Makale

Bir elinde bebeği, bir elinde barsağı hapis mi yatacak?

Şaşırıyorum; hayat bazı insanlara gerçekten seri halinde iyi davranmıyor ve bu davranışının o insan ve çevresi tarafından kabullenilmesini bekliyor. Zor. Sultan Seçik, başındaki dertleri sıralarken aklımdan bu geçti. Biliyorum, siz de birazdan bana katılacaksınız, hay be bu kadar da olmaz, bi nefeslik molası olaymış diyeceksiniz. 

Dillerimi Hakim bey, Bağlasan da Durmaz

DEVRİMCİ KARARGAH DAVASI

Dillerimi Hakim Bey, Bağlasan Durmaz

Dün acılanarak yükselttiğim ses, artık yalnız olmamanın, kalabalıklarla beraber yürümenin coşkusuyla çınlıyordu. Anladım ki, geçmişte hissettiğim, acaba yaşadığımız haksızlığı insanlar görüyor mu, endişesi boşunaymış.

Suzan Y. OKAR

İstanbul - BİA Haber Merkezi 20 Temmuz 2013, Cumartesi 20:57

“Hani Bir Dışarıda Olsam!”

Hapishane insanı yalnızca sevdiklerinden, doğadan kısacası hayattan koparmıyor. İnsana dair neredeyse bütün aktivitelere de kalınca bir çizgi çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde Bertall Ollmen ve Tony Smith’in hazırladığı Yordam Kitap’tan çıkan “Yeni Yüzyılda Diyalektik” kitabını okurken Rosseu’dan aktarılan bir pasaj dikkatimi çekti.

Rosseu demiş ki:

Pozantı’dan Şakran’a “Devletin Şefkatli Eli”

İşkence, taciz, tecavüz, yok sayma, psikolojik baskı, çaresiz hissettirme, kimliksizleştirme ve hiçleştirme… Cezaevleri kapitalist sistemin baskısının bir aracı ve aynı zamanda karanlıkta kalmış yüzü. Devletin ve düzenin sahibi olan egemen sınıf, kendisine şu ya da bu biçimde muhalefet eden unsurları “etkisiz hale getirmek” için zindanlara tıkıyor. Tornadan çıkmışçasına “zararlı” yanlarını törpüleyerek istedikleri gibi bir toplum yaratma mühendisliğine girişen AKP hükümeti döneminde tutuklu sayısı 60 binden 130 bine çıktı.

F Tipinde Ölsünler Mi

Tahir Canan 32 yıldır cezaevinde. Muzaffer Öztürk 29 yıldır içeride. Hasan Cansız, Cemil Erdem, Ahmet Kaya, Hasan Gülbahar, Osman Evcan, Tuncay Kurtbaş, Halil Gündoğdu ve isimlerini belirleyemediğim daha pek çok kişi benzer şekilde cezaevlerinde tutuluyor. Hepsi koca bir ömür geçirmiş cezaevlerinin öldürücü hücrelerinde.

Bu insanlar 12 Eylül Cuntası döneminde kendilerine verilen hukuksuz cezalar nedeniyle cezaevlerinde çürütülüyor.