7.

[38] “10 Günlük Bebeği Ve 2 Yaşındaki Kızıyla Tutuklandı”, Yeni Yaşam, 20 Haziran 2020, s.5.

[39] “Erdoğan Affetti: Katliam Hükümlüsü Serbest Kaldı”, Cumhuriyet, 1 Şubat 2020, s.8.

[40] Leyla Kılıç, “Devletin Kurumları, Yandaşa Kadro Açmak İçin İlginç Uygulamalara Yöneliyor”, Cumhuriyet, 26 Kasım 2020, s.4.

[41] Metin Yoksu, “309 Tutukluya İsyan Davası”, Yeni Yaşam, 3 Temmuz 2020, s.5.

[42] Ömer Çelik, “Cezası Biten 66 Tutuklu Tahliye Edilmiyor”, Yeni Yaşam, 22 Kasım 2021, s.7.

[43] “Tutukluların Tahliyeleri Sudan Sebeplerle Engelleniyor”, Yeni Yaşam, 29 Ekim 2021, s.7.

[44] Zehra Özdilek, “İşkence İddiasına Takipsizlik Verildi”, Cumhuriyet, 5 Haziran 2021, s.14.

[45] Dilan Esen, “Adım Adım Ölüme Götürülüyorlar”, Birgün, 12 Aralık 2021, s.7.

[46] Gültan Kışanak, “Bu bir kadın cinayetidir. Çünkü Garibe’nin adım adım psikolojik durumunu idarenin bilmesine rağmen hiçbir tedbir almadı. Bir kadını bile bile ölüme gönderildi,” (“Sorumlusu Tecrit ve Hücre Sisteminde Israr edenlerdir”, Evrensel, 11 Aralık 2021, s.3.) derken çok haklıdır!

[47] “Şırnak Cezaevi’nde Tutuklulara Saldırı”, Yeni Yaşam, 28 Ekim 2021, s.7.

[48] “Sevk Edilen Tutukluların Kaburgaları Kırıldı”, Cumhuriyet, 16 Şubat 2020, s.5.

[49] “Tutukluların Yatak ve Yorganlarına El Konuldu”, 25 Aralık 2021… http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/156774

[50] İnan Kızılkaya, “İntihar Ettiği Söylenen Erkmen: Beni Öldürecekler!”, 22 Aralık 2021… http://yeniyasamgazetesi2.com/intihar-ettigi-soylenen-erkmen-beni-oldur…

[51] “Tekirdağ Cezaevinde Tutuklular: Can Güvenliğimiz Yok”, 24 Aralık 2021… http://mezopotamyaajansi35.com/GUNCEL/content/view/156685

[52] “Yüksekdağ ve 13 Kadına Disiplin Cezası”, 10 Ocak 2022… http://mezopotamyaajansi35.com/GUNCEL/content/view/158166

[53] Hüseyin Aykol, “Kırıkkale’deki Tünel Çalışmasına Soruşturma”, 16 Ocak 2022… https://yeniyasamgazetesi2.com/kirikkaledeki-tunel-calismasina-sorustur…

[54] “Mahkeme, Mektup Engelini Destekledi”, Birgün, 30 Kasım 2020, s.7.

[55] Savcılık iddianamesinin sonuç ve değerlendirme kısmında şu tespitlerde bulundu: “Etkili bir kontrolün sağlanamaması durumunda, cezaevleri terör örgütleri için dışarıdaki bir eğitim kampından farksız hâle gelebilmektedir. Örgüt faaliyetlerinin akamete uğratılması için cezaevi faaliyetlerinin sonlandırılması mecburidir. Cezaevleri, örgütün hedefleri doğrultusunda bir örgütlenme ve eylem alanı olmaya devam ettiği sürece Ceza Adalet Sistemi’nin terörle mücadelede beklenen katkıyı sağlamayacağı açıktır. Ceza Adalet Sistemi, kurumsal, işlevsel, amaçsal açıdan doğrudan ‘ıslah etme’ hedefini gerçekleştirmelidir. Bu kapsamda, örgütün mevcut cezaevi faaliyetlerinin engellenmesine yönelik tedbirlerin, kurumlar arası eşgüdümle bir an önce hayata geçirilmesinin önem arz ettiği değerlendirilmektedir.” (“Zindan Komitesi İddianamesi Kabul Edildi”, Yeni Yaşam, 15 Ağustos 2020, s.5.) Bu arada anımsatayım: Onlarca tutsağın yaşamına mal olan “Hayata Dönüş” operasyonu da, “cezaevlerinde örgütsel faaliyetleri önlemek” gerekçesiyle yapılmış ve katliamın ardından F Tipi’ne geçilmişti.

[56] Zehra Özdilek, “Mimar Şahin Yazdı: Çıplak Arama Yapıldı”, Cumhuriyet, 10 Mart 2021, s.9.

[57] Burcu Yıldırım, “Afyon ve Konya Ereğli Kapalı Hapishanelerinde Hak İhlâlleri Yaşanıyor”, Evrensel, 29 Ocak 2020, s.2.

[58] “Çıplak Arama İşkencesi Artıyor”, Yeni Yaşam, 4 Aralık 2021, s.8.

[59] Tugay Bek, “Çıplak Arama Yasal Prosedürmüş”, Evrensel, 2 Kasım 2020, s.11.

[60] “Anayasa Mahkemesi: Çıplak Arama İçin Ders Gibi Karar”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2021, s.8.

[61] Ferhat Çelik, “Bu Koşullarda Ağır Hasta Mahpusların Tedavi Görme İhtimali Yok”, Yeni Yaşam, 14 Eylül 2021, s.6.

[62] Fırat Topal, “Yusuf Çakas: Cezaevi Koşulları Kişiyi Hasta Ediyor”, Evrensel, 10 Ocak 2022, s.8.

[63] Melike Çağan, “Hasta Mahpuslar 10 Yılda 6 Kat Arttı: Bir Ayda 7 Cenaze Çıktı”, 2 Ocak 2022… https://kronos34.news/tr/hasta-tutuklu-sayisi-10-yilda-6-kat-artti-olum…

[64] Eylem Akdağ, “Savcılık, ATK ve Hastane Üçgeninde Ölüm”, Yeni Yaşam, 13 Kasım 2020, s.5.

[65] Cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutukluların, ölüme terk edilenlerin portreleri: Vefa Kartal… Zilan Deresi’nde dünyaya geliyor. 46 yıllık ömrünün 26 yılını cezaevinde geçiriyor… İşkence altında bitkin hâlde bir eliyle diğer elini tutarak zafer işareti yapıyor… İşte Vefa’nın mirası bu zafer işareti… (Gülcan Dereli, “Vefa’ya Borcumuz Var!”, Yeni Yaşam, 13 Temmuz 2020, s.9.)

[66] “Teker Teker Öldürüyorlar”, Yeni Yaşam, 25 Eylül 2020, s.5.

[67] “Türkiye Cezaevleri Ölümevi”, Yeni Yaşam, 16 Aralık 2021, s.7.

[68] Delal Akyüz, “Kanser Hastası 2 Tutuklu Ölüme Terk Edildi”, 7 Ocak 2022… http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/157853

[69] Diren Yurtsever-Mehmet Aslan, “İşkence, Tecrit, Sürgün İçinde Bir Hasta Tutuklu: Pepûk!”, 15 Ocak 2022… http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/158687

[70] Gülcan Dereli, “Emine Ana: Kürdün Yarası Kendi İçinde”, Yeni Yaşam, 6 Temmuz 2020, s.9.

[71] Eylem Akdağ, “Savcılık, ATK ve Hastane Üçgeninde Ölüm”, Yeni Yaşam, 13 Kasım 2020, s.5.

[72] Toplama kampları XIX. yüzyılda ilk İspanyollar tarafından Koba’da, Britanyalılar tarafından da Boer Savaşı (1899-1902) ya da Tunus’ta Ömer Muhtar önderliğinde İtalyan işgaline karşı direniş kırmak için 1930’larda sırasında kullanılıyor. “Koruma amaçlı gözaltı” olarak adlandırılan süreç, egemenlerin, emperyalistlerin çıkarını korumak için icat ediliyor. I. Dünya Savaşı sırasında da söz konusu uygulama “düşman yabancılar” olarak belirlenen kesimlere karşı kullanılıyor. Almanya’da ilk toplama kampı 1923’de komünistlere ve Doğu Almanya Yahudisi Aşkenazlara karşı uygulanıyor. Bildiğiniz gibi daha sonra Yahudi soykırımında, toplama kampları Yahudileri imha merkezleri oluyor. “Önleyici gözaltı”, “kamu düzenine yönelik tehdit” gerekçeleri ile temel insan hak ve özgürlükleri askıya alınıyor. Olağanüstü hâl uygulamaları kapsamında bunlar çeşitli ülkelerde yasal hâle de getirilmiş durumda.

[73] Julius Fuçik, Darağacından Notlar, çev: Celal Üster, Yordam Kitap, 2015, s.22.