BASINA VE KAMUOYUNA ÇAĞRI MEHMET YAMAÇ ve TÜM HASTA TUTSAKLAR HAKKINDA

Görülmüştür Ekibi'nden Burcu Koçlu'nun, hasta tutsak Mehmet Yamaç hakkında yazısını web sitemizde yayınlamış ve basınla da paylaşmıştık. Kısa bir süre önce yine ekibimizden Adil Okay bu soruna, "Fatma Tokmak Ölüyor… Duyuyor musunuz" adlı makalesiyle değinmişti. Yine web sitemizde yayınlanan "Hasta Tutsak Aynur’un Yeşil Yaprağı" adlı yazı hasta tutsak Aynur Epli nezdinde hasta tutsaklar sorununa dikkat çekiyordu.

Konuyla ilgili yazılar – haberler vicdanımızı sızlatıyor. Neden daha fazlasını yapamıyoruz diye hayıflanıyoruz.

Elbette hasta tutsaklar sorunu, yıllardır kanayan yaramız. AKP Devleti hasta tutsakları "rehin" olarak tutmakta ve onları yüz kızartıcı bir tavırla "pazarlık" konusu yapmaktadır. Tabi bu politikadan "adli mahpuslar" da etkilenmektedir. Bilindiği gibi rakamlar değişse de, adli ve siyasi toplam 300 kadarı ağır olmak üzere, 1000’ e yakın hasta tutsak bizden – sizden destek beklemektedir.

Türkiye’de başta İHD olmak üzere, "Demokratik Kitle Örgütleri" ile "Sivil Toplum Örgütleri" bu konuda eylemler yapıyor. Biz de sesimizin ulaştığı her yere –yazılar, sergiler ve yayınladığımız kitaplarla- duyarlılık çağrısı yapıyoruz.

Ama hükümet üç maymunları oynamaya devam ediyor. Hatta dönem dönem bu çalışmalarımız nedeniyle hakkımızda soruşturma açıyor.

Tek tek hasta tutsaklar ile ilgili yapılan imza kampanyaları – eylemler elbette önemlidir. Ancak hükümetin konuyla ilgilenmesi için hasta tutsaklardan Hasan Gülbahar’ın ifadesiyle: "Birleşik ve örgütlü bir mücadele yürütmek gerekiyor…"

Kamuoyuna çağrımızdır sesimize ses katın. Bulunduğunuz alanlarda – kurumlarda bu konuyu gündeme alın. Basını konuyla daha çok ilgilenmeye davet edin.

Yazımıza Hasta Tutsak Mehmet Yamaç ile başladık. Yine onun “Görülmüştür Ekibi”ne yolladığı mektuplardan  bir alıntıyla bitirelim:

“Yürek dostlarım,

Dağların yüceliğine, Dicle ile Fırat’ın akışına, yıldızların parlaklığı, ayın aydınlığına, dostluk, arkadaşlık ve yoldaşlığın kutsallığına, Sipan ile Artos’un özlemine, Van’ın gezip de kıyamadığın o şaheser güzelliğine, öten kuşların cıvıl cıvıl seslerinin eşliğinde açan rengarenk çiçeklerin esen yel ile bir o yana bir bu yana etrafa saçtıkları nergiz, nane, menekşe, lale, leylak, karafil, kekik ve reyhan kokularıyla sen barışın enternasyonal proleteri, ailen ve tüm dostların, dostluklarımı ve yoldaşlığını harmanlaştırırız.

Nasıl ki Ehmedê Xanâ toprağa kök salmışsa ve Mem-û Zin sevdasıyla yaşıyorsa bizler de seni ve sizleri öylesine onurlu ve öylesine sevdalı bir şekilde anıyoruz. En büyük değerlerimiz olan kızıl güllerimizle yeraltı nehirlerinin coşkunluğu ve kararlılığıyla tüm engelleri aşa aşa menzile varmaya kenetlenmiş ölümsüz bakışları alınlarımızda hissederek yürüyoruz. Özgürlük sevdasının güzelleştirdiği yiğit ve direngen yüreğinizi en içten devrimci duygularla sevgi ve saygıyla selamlıyoruz ve sizleri dostluğun ve yoldaşlığın sıcaklığıyla kucaklıyoruz. Nasılsın-nasılsınız? Yürek dostlarım umarım ki her zaman olması gerektiği gibisiniz. Bizler mi? Bizler de tüm keyfi uygulamalara rağmen inadına inat iyi olmaya çalışıyoruz.

Sevgili yürek arkadaşlarım gerçek dostluk ve yoldaşlık olmasaydı yeryüzündeki hiçbir güzellik yaratılamazdı biz devrimci tutsakların yüreğindeki en güzel filiz sizin gibi yürek dostlara ve yoldaşlara olan sevgi filizidir, onun için siz dostlardan aldığımız her mektup kışın en soğuk gününde bile o sıcak ve samimi satırlarınız bizleri ısıtabiliyor. (…)” (Mehmet Yamaç. Kaynakça: www.gorulmustur.org)

Görülmüştür Ekibi

[email protected]

Not: Ekte paylaştığımız grafik İsmail Cem Özkan tarafından hazırlanmıştır.