Hapishane Edebiyatı

İÇİMİN SÖZLÜĞÜ

İÇİMİN SÖZLÜĞÜ

TAHRİK GÜCÜ YÜKSEK KELİMELER

Abrakadabra: son bir nefes için daha direnmek

           fermana inat yazmak alametleri

Begonvil:        telaşlı kalbimin uçuşan halleri

           kırlangıç sürüsü ondan ezberli

Canlanış:         haykırış, yankılansın diye varoluş

           bilinsin, mahmuzlandığı mavi otların

Çağrı:               tarih kuvvetinde yumuşak da olur

AŞKA VE HAYATA DAİR TUTKULU DİZELER[*]

" Ilgıt ılgıt esersin/ Hücreme/ Ülkem kokulu tenin/ Doluşur birden/ Çepeçevre her yere…”  Hasan Şeker

“Şiirsiz toplum eksiktir. Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Konya hapishanesinden gelen şiir: "BÜYÜT GÖZYAŞINLA ÖZLEMİMİ"

BÜYÜT GÖZYAŞINLA ÖZLEMİMİ

 

Gözyaşlarım var yaprakların üstünde.

Güle değil de, dikenine düştü özlemim.

Gözyaşlarım gözlerine emanettir.

Bilirim değer verirsin emanete.

Bir yanımda dağlar,

Bir yanımda hasretin var.

Gözyaşlarımla öpmek isterim seni

Yanaklarını ıslatarak, yüzünü okşayarak

Sabrımı dağlara ektim gözyaşlarımla beraber

Büyüttüm hasretinle yeşerttim, dili olsa da konuşsa

Anlatsa beni sana hasretim..!

Buharlaştı ruhum, yarım kaldım.

Elazığ hapishanesinden gelen deneme: "YOL UZUN BİR KOŞUDUR"

YOL UZUN BİR KOŞUDUR

                Aydınlığa kavuşup, yüreğinin sesiyle hakikate yol alan yolcu; uzun bir koşunun başlangıcında olduğunu unutma. Anlamanın yürekteki kıpırtısı coşkun nehre dönüp akmaya başladığında yerinde durulamaz. Anlamak söze, söz eyleme dönüştüğünde karar verilmiştir. Bahardaki nehirler gibi coşmak, anlamak ve anladığını yaşamak, insanlaşmadır.

İçeriyi dışarıyla buluşturan kitap: Cennetin Güzellikleri Cehennemde Yaratılır

Ağır hasta tutuklu Erol Zavar’ın şiirlerini fotoğraflarla eşleştirerek, “Cennetin Güzellikleri Cehennemde Yaratılır” kitabını çıkaran Özcan Yaman, amacının demokratikleşme sürecinde içeride ve dışarıda yaşananları görünür hale getirmek olduğunu ifade etti. 
 

Tutsak yazar şair Murat Türk ile Tülin Şahin Okay'ın ortak çalışması "Su da susar" okuyucuyla buluştu

Teşekkür
Tutsak yazar şair Murat Türk ile Tülin Şahin Okay'ın demir parmaklıkları, sansürü otosansürü aşarak hazırladıkları, Gorulmustur kolektifi olarak bizim de emegimizin gectigi kitabın tanıtım toplantısına ilgi yoğundu.

Bir tutam saç

Sona Mengütay hakkında 

1974 Kars Susuz Büyükçatak Köyü'nde doğdu. 1993'te özgürlük mücadelesine katıldı. 1996'da DGM'de yargılandı ve tutuklandı. Müebbet hapis cezası aldı. 26 yıldır mahpus. Birçok hapishanede kaldı. 2016'dan beri Kandıra 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishane'de.

 

Kara kuzgun

Tutsak yazar ve şair Samî Özbil'den yeni bir roman...

Kara Kuzgun Kitap Açıklaması:
1864 yılı baharı. Çerkesler Adıge topraklarından tarifsiz bir zulümle çıkarılıyor. Direni ve ihanet kol kola. Sonrasında dönemin İstanbul’una gidip kendimizi Zişan’ın, Aksara’nın ve Çestav’ın trajik hikayesinin içinde buluveriyoruz:

 

Dr. Ayhan Kavak "Su da susar" için yazdı: İMBİKTEN DAMITILAN SÖZÜN FOTOĞRAFLARLA BÜTÜNLEŞMESİ

Anlam yüklü bu başarılı çalışmayı biz okurlarıyla buluşturan Murat Türk ve Tülin Şahin Okay’a ne kadar teşekkür etsem azdır. İmbikten damıtılan sözün fotoğraflarla bütünleşmesi heyecan verici. İnsanın bakış açısını enginleştiren, hayata, doğaya ve insana dair yaklaşımları sorgulayan bu kitabın edinmenizi / okumanızı ve şiir-fotoğraf terkibinin uyuşumuna tanıklık etmenizi salık veririm.“

Ayhan Kavak

Tutsak şair Murat Ortaç'tan 3 şiir: "SESSİZ VE SENSİZ, AN, AŞKIN SEMAHI"

SESSİZ VE SENSİZ

 

Nice Babiller yıkıldı

Sensiz yüreğimde

Açmaz oldu güller

Gönlümün Asma Bahçeleri’nde

 

Bürünürken hüzne

Mateminden

tersine açar oldu laleler

Ülkemin dağlarında

 

Doğmaz oldu Simurg

küllerinden artık

dalgalanmaz oldu kanatlarım

rüzgarıyla yüce dağlarımın

 

Oysaki

hüzünlü bir vedaydı

yalnızca senden payıma düşen

öylece

Sessiz ve sensiz…

 

Murat ORTAÇ

2 Nolu T Tipi Hapishane

Tarsus/MERSİN

 

Antalya Hapishanesinden Gelen Şiir: SEN GİTTİN

SEN GİTTİN

Sen gittin

Yokladım ardından

Hafızama kazıdığım

                çocukluğumuzu

 

o ilk bakış

ilk gülüşünün çağrısı

bir ışık gibi

                Yankılanıp durdu içimde

 

Senden sonra

Ne tadı kaldı buraların

ne de aydınlığı

                soldu yeşile dair ne varsa.

 

gittin binlerce can gibi

izler bıraktın toprağın bağrına

gonca güller açtırdın

                dokunduğun her yere

 

Sen gittin

Susadım gülüşüne

"KUSURSUZ CİNAYET"

Tutsak yazar Erdal Süsem'in "kusursuz cinayet - Gölgeler ve suretler" adlı romanı Navis yayınlarından çıktı.

iletişim:

ERDAL SÜSEM. F TİPİ HAPİSHANE. EDİRNE

Romandan kısa bir alıntı:

"Pusuya düşüp kurşunlanan, iki ateş arasında kalan, evinden ayrılırken gözaltına alınıp kaybedilen, işkencede öldürülen insanlar geldi gözlerinin önüne. Bu esnada, hıçkırıklarla soranlara anlatıyordu Tuğba; yamaçtan dönerken nenesinin ayaklarının birbirine dolanmasıyla, tepetaklak düşüp dereye taslara vura vura yuvarlandığını."

"İKİ ACI ESİNTİ"

Tutsak şair Hasan Şeker'in yeni şiir kitabı "İKİ ACI ESİNTİ" Ar yayınlarından çıktı.

İletişim: HASAN ŞEKER 2 NOLU T TİPİ HAPİSHANE.

ŞAKRAN - ALİAĞA- İZMİR

Türkan Elçi ve Mavi Karga

“Bu hikaye ile Türkan Elçi kendi yarasını anlatır bize. Derdini, kalemi ile kelamıyla, yüreğiyle anlatır; paylaşır. İşte tam da bu yüzden umutluyum. Çünkü insan derdi kadar büyük olur. Derdi olanlar ancak arayış sahibi olur, mücadele eder, direnir ve dertsiz bir dünyanın hayalini kurar.”

Orhan ÇAÇAN 2 Nolu T Tipi Hapishane

Şakran/Aliağa/İZMİR

 

***

MAVİ KARGA

DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XXII

“… 18. ve 19. yüzyıl kurmaca eserlerini okuyarak büyümüş olanlarımızın “her şeyi bilme” denen şeyle hiçbir sorunu yoktur. Ben buna “yazarın bakış açısı” diyorum çünkü “her şeyi bilme” tabiri –her şeyi bilen bir yazar fikri- çoğu zaman yargılayıcı bir tonda kullanılıyor, sanki kötü bir şeymiş gibi. Ama nihayetinde yazar gerçekten de bütün bu karakterlerin yazarıdır, yaratıcısıdır, hepsini icat eden kişidir. Aslında dürüst olursak bütün karakterler yazarın ta kendisidir.”

Ayhan KAVAK

2 Nolu T Tipi Hapishanesi A-17 Tarsus/MERSİN

 

 

Enkaz altında kalan ve enkaz üstünde bekleyen canlara…

 

DEPREM

(Bir Ses Bir Nefes)

“Enkaz altında kalan ve enkaz üstünde bekleyen canlara…”

 

Hava soğuk üşüyorum anne. Bir gece sabaha doğru rüyam bir anda bölündü, sallandım ama bebekliğimin beşiği değildi. Rüyam en güzel yerinden kanadı anne. Enkazın karanlık, havasız, soğuk ve ıssız yığınları beşiğim oldu. Hiç bu kadar korkmamıştım. Ninemin zelzele deyip durduğu benim bir türlü anlamadığım o acı hikayedeki kelimenin deprem olduğunu anladım artık. Ama artık çok geç.

 

DÜŞ KIRIKLIĞI

DÜŞ KIRIKLIĞI

               Babam ve amcalarım, beni odaya sokarken ite kaka, hüzün dolu bir esriklik vardı içimde. Kavi bir saydamlıkla eprimiş, acı bir hüzün...

               Ve ablam oradaydı, salonun ortasındaydı, elleri arkadan bağlı, kıyafetleri perişandı. Kuzguni zülüfleri yüzüne düşmüştü, başını hafiften önüne eğdiğinden ötürü. Tarifi imkansız bir acı okunuyordu yüzünde. Ama buna rağmen, tatlı bir tebessümle gölgeliyordu gamzelerini.

“SU DA SUSAR” MI... 50 HAİKU 50 FOTOĞRAF... MURAT TÜRK - TÜLİN ŞAHİN OKAY

Görülmüştür Kolektifi'nden Tülin Şahin Okay'ın tutsak yazar şair Murat Türk ile birlikte hazırladığı kitap yayınlandı.

Destek için kitap almak isteyenler için iletişim: [email protected], [email protected]

***

SU DA SUSAR... SAFİYE SEMA

Zelzele

Tutsak şair Hasan Şeker'in 6 Şubat'ta yaşanan Deprem hakkında yazdığı şiir

SESSİZ VE SENSİZ

SESSİZ VE SENSİZ

Nice Babiller yıkıldı

Sensiz yüreğimde

Açmaz oldu güller

Gönlümün Asma Bahçeleri’nde

 

Bürünürken hüzne

Mateminden

tersine açar oldu laleler

Ülkemin dağlarında

 

Doğmaz oldu Simurg

küllerinden artık

dalgalanmaz oldu kanatlarım

rüzgarıyla yüce dağlarımın

 

Oysaki

hüzünlü bir vedaydı

yalnızca senden payıma düşen

öylece

Sessiz ve sensiz…

 

Murat ORTAÇ

2 Nolu T Tipi Hapishane

Tarsus/MERSİN

 

Yolculuk

 

YOLCULUK

 

“Musa-yla yola çıktığımızda

Mısır ağladı ardımız sıra

Aten güldü deli dolu

devrimci bir edayla

 

Kadeş-te iki kardeş çobandık

baş başa verdik

ne olacak bu dünyanın hali

dedik

tartıştık

 

o taş dedi

ben toprak

 o tanrı dedi

ben yaprak

araya Yehova girmeseydi

el bombalarının çekilmişti pimi

 

anlaştık sonunda

volkan tanrısının huzurunda

kurbanı, töreni yasakladık

-ki o zaman

Tacim Çiçek Metin Turan'ın romanı hakkında yazdı: "İçeriden dışarıya pencere açmak"

Metin Turan, 22 yıldır hapishanede olan politik bir yazar. Daha önce Siyah Gökkuşağı, Ama Bir Gün Bir Şey Olur, Başka Türlüsü adlı öykü kitapları ve Her İnsan Bir Zamandır adlı romanı yayımlanmıştı. Bunlardan birini bile okuyan bilir ki onca yıl içeride olduğu halde ‘dışarının’ hallerini yazan ve böylece kendini çoğul ve tekil yalnızlıktan da kurtarmaya çalıştığını…

TARSUS HAPİSHANESİNDEN GELEN İKİ ŞİİR: "HAYATIN TAŞLI PATİKASI VE YÜZLEŞMEK"

HAYATIN TAŞLI PATİKASI

Düşmesini unutan cemrelerin buzdan soluğu

Hissediliyorsa baharda

Bırak izlerini hayatın taşlı patikasında

Yeşillenecek elbet ağaçlar da…


YÜZLEŞ

Aşılmaz denen yedi derin vadiyi arkanda bıraksan da

Kırk kapıya kırk kilit vursan da

Sis olur

Nefes olur

Ses olur

Gelir bulur seni sakınılan

İyisi mi yüzleş korkularınla

Unutma ama

Sarıp sarmalanırsan serazatça

Seni yürüten can zifiri ışığa boğar…

 

Tutsak yazardan 2. Çocuk romanı

Tutsak yazar Zeliha Bulut'un ikinci çocuk romanı Umut Yayımcılık’tan çıktı. 

Dans Eden Deniz Atları

***

"Güneşli bir gökyüzünün altındaki kocaman kırlarda özgürce yaşamak isteyen insanlar vardı hem de her yaştan! Büyük olanlar, gökyüzünü karartmak isteyen insanlara inat çocuklarına güzel bir dünyayı bırakmak istiyorlardı; Hrant Dink gibi… Genç olanlar ise gelecek güzel günler için kavgadaydılar; tıpkı Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük ve niceleri gibi…