Tutsak hekim Ayhan Kavak sürgüne gittiği Tarsus hapishanesinden mektup yolladı

" Unutmadan yeni bir zindan ve Çukurova. Üç kişilik görüşe gelebilecek canları yazacağım. Acaba görüşe düzenli gelebilecek dostlar var mı? Ona göre görüş listeme yazmayı düşünüyorum.  Düzenli, en azından ayda bir gelecek dostlar olursa iyi olur diyeyim. Olmazsa da can sağlığı…"

Ayhan KAVAK

2 Nolu T Tipi Cezaevi A-17 Oda

Tarsus/MERSİN

***

30.05.2022

Kekê Adil Hocam’a,

Tekirdağ hapishanesinden mektup var: "Okumaya değer bulduğun/uz kitaplar olursa, gönderirseniz sevinirim…”

“Abonelik dayatmasından kaynaklı olmadığını paylaşmış olayım. Kitap konusunda bir sıkıntı olmamakla beraber, bu özgülde okumaya değer bulduğun/uz kitaplar olursa, gönderirseniz sevinirim…”

Zeynel FİRİK. 1 Nolu F Tipi Hapishane C-103. TEKİRDAĞ

 

***

Sevgili Adil Hocam Merhaba,

Hasta tutsak yazar Adnan Öztel'den mektup var: "Sürekli hastane yollarındayım. Sizi unuttuğumu sanmayın...."

Merhaba Adil Okay   

1 Mayıs şiirini, kartı aldım. Teşekkürler… Şiir son zamanlarda okuduğum en güzel şiir. Estetik haz alarak okudum. İçerik-biçim uyumu, izleğin, değer yönlendirmenin, incelikli dilin vs. şiiri şiir yapan bütün öğelerin bileşkesi; kutlarım. Belleği koruyan, birleştiren, çalışmayı doğru rotaya oturtan bir şiir… Dilin kıvraklığına, yalınlığına da değinmeden geçemeyeceğim.

Alışmamamız gereken sürgün ve ölüme terkedilmeler ve M. Salih Filiz'in mektubu...

Siyasi duruşun, ifadenin en büyük suç sayıldığı bir çağda, ülkede en büyük mağdurlar, bu duruşu sergileyip, düşüncelerini ifade edenler oluyor. Siyasi görüşlerinden dolayı çeşitli işkence, tecritlerle tek kişilik F ve S hücrelerinde ölülerin çıkması tabii ki tesadüf değil! Bunun yanısıra, yapılan işkence ve çocuk istismarlarını dillendirmek, suçluyu belirtmek de o suçu işleyenlerin zulmüyle karşılaşmakla sonuçlanıyor. Bu şekilde biraz daha devam edersem, kimden bahsettiğimi tahmin edeceksiniz; evet bu siyasi tutsak ve ağır kanser hastası Mehmet Salih Filiz.

***

Akhisar hapishanesi yasal kitap olan "Firari Yazılar"ı yazarına vermedi... Aynı kitap onlarca hapishaneye serbestçe girdi...

Merhaba,

            Sevgiyle selamlıyorum seni. Kitap (Firari Yazılar) bana ulaşsa da, verilmedi. Verilmemesinin nedeni :

“… konusu cezaevi olduğundaysa bu fütursuzluk (23. Sayfa), sadistçe boyutlara;

T Tipi denen bir mimari ucube (29. Sayfa)”

Sadece bunlar.

Akhisar İnfaz Hakimliği’ne gittim ama orası da talebimi ret ederek kitabın verilmemesine karar verdi. Şu an Ağır Ceza mahkemesine gitmiş son itirazım.

Tarsus'a sürgün edilen Dr. Ayhan kavak ilk karşılaştığı "yasakları" yazdı

Her mahsus mahalin bir başka ‘raconu’ var.

Burada da siyah kalem yassak!

Ayrıca daksil, ataç, sekreterlik vs.

Ben de daha çok siyah kalemle yazardım. Bundan artık mahrumuz! Ha, bu arada dergiler de burada verilmiyor. Gerçi Siverek’te de verilmiyordu. Ağır Cezaya kadar (Siverek) itirazımı iletsem de ret cevabı geldi. Genel uygulamadaki bir konsepttir.

Hadi Yeni Yaşam vd. gazeteleri anlamasak da anlamış gibi yapalım da, Şiirden, Natama, Notus gibi edebiyat dergilerinin verilmemesi akıl kârı değil.

Müebbetlik tutsaktan deneme tadında bir mektup..."Her ülkede özgürlüğü düşleyenler var, güçlüyüz biz..."

 

“30 Mart’ı ve 6 Mayıs’ı geride bıraktık. Bu satırlar okunurken 18 Mayıs da geride kalacak. Takvim yaprağı olarak tabii ki de. Bu üç tarihin öğretici gücü hiç geride kalır mı? Ne demiştik başlarda dünyada 200 ülke var, her ülkede özgürlüğü düşleyenler var, güçlüyüz biz, “gücümüz dünyayı sarsacak”. İnanmayanlar, inanmak istemeyenler içten içe gülenler elbette olabilir. Sokağın, direnişin sesi umudu yüceltmeye, umut ateşini harlamaya fazlasıyla yeter. İçimize dolan bu sesin özlemiyle, yüreği umut ateşiyle yananlara bin selam…