Hapishane Edebiyatı

Tutsak Yazar Fikret Karakoç'tan Uzun Bir Aradan Sonra Mektup Geldi

Ben de, biz de iyi olmaya çalışıyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi neredeyse 28-29 yılım içerde doldu. Ama bırakılmıyoruz. Üstelik infazımı da yaktıkları için daha 10-15 yıl beni içerde bırakmaya niyetliler! Ama ben şuan bunları düşünmüyorum. Esas düşüncem özgürlüğün çok yakın olduğudur.

Bu yıl başka anlamlar yüklediğimiz 8 Mart Dünya “Özgür” Kadınlar Günü ve direniş, diriliş bayramınız olan Newroz bayramınızı kutluyor, barışa ve özgürlüğe vesile olmasını diliyorum.

Tutsak Yazar Ergin Doğru Elazığ Hapishanesi'nden Yazıyor

Değerli hocam bizler için çok anlamlı olan çalışmalarınızdan dolayı mahpusluk yaşamı ve zindanların durumunu biliyorsunuz. Koşullarımız zor olsa da yaşama anlam katmak için umudumuz ve emeğimiz her zamankinden güçlüdür.

Sevgili hocam buradan duvarların ötesini pürdikkat takip ediyoruz. Yaşama bütünlüklü bakmadan bu soğuk betonlar arasında sıcak kalmanın mümkünü yok. Yaşanılan zorluklar, giderek artan karanlığa karşı yaşamı aydınlatan ve gecelerin kabusu olan güneşe inanmak gerekiyor. Var olan ışığı büyük umut kaynağına çevirmeden karanlıklara son vermek yaşamı aydınlatmak mümkün değil. Her ne kadar bugün yalnızlığı daha fazla hissetsek de yeniden tomurcuklanan yaşamın maviliğinin buralardan varacağına inanıyoruz.

FİRARİ YAZILAR – SANSÜRÜN METAFORLARLA DELİNMESİ

“Derler ki çölde yollarını kaybeden Bedeviler, ezberlerindeki şiirleri okuyarak, şarkılar söyleyerek, masallar anlatarak yollarını bulurlarmış… Hal böyle olunca harf harf, hece hece, kelime kelime, imge ucuyla kazılarak yazılıp hapishanelerden firar eden her firari yazı bazen çocukluğumuza, bazen de geleceğe, çıkar...

Adil Okay'la "Duvarları Delen Çizgiler ve Hapishaneler" Merkezli Söyleşi

Önsöz Ekin Sanat Edebiyat Dergisi'nin Görülmüştür Grubundan yazar Adil Okay'la yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.

***

Önsöz Dergisi: Sanat her geçen gün dışarıdan koparken, dışarısı sanatı sadece bir nesne olarak algılarken siz “Duvarları Delen Çizgiler” adlı karikatür sergisi ile ‘’içeri’’yi dışarı taşıdınız. Sergi fikri nasıl oluştu?

HAPİSHANELERDE “ARKASI YARIN” ADLI ROMANIMI OKUYABİLMEK İÇİN HUKUK SAVAŞI VERİLİYOR

İbretlik bir öykü. Önce hapishane idaresi, (halkın vergileriyle maaşları ödenen Kurum müdürü, 2. Kurum müdürü, iki üye öğretmen, bir psikolog ve bir de Sosyal çalışmacı. ) oy birliği ile kitabımın yasaklanmasına hükmetmiş. Sonra tutuklu bu karara itiraz etmiş. İstanbul Anadolu 1. İnfaz Hâkimliği hapishane idaresinin kararını doğru bulmuş. Bu kez tutuklu İstanbul - Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuş.

Adil Okay'la söyleşi: "Devlet aklı kötülük üretiyor"

"Döndüğüme hiç pişman olmadım. Elbette başta ben de uyum sorunu yaşadım. Aidiyet yitimi sürgünlerin ortak duygusudur. Sürgün uzun sürerse artık ne oralı ne buralısınızdır. Sınırların yapaylığını daha iyi anlarsınız. Ama yine de iyi yanı var. Melezleşiyorsunuz. En son Antakya’da bir panelde konuşmamı “melezlik güzelliktir” diye bitirmiştim. (...) Evet şanslıyım. Birkaç kez ölümden döndüm. Sonra 12 Eylül darbesi. Cezaevinden firar. Sonra Filistin kampları, İsrail bombardımanları. Orada da birçok yoldaşımı kaybettim. Ben sağ kaldım. Sonra Avrupa. Uzun sürgün yılları.