Tekirdağ 1 ve 2 No'lu F tipi cezaevlerindeki kitap sınırlamasını değerlendiren Av. Sezin Uçar, "Hiçbir yürütme erki, yasalara aykırı bir karar düzenleyemez. Yani yasaların sınırlamış olduğu özgürlük alanlarını daha aleyhte bir şekilde sınırlandırmaları mümkün değil. Ceza İnfaz Kanunu'nda kitaba dair herhangi bir sınırlama yok" dedi.
Etkin Haber Ajansı / 22 Mart 2013 Cuma, 10:51
İSTANBUL- Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde uygulamaya sokulan kitap sınırlamasının yasalara aykırı bir uygulama olduğu belirtiliyor. Tutukluların süresiz açlık grevine başlamasının nedeni olan sınırlamaya ilişkin Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Sezin Uçar, ETHA'ya konuştu.
Av. Uçar, Ocak ayı içerisinde Tekirdağ 1 ve 2 No'lu F tipi cezaevleri eğitim kurullarının, biri 11 Ocak, diğeri 14 Ocak olmak üzere "Cezaevlerindeki güvenliği sağlamak" dayanağı ile 10 adet kitap sınırlaması kararı aldıklarını hatırlattı.
Karara göre, dini kitap konusunda bir sayı sınırlaması olmadığına dikkat çeken Uçar, gazete ve dergi gibi süreli yayınların da 10 taneden fazla olamayacağını hatırlattı. Uçar, bandrol zorunluluğu gerekçe gösterilerek artık fotokopi kitapların da cezaevine alınmayacağını bildirdi.
YASALARA AYKIRI BİR KARAR
Her kitapta bandrol zorunluluğu olmadığı halde, karara göre, cezaevlerine bandrolsüz kitapların ve aynı zamanda harita ve atlasların da alınmayacağı bilgisini verdi. Kararda, "kontrolsüz haberleşmeye sebep olacağı"na dair bir ibare bulunduğuna dikkat çeken Av. Uçar, kararın hiçbir yasal dayanağı olmadığına vurgu yaptı:
"Eğitim Kurulu kararı dayanak olarak İnfaz Kanunu'nu göstermiş. İnfaz Kanunu'nda tutukluların okuyacağı kitapların sınırlanamayacağına dair bir düzenleme olmadığından hareketle, böyle bir kural getirdiklerini söylüyorlar. Halbuki hiçbir yürütme erki, idare ya da herhangi bir organ yasalara aykırı bir karar düzenleyemez. Yani yasaların sınırlamış olduğu özgürlük alanlarını daha aleyhte bir şekilde sınırlandırmaları mümkün değil. Ancak yasanın verdiği karar ekseninde karar çıkartabilirler. Fakat Ceza İnfaz Kanunu'nda kitaba dair herhangi bir sınırlama yok. Yani bunu 'üçle sınırlarız, beş ile ya da elliyle sınırlarız' gibi bir kural kesinlikle koyamazlar. Yasa düzenlememişse, herhangi bir ceza ve idaresi kesinlikle düzenleyemez."
İTİRAZ KABUL EDİLMEDİ
İnfaz Hakimliği'ne kararla ilgili itiraz ettiklerini ancak kabul edilmediğini söyleyen Uçar, Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ndeki saldırının İnfaz Hakimliği kararının tutuklulara tebliğinden hemen sonra gerçekleştiğini, ancak yasal sürecin tamamlanmadığını kaydetti. Av. Uçar, İnfaz Hakimliği'nin kararına karşı Ağır Ceza Mahkemeleri'ne itiraz etme hakkı olduğunu hatırlatarak, Ağır Ceza Mahkemesi'nden sonuç gelmeden saldırıldığını anlattı.
Uçar, aynı durumun 1 No'lu F tipi cezaevinde de yaşanabileceğini söyledi, "İnfaz hakimlerinin kararı henüz tutuklulara tebliğ edilmedi. Tebliğden itibaren muhtemel müdahaleler orada da başlayacaktır" dedi.
KİTAP HAVA, SU KADAR İHTİYAÇ
Uçar, bu kararın diğer cezaevleri için de emsal teşkil edebileceği uyarısında bulunurken, kitabın önemine dikkat çekti: "Özellikle F tipindeki tutuklular zaten ağır tecrit koşullarında yaşıyorlar. Özellikle siyasi tutuklular bakımından kitap çok önemli. Bir insan havaya ve suya ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, siyasi tutuklular açısından kitap o derece önemli. Çünkü cezaevlerinde bilim insanları, şairler, yazarlar, ressamlar, karikatüristler var ve onlar için kitap çok önemli. Kitap, değil İnfaz Kanunu gibi çok küçük bir kanunla, hiçbir şekilde sınırlandırılmamalı."
Özellikle Seyfi Polat ve oda arkadaşlarına sert müdahale yapıldığını ve bütün kitaplarına ve el yazması notlarına el konulduğunu anlatan Uçar, "Ders kitapları da dahil, sözlük, atlas, harita okuyabilecekleri herhangi bir şey yok şu anda" dedi.
Av. Sezin Uçar, Seyfi Polat'ın ayrıca 5-6 saat süngerli odada darp ve cebire maruz kaldığını da bildirdi, "Kendi iradesi dışında sürüklenerek zorla süngerli odaya götürüldü ve şu anda camları kırık bir odada yaklaşık dört gündür tutulma gibi kötü muameleye maruz bırakılıyorlar. Odaların henüz camları takılmış değil" dedi.
Tutukluların 18 Mart'ta süresiz açlık grevine başladığını hatırlatan Av. Uçar, "Eğitim Kurulu Başkanlığı tarafından alınan bu kararın yasal hiçbir dayanağı yok. Ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ne anayasa, ne de İnfaz Kanunu bakımından. Bu sadece idarenin keyfi bir tutumu" dedi.
Kaynak: etha.com.tr
- 6 gösterim