Tahliye Edilmeyen Gazeteci Ziya Ataman'dan Mektup Var... Gül Güzel

Gazeteci Ziya Ataman 11 Nisan, 2016 tarihinden beri tutuklu. Eylül 2019’da yapılan hiçbir hukuk ve adalete sığmayan mahkeme kararıyla 14 yıl, 3 ay hapis cezasına mahkum edildi. Kronik barsak hastalığı yaşamını tutukluluk sürecinde daha da zorlaştıran Ataman, İşkence altında ifade veren bir tanığın ifadesi doğrultusunda 4,5 yıldır cezaevinde tutuluyor.

Hiçbir somut delil olmadan 4 yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan ve aynı zamanda doktorların bağırsaklarının iflas ettiği belirtilen Ziya Ataman’ın tek suçu gazeteci olmak. Özgür bırakılması için uzun süredir sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalara rağmen bu konuda şimdiye kadar olumlu bir gelişme olmadı.

Kendisine binebze moral vermek için yazdığım mektuba gelen cevabı kısmen de olsa, sizlerle paylaşmak istiyorum. Mektupta aktuel duruma değinmeden,’’yazı karakterime bakarak, durumumu tahmin edebilirsin’’ diyor. Önceki mektuplarındaki yazısına bakarak, bu seferki yazısından çok kötü şartlar altında, her şeyin yasak ve baskılara dayandığı, başında sürekli Demokles kılıcı olduğunu tahmin etmem hiç de zor olmadı...

Gül Güzel

***

Sevgili Gül yoldaş,

 

Bu vakitte en güzel şey arkadaşlar edinebilmektir. Bunu zindanda daha iyi anladım ve içselleştirdim. Fakat bu, burada pek mümkün olmuyor ya da bazı engel teşkil eden durumlar oluşuyor. Yazdığın mektupta hani babandan bahsetmişsin ya,  o güzel ve anlamlı mektubun elime ulaşmadan 3,5 ay önce ben de babamı yitirmiştim. Ama ‘Kader’ işte...

 

Mektubun elime ulaştığında,  ilk okuduğumda memleketin durumunu pek görmediğimi ve unuttuğumu anladım. Sonrasında mektubunu okudukça, bana unutturulan memleket özlemini hatırlattın. O günlere dair ne varsa bir bir aklımdan geçti. Tozlu yollarda yaylaya çıkarken, Kato’nun ihtişamını, buz gibi sularını ve serin esen yelini hatırlattın. Ve otantik yaşamın vazgeçilmez kıl çadırı, yöresel kıyafetli kadın ve erkeklerini hatırlattın. Bunun için minnettarım. Ama ne yazık ki o güzel günleri çok arar oldu oralar. Yeşil örtüsünden, Kato dağı ihtişamından ve serin esen yellerden mahrummuş... Soğuk akan, soğuğundan dudakları çatlatan o güzelim kaynaklar artık boşa akıyormuş. Yine de umut doluyum. Eminim ki, mahrum bıraktıran o illet, tez vakitte vazgeçer o güzelim doğadan.

 

Gönderdiğin fotoğrafta tam seçemedim. Sanırım dayım gillerin mahallesinde soluk almışsın. Neresi olursa olsun fark etmez ama, en yukarısı bizimkilerin mahallesiydi ve düzlük olan tek yer orası.

 

Durumuma dair ise, aslında yazım ruh halimi de yansıtır. Bazen çok aceleci ve konuya adapta olamadığımdan yazım bir harpten çıkmiş gibi oluyor. Bazen de aheste bir şekilde ve içimden ne duygu varsa aktarırım. Ve o yüzden ne yaşadığımı yazımdan çıkartmalısın diyorum.

Şimdiki yazı stilim ise normal olsunİ ne iyiyim ne kötü. Böylece durumumu aktarmakla birlikte teşekkürlerimi sunuyorum. Her kese selam ve saygılarımı yolluyorum.

 

Ziya Ataman,

31.08.2020,

Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Van