Ayhan Kavak

Tutsak hekim Ayhan Kavak sürgüne yollandığı hapishaneden ilk mektubunu yazdı: "8 Mart’ta Filistin Günlüğü kitabını aldım."

"(8 Mart’ta) Filistin Günlüğü kitabını aldım. Tabii Şiirden Dergisi de gelmişti. Dergi vermiyorlar. Kitap için teşekkürlerimi sunarım. Bugün okumaya başlıyorum. Tanıtımını da yaparak bir sonraki mektupla yollayacağım… Eline-emeğine sağlık diyor ve nice verimlere… Kitabın 15. sayfasında İsrail’e karşı Savaş’ta hayatını kaybeden canların isimlerine bakınca fark ettim. Belki de isim olarak iyi bildiğimden dikkatimi çekti. 1982’deki ölümsüzleşenlerin içinde Mustafa Marangoz da vardı. İsmet Özkan’la birlikte hayatını kaybedenler arasındaydı.

Tutsak yazar Ayhan Kavak'tan kitap tanıtımı: “YARGILANAN İMGELER”

“Bir yerlerde ölüler üşüyorsa, başka yerlerde yüreklere ateş düşer. Sessizlik yürek yakar, umutlar üşür” diyen yazarın “Yargılanan İmgeler”ini bir hesaplaşma biçiminde ele almak kabil. Kimlerle hesaplaşma? Zulmetin zulmüyle, hegemonlarla, kemirgen sömürgenlerle, ırkçı-faşizan zihniyetlerle, insanlık ve emek düşmanlarıyla, adaletsizliği yaratan sistem ve daha nice kötülük odaklarıyla hesaplaşmak… Fakat bu da eserin konturlarını ifade etmede yetersiz kalır.”

KİTAP TANITIMI

“YARGILANAN İMGELER”, Hilmi Toy, Usar Yayınları

Kitap Tanıtımı: "Ben Kendim Öteki" (Leyla Atabay)

               Daha önceden “Konjonktürel Kimlik” ve “Kendini Unutan İnsan” adlı araştırma-inceleme kitaplarının yanı sıra ana dilinde çocuklara hitap eden felsefi kitabı “Şikefta Filozofiye”yi yazan Atabay’ın “Ben Kendim Öteki” çalışmasıyla çıtayı bir üst seviyeye çıkardığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu eseriyle başarılı bir yazar olduğunu tescillemenin yanı sıra ufuk açıcı saptamalarıyla okuyacakların önüne yeni dünyaların kapılarını aralar.

               Soran, sorgulayan ve çözüm gücünü gösteren araştırmalarıyla dikkat çeken bir yazar olduğunu bir kez daha kanıtladığını düşünüyorum. Zira böylesi eserler felsefi derinlik ihtiva eder ki, “Ben Kendim Öteki” de bir felsefi kitap olarak ele alınmayı hak etmektedir. Hani bazı kitaplardan söz edildiğinde, okumasam eksik kalırdım mealinde açıklamalar yapılır ya, kanımca “Ben Kendim Öteki” için de bunu söylemek kabildir.

TARSUS HAPİSHANESİNDEN GELEN İKİ ŞİİR: "HAYATIN TAŞLI PATİKASI VE YÜZLEŞMEK"

HAYATIN TAŞLI PATİKASI

Düşmesini unutan cemrelerin buzdan soluğu

Hissediliyorsa baharda

Bırak izlerini hayatın taşlı patikasında

Yeşillenecek elbet ağaçlar da…

YÜZLEŞ

Aşılmaz denen yedi derin vadiyi arkanda bıraksan da

Kırk kapıya kırk kilit vursan da

Sis olur

Nefes olur

Ses olur

Gelir bulur seni sakınılan

İyisi mi yüzleş korkularınla

Unutma ama

Sarıp sarmalanırsan serazatça

Seni yürüten can zifiri ışığa boğar…

Ayhan KAVAK

TUTSAK YAZARLAR ANLATIYOR: HAPİSHANEDE NASIL ÜRETEBİLİYORUZ

"Özellikle son çeyrek yüzyılda hapishanelerde yazılan edebi eserlerde zaman, mekân ve temalar (ve tabi biçem) daha da genişlemiş, hapishanelerin sınırlarını aşmıştır. Tutsak yazarların düşlerinde hapishane kapıları, prangalar, tabular yıkılmış, mikro ve makro iktidarların yasakları, iç ve dış mahalle baskısı ve sansür metaforlarla delinmiştir. "

EBEM KUŞAĞI

 

Geceyi pusatlayanlar

Ellerinde taşıdıkları

Meşale olmuş yürekleriyle

Geliyorlar.

İsteyene

Bir tutam ateş

Bir çakım ışık

Bir dünya aşk

sunuyorlar

Canlarını verdikleri gibi.

Geceyle pusatlananlar

Yıldız yalımından yaldızlarla

Yol almaktalar

Alınları açık

Ufka kitlenmiş bakışlarla

Yağmur altındalar

Göğün ışıkları

Göz bebeklerinde yanana değin.

Sonrası rengarenk ebemkuşağı…

AYHAN KAVAK

“Korona Günlerinde Mahpusluk” kitabının yayınlanmış olması zemheri soğuklarına direnme gücü verdi.

"Dışarıdakiler mahsus mahallerde nelerle karşılaşıldığına ilgi duymaz oldular. Kanıksanma ve yüzeysel yaklaşımlarla geçiştirmeyi esas almaktalar. Kanıksanmaya alıştırılanlara inat, sesimize ses olan, duymayanlara duyurmak için yola çıkan Adil Okay'ın bu dosyayı hazırlaması takdire şayandır.