Tutsak karikatürist Zuhal sürücü yazdı: "3.5 Yaşındaki çocuk #Görüşte tek başına”

“Burada pandemi sürecinde 3,5 yaşındaki kızından ayrı düşen, görüşler başlatılınca da ilk görüşlere “tek kişi girebilir” ibaresi nedeniyle tek başına gelemeyen kızına, bir annenin özlemi hakkında yaptığım çizimi yolluyorum.”

Zuhal Sürücü
Kadın Kapalı Hapishanesi B-6
Bakırköy- istanbul

***
10 Ağustos 2020

Sevgili Adil Okay,
Bana adresinizi kardeşim Serdar Sürücü yolladı. Tekirdağ 1 No’lu F Tipi hapishanesinden, hatırlarsınız. Daha önce yaptığınız bir sergide ve Duvarları Delen Çizgiler adlı kitabınızda karikatürü de yer almıştı.
(…)
Burada pandemi sürecinde 3,5 yaşındaki kızından ayrı düşen, görüşler başlatılınca da ilk görüşlere “tek kişi girebilir” ibaresi nedeniyle tek başına gelemeyen kızına, bir annenin özlemi hakkında yaptığım çizimi yolluyorum. Bununla ilgili yapılan suç duyuruları ve çeşitli başvurulardan sonra, Bakanlık son bayram görüşü için “aynı aileden iki kişi yapabilir” kararını verince, küçük kızımız ve annesi aylar sonra görüşebildiler…

Düşünsenize mesela 6 aylık bir bebeğin tek başına görüşe gelmesini. Ya da 3,5 yaşında. Ben düşünmeye çalıştım. Size bu karikatürü yolluyorum. Aslında altına “#Görüşte tek başına” notunu düşecektim ama böyle de olur sanırım.

(…) Bilmiyorum hatırlar mısınız, bizim dosya o zaman “2. Manisa Davası” olarak gündemdeydi. Liseli gençlerdik. Gerçi ben hala öyleyim. O gün bugün liseyi bitiremedim .

Bu günlükler, bu süreçte duygu ve düşünce dünyamızı dolduran ne varsa onu kaydetmek içindi. Size bunlardan yazamıyorum çünkü çok az bir zamanım var. Serdarın mektubu bana dün verildi. Ve size yetişmesini sağlamak için yarın bu postayı yollamalıyım. (…) Ben sizin bu alandaki çalışmalarınızın oldukça kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Her canlının hapishaneyle tanışma ihtimalinin, ölümü tatma ihtimali kadar yüksek olduğu günümüzde, içeriyle ilgilenmek emekçilerin kendi hayatlarıyla ilgilenmeleriyle eş anlamlıdır. Evlatlarını özgürleştirmeden kendi özgürlüklerini sağlayamazlar. Bu ikisi aynı şeydir. Bu bilincin canlı tutulması ve sürekli beslenmesi oldukça kıymetlidir. Bize daksil verilmedikleri için karalamaları düzeltemiyoruz. Kusura bakmayın. Her bir idare bu açıdan ayrı bir Cumhuriyet gibi takılıyor. Kaç yıldır her yere giren daksilin bize bir türlü verilmemesi gibi. Karikatürü bu yüzden seviyorum, birkaç çizgiyle pek çok akla ziyan durumu anlatabilmek müthiş.

“Ölümcül çizim” derlermiş karikatüre. Paris komünü döneminde duvarları süsleyen karikatürler, çok etkili olurmuş.

Neyse ben lafı daha uzatmayayım, şimdiden emeğinize sağlık diyeyim. Eğer bana ulaşmak isterseniz bu adres üzerinden ulaşabilirsiniz. Şimdi bir 4 kare karikatür daha ekledim. Dediğim gibi 3,5 yaşında bir çocuğun tek başına görüşe nasıl gelebileceğini hayal ettim. Bunlar çıktı. Ama 4. kareye sanırım açıklayıcı ufak notlar düşmek lazım. Pandemiden dolayı görüş yapamadığımız sürecin sonunda yaptığımız iki görüş “tek kişi”ye izin verildiğinden, küçük çocuklar ailelerine biraz daha hasret kalmış oldu. Biraz daha özlem, biraz daha ayrılık oldu. En son yapılan (bayram itibariyle) “tek kişi” ibaresi değişti ve görüş yapılabildi.

Şimdi bazıları bu niye bu kadar önemli diye düşünebilir. Hani bir laf var ya, “beterin beteri var”; “beterin beteri” o kadar çok yaygın ki “beter” ilgi görmüyor. Ama o beterin her biçimi, öz olarak aynıdır. Daha beteri var diye gözardı edilmemeli. Hiçbir beter’e alışmamak lazım, kanıksamamak lazım. Bu da bizim en beter koşullarda insan kalma çabamız işte.

Üstelik yanlızca “insan” kalmak da değil mesele, canlı bir kafa ve ateşli bir ruhla insan kalarak, her türlü beteri silip atmak yeryüzünden.

Hoşcakalın deme vakti!

ZUHAL SÜRÜCÜ