TİHV: "Ağır Hasta Mahpusların Bırakılmaması Fiili İdamdır"

TİHV ağır hasta tutuklu ve hükümlülerinin “toplum güvenliği” gibi gerekçelerle salıverilmemesini eleştirdi. Henüz tıbbi rapor düzenlenmemiş olanların da derhal bilimsel tıbbi değerlendirmeye alınmalarını istedi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ağır hasta tutuklu ve hükümlülerinin “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturacağı” gerekçesiyle alıkonulmaya devam edilmesini fiili idam cezası olarak niteledi.

“İnsani, vicdani, hukuki açıdan kabul edilemez olan bu siyasi tutumda ısrar etmek, açıkça kişilerin ölümüne sebebiyet vermektir.”

TİHV’den hasta mahpusların durumuna dair yapılan açıklamada, hiçbir hastanın sağlık hakkının "polis-jandarma-cezaevi değerlendirilmesine tabi tutulamayacağı" vurgulandı.

“Hiçbir hastanın sağlığı, kendilerini ‘asayiş sorunu’ olarak gören kurumların keyfi tutumlarına terk edilemez.

¨Toplum güvenliği¨ gibi belirsiz, öngörülebilirlikten uzak, kesin olmayan nitelikte kavram dizinleri, herkese eşit ve adil bir şekilde sağlanacak olan sağlık hakkından öncelikli olamaz.”

“Toplum güvenliği” eleştirisi

TİHV’in konuyla ilgili 24 Ocak 2013 tarihli 6411 Sayılı Kanun’a da değinerek bu kanunla yeni düzenleme getirildiğini ve hükümlünün cezasının infazının ertelenmesinin “maruz kaldığı ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle hayatını yalnız idame ettirememesi” ve “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağının değerlendirilmesi” koşullarına bağlandığını hatırlattı.

Kişilerin sağlık hakkının “toplum güvenliği” gibi terimlerle ulaşılamaz kılınacağını ve bu tip düzenlemelerinin yapılmaması gerektiğini vurgulayarak eleştirdi.

“Henüz 5 Mart 2013 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Gülay Çetin/ Türkiye kararı ile ağır hastalığı olan tutukluların korunmasına yönelik mevcut düzenlemelerin yeterince açık, öngörülebilir ve etkili olmadığını hüküm altına almış; Adli Tıp Kurumu’nun tutuklu ve hükümlüleri heyet raporlarına rağmen muayene etmesi,  dahası geç muayene etmesi eleştirilmiş ve Türkiye işkence yasağını ihlal ettiği için mahkûm edilmişti.

“Aynı kararda, yargıçların tüm insani önlemlerle yetkili kılınması öngörülmüştü.”

TİHV bu karar dayanarak ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin derhal salıverilmesi gerektiğini fakat gerçekleşmediğini belirtti.

Ergin Aktaş

Açıklamada sol ön kolu ve sağ el bileğini kaybetmiş olmasına rağmen hala cezaevinde olan Ergin Aktaş’ın durumuna da değinildi.

Verilen bilgiye göre, Aktaş’ın 12 Temmuz 2013 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu gereği cezaevinde kalamayacağı tespit edilmiş olmasına rağmen Terörle Mücadele Müdürlüklerinden toplum güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin araştırılması istendiği için infazının ertelenmesi talebi savcılık tarafından reddedidi.

“Ergin Aktaş’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olmasını, toplum güvenliğini tehlikeye düşüreceği sonucuna bağlayan savcılık makamının bu kanaati vicdanen de hukuken de kabul edilebilir değildir. Hiçbir kanun metni savcılara mutlak işkence yasağını ihlal etmek için bir zemin olamaz.”

Türkiye’ye çağrı

TİHV 2013 yılı itibarıyla, ciddi hastalıklarına rağmen en az 405 hasta tutuklu ve hükümlünün cezaevinde alıkonulmaya devam ettiğini belirterek Türkiye’yi Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin ve AİHM kararlarının gereklerini yerine getirmeye çağırdı.

“Ergin Aktaş gibi, haklarında cezaevinde kalamayacağına yönelik tıbbi rapor düzenlenmiş olan ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin derhal serbest bırakılmasını; henüz tıbbi rapor düzenlenmemiş olan hasta tutuklu ve hükümlülerin de gecikmeksizin bilimsel tıbbi değerlendirmeye alınmalarını talep ediyoruz.” (YY)

TİHV’in açıklamasının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: gorulmustur.org, bianet.org