Adil Okay

Kitaplarım/ız yine "sakıncalı" bulunup yasaklandı...

Kitaplarım/ız yine "sakıncalı" bulunup yasaklandı...

Özcan Yaman ile birlikte hazırladığımız "Sözlerin İzleri" adlı, Klaros yayınevinden çıkan kitabımızı onlarca hapishaneye / politik tutsağa yolladım. Birçok hapishanede "okuma komisyonu"ndan sorunsuz  geçip sahibine verildi. Ama Bafta hapishanesi Tutsak şair yazar müzisyen Metin Turan"a yolladığımız yasal kitaba "sakıncalı" diyerek el koydu.

Daha önce de böyle keyfi uygulamalar olmuş ve birkaç defa basın açıklaması yapmıştım.

İçeride Dışarıda Şiddet: Feshane ve Hapishaneler

"19 küratör ve 300 sanatçının 400 eserle katıldığı sergilerin yer aldığı Feshane’deki açılışa ilginin yoğun olduğunu basından öğrendim. “Ortadan başlamak” adıyla açılan sergiler hakkında yazılanları okudum. Hemen hepsi olumlu, yapıcı kritiklerdi. Ama tabi sanata ve sanatçıya, özellikle muhalif sanatçıya tahammülsüz iktidar odakları rahatsız oldular. Feshane’yi basmaya geldiler. Arkasından kendilerine “sivil toplum örgütü” diyen “yandaş” gruplar sergiler aleyhine basın açıklaması yaptılar. Açıklamanın muhtevası daha öncekilerden farklı değildi.

Güvercin kanadından, telgrafın tellerine uzanan yol ve GÜL Güzel

Mektup yazma isteğim, bir süre sonra mektup yazma tutkusuna evrildi. Mektup yazmaya başlarken, bunun 20 yıl boyunca sürecek olan mektuplar yazışmasına döneceğini tahayyül bile edemezdim. Ne de çok sevmişim bu yazışmaları. Kısa süreçler zarfında mektup yazmadığımda, kendimden bir eksiklik hissetmeye başladım. Onun için yazmaya devam etmekte kararlıyım. Yaşadığımız süreç ve şartlar da zaten bu tür yazışmaları zorunlu kılıyor. “ Gül Güzel

TUTSAK YAZARLAR ANLATIYOR: HAPİSHANEDE NASIL ÜRETEBİLİYORUZ

"Özellikle son çeyrek yüzyılda hapishanelerde yazılan edebi eserlerde zaman, mekân ve temalar (ve tabi biçem) daha da genişlemiş, hapishanelerin sınırlarını aşmıştır. Tutsak yazarların düşlerinde hapishane kapıları, prangalar, tabular yıkılmış, mikro ve makro iktidarların yasakları, iç ve dış mahalle baskısı ve sansür metaforlarla delinmiştir. "

“ÜRETMEK BİZİM İÇİN BİR VAROLUŞ GEREKÇESİDİR”... MAHPUS KARİKATÜRİST MEHMET BOĞATEKİN İLE SÖYLEŞİ

“C. Pavese’in “Hayatın saldırılarına karşı bir savunmadır sanat -edebiyat” sözü hapishanede üretim yapanlar için daha bir anlam ifade ediyor. Çünkü çoğu zaman içeride bir şeyler üretmek bizim için bir varoluş gerekçesine dönüşüyor. Hapis hayatının ağır hükmüne karşı direnebilmek için üretiyoruz. Ömrümüzden alınan on yılların ruhumuzu ve bedenimizi “çürütmemesi” için, yaşamı daha katlanılabilir kılmak için yazıyoruz-çiziyoruz. Başka türlü 25-30 yılı nasıl devirebilirdik ki!”

Mehmet Boğatekin

Fatma Tokmak Ölüyor… Duyuyor Musunuz…

Çocukluğumda asfaltın henüz girmediği dar sokak aralarında “Destancı”lar gezerdi. Trafik kazasında bir ailenin yok oluşu ya da genç yaşta amansız hastalığa yakalanan bir çocuğun yaşam öyküsü gibi trajedileri süsleyip –püsleyip ağıt-türkü formatında okurlardı. O sırada evde olan kadınlar, erkekler, çocuklar Destancı’yı sesinden tanır hemen dışarı çıkar dinlerlerdi. Destan bitince yaşlı gözlerle 5-10 kuruş verip tek sayfaya dökülmüş “destan”ı satın alırlardı.
 

Velhasıl o dönemde tanımadığımız insanlar için gözyaşı dökerdik.