Kalbi Sadece %32 Oranında Çalışan Hasta Tutsaktan Mektup

Mektup

Merhaba, 

Kocaeli 2 No’ lu F Tipi Hapishanesi’ nden sağlık sorunlarımla ilgili yazıyorum. 

Maruz kaldığım ağır ve sürekli hastalık nedeniyle yaşamımı yalnız başıma sürdüremez durumdayım ve ölüm riski taşımaktayım.

13 Nisan 2012 tarihinde kaldığım hapishanede kalp krizi geçirdim. Tıkalı ana arter damara anjiyo yapıldı ve stent takıldı. Bir damarım da işlevsiz duruma düşmüş. Tıkalı, yani ölü…

Kalp krizi geçirdiğimde hapishane idaresi tarafından iki buçuk saat sonra hastaneye kaldırıldım. Bu geç müdahaleden dolayı kalbi besleyen hücrelerin önemli bir kısmı öldüğünden dolayı onarılamaz; hasar görmüş. Kocaeli Tıp Fakültesi’ nde yapılan tetkiklerde EKO sonuçlarına göre kalbim %35 çalışmaktadır, %65 çalışmıyor.

Doktorlar genel durumumu şöyle açıklamaktadırlar: "yeniden kalp krizi geçirmen yüksek. Kalp vücudun ihtiyacına yeteri kadar kan pompalamamaktadır. Kalp, krizle birlikte- geç müdahaleden dolayı- yara alıp bozulduğu için normal durumun uzun sürmesi de güçtür. Durumun bozulmasından dolayı ağır kalp yetersizliği, solunum güçlüğü, şok gibi sorunlar yaşayacaksın ve bu durumda ölüm riskini arttırmaktadır."

Şu an yeni yapılan tahlillerde kalp ritmi bozuk çıktı. Sintigrafi yapıldı. Sintigrafi sonucu da bozuk çıktı. Kalp yetmezliği, %35 çalışan kalp %32’ ye düşmüş ve yine başka damarlarında daralma olduğu tespiti yapıldı.

12.08.2013 tarihinde yeniden anjiyo yapıldı. İki damarımda daha daralma olduğu ve kalp yetmezliği tespit edildi. Doktorların başından itibaren yaptıkları uyarı ve tespitlerde olduğu gibi, şu an ciddi solunum güçlüğü çekmekteyim; bu kalp yetmezliğidir. Kalp ritmi bozulmuş, kalbim %32 çalışıyor. İki damarımda %70 daralma mevcut ve her an tıkanma riski var. Bu durum baş dönmesi, sırt ve göğüs ağrıları, kollarda ve bacaklarımda uyuşma v.b. sorunlar yaşatıyor. Kalbimin %32 çalışması, yukarıda belirttiğim kalp yetersizliği başta olmak üzere bütün sıkıntılarım ölüm riskini arttırmaktadır. Zaten yeni bir kalp krizi –ki bu kaçınılmaz- ölüm demektir. 9 çeşit ilaç kullanıyorum.

1996 ve 2000 Ölüm Orucundan dolayı başka hastalıklarım da mevcut: Wernike-Korsakoff, %27 duyma kaybı, kulaklarda çınlama, romatizma, reflü, hemeroid, sürekli baş ağrısı, alerjik astım, boyunda düzleşme, bağırsaklarımda ağrı ve sık sık ishal ve kalp yetmezliği sorunu…

İki kez Adli Tıp kurumuna başvuru yapmama rağmen Adli Tıp Kurumu, hiçbir inceleme ve muayene yapmadan “kalbi çalışıyor” diyerek reddetmiştir. Oysa Adli Tıp Kurumu aynı durumda olan emekli Orgeneral Ergin Saygun’ un durumu benden daha iyi. Bu anlamıyla Adli Tıp Kurumu ayrımcılık yapmış ve ideolojik davranmıştır. Bu insan haklarının ilgili maddelerine ve AİHM’ nin ayrımcılık maddesine ve ilkelerine aykırıdır.

Tedavisi olmayan sürekli ve ağır hastalıklarımdan dolayı ölüm riski taşımaktayım. Hapishaneler ölüm çıkaran makineler haline dönüştürülmüş. Bu duruma dur demek, içerideki hasta tutsakların tahliyelerinin sağlanması için duyarlı olmanızı istiyorum. Şimdiden ilginize teşekkür ediyorum.
Selamlar, saygılar.

Not: Bu mektubu ailem üzerinden ulaştırıyorum.

Abdullah Kalay