Kaktüsler Sussuz da Yaşar kitabı tiyatro sahnesinde
12 Eylül darbesi döneminde Mamak Cezaevinde tutulan kadınlar tarafından kaleme alınan “Kaktüsler Susuz da Yaşar” kitabı Antalya’da tiyatro oyunu oldu.
25 Ekim 2024
12 Eylül darbesi döneminde Mamak Cezaevinde tutulan kadınlar tarafından kaleme alınan “Kaktüsler Susuz da Yaşar” kitabı Antalya’da tiyatro oyunu oldu.
25 Ekim 2024
29.09.2024
“Ceng Tableti”
Uzaktın yitik lisanlar gibi eşiğime
yüzüm kendi ceng meydanında
yenik, kıraç bir diyar
pusulasını yitirmiş gemiler misali
büyüsü bozulmuş her tılsımın
mavzersiz bir aşk gerillası
yüreği kendi dağında tutsak
"Harman kokusu sarmış gök kubbeyi
Arasına karıştırdığı portakal çiçeği
ile yıkamak istemiş geceyi
Solursun, uzak diyara açar kapısını
Solursun açarsın gerçekle yüzünü
Pençesine sarmak ister seni
Etrafına örülü duvar
Sen yine solursun
Harmanı alırsın koynuna
Portakal çiçeğiyle uzanırsın
tozlu yollara açarsın belki de
yarım kapılarını
Gölgemi bırakırsın ardında
Gelip gelip içine oturmuyor mu
Şu sabır ve özlem!
Hangisi gelip yerleşse de
Harman yeli gibi bir yanın
Bugüne kadar tiyatro eserlerini sahnede sergilenir hali ile gördüm, eleştiri yazısını yazdım, fakat bu sefer sahneye çıkmadan kitap olarak önüme çıktı…
Adil Okay yıllardır cezaevleri ile ilgili sergiler, yayınlar yapmakta, cezaevlerinde yatanlar ile dışarıdan bir dost, arkadaş, dert ortaklığı yaparken bunu “görülmüştür” grubunu kurarak bir anlamda ilişkileri bir kurumsal yapıya dönüştürdü. Her yıl yapılmakta olan sergileri organize etmekte, onları il il, ülke ülke taşımaktadır. Bir anlamda sergilerin gönüllü hamalıdır…
08.03.2023
KADIN OĞLUYUM
Kadınlardan doğdum
Tüm kadınlardan
Ezelden ebede
Aşkın nehirleriyle akan
Evrenin beyaz gözleriyle bakan
Toprağı yüreği ile açan
Kadınlardan doğdum
Yedi kıtada
IS(Ş)I(K)
güneş yüzünün ısısını alınca
gülüyor
Ben yüzünün gülüşünü görünce
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı elimize ulaştı.
okumak için bağlantı:
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı
RABİA
Yazar LEYLA ATABAY’ın yeni kitabı RABİA üzerine değinmeler…
Bir Tasavvuf Destanı.
Tam adı Rabia el- Adeviyye ya da Rabiatül Adeviyye olan, tahmini M.S.713 ile 801 yılları arasında Basra’da (Irak) yaşamış, tanınmış müslüman kadın sufi olan RABİA’nın, hayat hikâyesini ya da başka bir pencereden yazılmış biyografisini ele almış yazar bu eserinde.
ÇABA
“Yüzünüzü güneşe döndürdüğünüzde
Gölgeler hep arkada kalır” (H. Keller)
Ne güzel bir manzaradır ama…
Yüzümüzü güneşe dönmek
Işınlarında aydınlanmak
Isısında arınmak…
Müthiş bir duygudur bu
sevgi gibi
aşk gibi…
“Annem her fırsatta, çocuklarına
güneşe doğru zıplamayı öğütlerdi
güneşe ulaşamazdık elbette
ama hiç olmazsa
ayaklarımız yerden kesilirdi” (Z.N. Huiston)
O çabayı harcamak
"BABAN BİLE BENİ BU KADAR ELLEMEMİŞTİ.."
Tutsak yazar Fatıma Aktaş'tan bir minimal - gerçek öykü
"Görüş günü açık görüş salonunda ziyaretçilerimin gelmesini bekledim. Baktım benim canım pamuk annem içeri girdi. Güzelim koçer kızı beyaz tülbendi başından kaymış, çorapları elinde hali pürperişan, yanakları al al kızarmış, beni görünce gülmeye başladı. Sarılıp öptüm. “Ne bu halin ana?” “Hiç sorma kızım aramayı çok abartmışlar, elli yıldır babanla evliyim. Baban bile bu kadar beni ellememişti. Her yerime dokundular kızım.”
Fatima AKTAŞ
YASAKLAR, ZAMLARLA AT BAŞI GİDİYOR
TUTSAK ŞAİR A.RAHİM AKALP KOLEKTİFİMİZE YENİ ŞİİR KİTABINI YOLLADI.
KİTAPTAN SEÇTİĞİMİZ İKİ ŞİİRİNİ PAYLAŞIYORUZ.
AKALP'IN İLETİŞİM ADRESİ DE AŞAĞIDADIR:
A.RAHİM AKALP
1 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANE B.2.3 SİNCAN ANKARA
***
TENİN
tenin yosun kokuyor
munzur yosunu memleketim gibi
bakma bana öyle kırgın
dayanmaz sıska yüreğim
yıkılırım
dokunabilsem
yeşil tenine, sarı saçlarına
ölüm uzak durur uzak durur ölüm!
o zaman benden
25.05.2024
Cumartesi Annelerine ve Tüm Kayıp Yakınlarına
GÖZYAŞIMLA GÖMMEYİN BENİ
1)
Düğümlendi nefesimde bin dakika
Bin saat takıldı yüreğime
Bin gün ezdi ruhumu
Dokundu iç dünyama
Tamı tamına bin hafta
Ey oğul,
baba,
eş,
Sevgili
Bir bilsen nasıl geçirdim
Bunca beklemenin ızdırabını
Her nefes soluyuşuna
Her ayak sesine
Her kapı gıcırtısına
Her gelen sese kulak kabarttım
ANAHİTA'ya ÖNSÖZ
Yıllardır hapishanelerde yazmış olduğum şiirlerimin önemli bir kısmı 19 Aralık 2000 Hapishaneler operasyonlarında kayboldu. Bu kitapta yer alan şiirlerim F tipleri süreçlerinde değişik dönemlerde yazmış olduğum “Hapishaneden demli Şiirler” imdir.
"Örneğin okuduğunuz bir dergideki edebi yazıları mektup formatına dönüştürerek içerideki herhangi bir cana yollarsanız makbule geçecektir. En azından yazılan çizilenlerden bizleri de haberdar edersiniz. Çiçek açan, şiir olan nameler can suyudur, biline. Dilerim ve umarım ki meramımı kaç zamandır mektup yazmayanlara iletebilmişimdir. "
Ayhan KAVAK Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi B-1. Kat-18. Oda
Ereğli/KONYA
NEDEN MEKTUP BEKLİYORUZ
Fatima AKTAŞ
Kadın Kapalı Hapishanesi C-Tekli-4 Tarsus/MERSİN
HÜKÜM GİYDİ GENÇLİĞİM
Ecel gelir Bir gün
Kaçıp saklansan da her gün
Ölüm var gelir bir gün
Dedin ne yapsam kardır
Dünya malına sarılıp aldandın
Sanma ki ecel yalandır
Ölüm var gelir bir gün
Çok güvenme dünya malına
Ektiğin günahlar senin zararına
Ölüm var gelir bir gün
Mevki makamına güvendin
Güç para benimdir dedin
Modern dünyayı anlamakta zorlanan bizlere her şeyin nereden ve nasıl bozulmaya başladığını anlatarak egemenlerin pervasız hüküm sürdüğü topraklarda bizi kurmacalarla gezdiren Seyit Oktay’ın ilk eseri olan Arami Tabletleri adlı destansı romanını yeni bitirdim. Yazarın daha sonradan yazdığı eserlere nazaran teknik yönden zayıf bulacağım önyargısıyla esere başlayıp yanılarak bitirdim.
“Başka Düşler”
her dağ doruğunda
soluk soluğa yeni rüzgarlar bekledim
çünkü her yeni rüzgar seni müjdelerdi
biz ilk kelam olan aşkın mevsiminden doğduk
savaşsız geçmez hiçbir çağım
buğday teninde nasırlı ellerim
cevahirine mânâ olan ses benim
binlerce yıldır açlığıma çare,
susuzluğuma su asi memelerin
özlemim, kavlim, sevdam
zamanın başlangıç terazisinde
dağ gibi durur
gözlerim senden gayrısına âmâ
dilim kendi masalımızdan gayrısına lâl
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Temmuz-Ağustos-Eylül 2024 tarihli 52. sayısı elimize ulaştı.
okumak için bağlantı:
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Temmuz-Ağustos-Eylül 2024 tarihli 52. sayısı
ÇOCUK ÇIĞLIĞI
Geceyi bir çocuk çığlığı yırtar
Sokaklar sessiz, ışıklar kapalı, gece sağır
Canevimde kopar fırtına
Kanlar saçılmış etrafa
Bir çocuk bağırır sokağa gecenin karanlığında
Gece hayın bir sessizliğe bürünmüş
Duyan yok çocuğun sesini
Gece,
korkunç bir sessizliğe bürünmüş
Bütün sokaklar suskun
Yok oluyor çocuğun çığlığı
Kimse duymadığı için
...
Taner TİP
İKİ KADIN
Bir düşten uyanmıştı iki kadın
Kalabalık iki şehir gibiydi saçları
Bohçalara hüzünlerini doldurup ertelemişlerdi zamanı
Suskunluk düşmüşlerdi aynadaki yüzlerine
Gölgeleri birlerini izlerdi yorgun sokaklarda
Kolları yorgun bekliyordu gelecekleri
Güneş vururken ısısını dağlara
Her sabah bir ağacın dallarından aşk toplardı elleri
Elleri aşk kokardı
Mevsimden mevsime göç etmiyordu artık kuşlar
Bir şehir iki kadın kalbi taşırdı sokaklarıyla
Süleyman YILDIRIM
Tutsak şair Hüseyin Ilbeyci'den yeni bir kitap:
"Sana Gidiyorum"
Kandıra F Tipi hapishanesinde 9 yıldır tutsak olan Hüseyin Ilbeyci'nin yeni şiir kitabı yayınlandı.
AKINTILAR KADAR SAHİPSİZ
Hepsi Yalnızlıktan” temasını, belki de özetleyen bir tablodur: “Keşke burada olsaydın!”
55 TUTSAKTAN 55 MISRA...
Görülmüştür Kolektifi ve redfotoğraf grupları olarak hazırladığımız “içerden dışarıya-dışardan içeriye fotoğraf köprüsü” sergisi için tutsakların yorumlarından 1’er cümle- mısra alarak oluşturduğumuz ortak şiir...
İÇERDEN DIŞARIYA...
Zamanın sırlarını emmiş duvardan
Bu hayatımı özetliyor zaten
Bir cocuğun soran bakışları, bir yaşlı kadının acısı
Suların derin sessizliği
Öğleden sonraları en direnişçi an’lardır.
Şimdi daha iyi anlıyorum
Bir kurşunla vurulmadan
“Yaşamlar, sesler ve kelimeler asla kaybolmaz. Onları ifşa edecek kahini beklerler” diye başlıyor Seyit Oktay’ın “Hurri-Ari Destanı-MİTANNİLER” (Ceylan Yayınları) adlı yeni kitabı.
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı elimize ulaştı.
Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi
Hazırlayan: Hasan Şahingöz
İletişim Adresi: 1 Nolu F Tipi Hapishane C tek 55 TEKİRDAĞ
Kadın Yaşam Özgürlük-I
Varlık Yokluk Meselesi
30 yıla yakın bir süredir tutsak olan Ali Baba Arı'nın iki şiir kitabı yayınlandı:
Ali Baba Arı ağır hasta olduğu halde tahliye edilmiyor.
Ali Baba Arı
1 Nolu F Tipi Hapishane
MİTOSTAN MASALA, MASALDAN HAYATA…
GAZEL’İN ŞAHMARAN’I[*]
SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
“Çocuklara aşılanacak
en önemli şeyler
erdem ve onurdur.”[1]
Osman Uludağ'ın hazırladığı "Koğuşlardan Hücrelerden" adlı kitaba yazdığı önsözden bir bölüm:
(...) Elinizdeki kitap ise hapishanelerdeki olayların, kimi hüzün, kimi mizahi dillerle yazılmış öykülerinden oluşmaktadır ve “Hapishane hikayeleri” serisinin ilk kitabıdır.
EY ASİ ÇOCUK
Issızdı geceler
Tenhaydı karanlık sokaklar
Kurulmuştu tezgahlar
Dağlar yankılanıyordu
Gerillanın mermisiyle
Kaç zamandı
Korkaklar pusudaydı
Yıldızlar güneşe doğru yol alırken
Ve ne güzel bir bahar esintisi
Esiyordu
Ey Asi Çocuk
Hani
Devrime sözün vardı
Barikatlar arkasında
Ve
Dağlarda göğüs göğüse
Vuruşurken
Bir korkağın
Zehirli mermisiyle
Vurulmuştun
Ve
Leş kargaları
Tanıtım Yazısı
"Doğudan batıya, güneyden kuzeye savrulan, köklerinden koparılmış insanların hikâyesini anlatıyor Yaban Otu. Havaya, suya ve ateşe yazılan destanlarla günümüze kadar gelen çağdaş bir mit de sayılabilir aslında.
Cemal Süreya'nın, “Fırat suyu bütün bir bölgeyi/ Takma adlarla dolanmak/ Zorundadır.” Dizelerinde olduğu gibi romanımızın kahramanı da kadın ve Kürt kimliğiyle var olmaya çalışırken aynı dilemmayı yaşar.
Yaklaşık yirmi yıldır, cezaevlerindeki sorunlara değinen bir köşem gazetelerimizde yayınlanıyor. Böyle bir köşenin yazarı olmamda kendimin de 10 yıl kadar cezaevinde kalmış olmamın bir rolü olup olmadığını pek tartışmak istemesem de, ülkemizde her gün özellikle ‘içeride’ yaşanan hak ihlallerinin yoğunluğu böylesi bir köşeyi elzem kıldı. “İçeriden” köşemiz üzerinden şimdiye kadar binlerce tutsak ile mektuplaştım.
ENGİN BULUT’TAN YENİ YIL DENEMELERİ
Zaman hastane koridorlarında çok yavaş, doktorun odasında ışın hızıyla geçiyor…
Asgari ücretle çalışmakla yaşamak arasında çok fark var. Asgari ücretle çalışıp emeğinin karşılığını-hakkın olanı almakla, kendini avutmanın arasında da çok fark var…
Evdeki çekyatı ısınmak için kırıp yaktım, yatma vakti gelince anladım ki, üşümek daha güzelmiş…
İnsan sıyrılamıyor lavabodan, tuvalet kağıdına gelen zamlarla alakası yoktur…
Fotoğraf makinesi+ Kalem+ Haber+ Hapis=Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Yılı
DELİ KEMAL!
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2024 tarihli 50. sayısı elimize ulaştı.
Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi
Hazırlayan: Hasan Şahingöz
İletişim Adresi: 1 Nolu F Tipi Hapishane C tek 55 TEKİRDAĞ
ADI SAKLI
düşler kitabında
bir eski fotoğraf gibi
unutulan sararan
içine düştüğüm sevda labirenti
yalnız, kör sokaklar
kim bilir hangi asi rüzgar dolanır saçlarında
ben, bu düşte sana deli, sana divane
sensizlik kıyılarında
kelamsızlık yemini etmiş bir dengbêj
uzam ve zaman
bana cellad, bana zindan
ateş mavisi gözlerini çevir gözlerime
yoksa bu düş kitabında
bir ağaç misali
dökülür tüm yapraklarım
***
Bugün doğum günüm. 60 yaşıma girdim. Uzun sayılabilecek uzun bir yaş. Bir su damlası gibi. Hiç evlenmedim. Bir halam vardı, dili acı söyleyen bir halam; “evlenmemiş kızdan korkmayacaksın” derdi. Neden böyle söylediğini hiç açıklamaz, dik dik gözlerimin içine bakardı. O küçük yaşlarda korkutmuş olacak ki, takıntılı biri olup öyle büyümeye başlamıştım. Halam göçüp gitmişti. Onunla birlikte birçok sevdiğimi de… Hepsi iz bıraktı, ama en çok halam dokundu aklıma. Adeta kendisine benzetti beni, ya da ben benzemek istedim. O yıllarda beni de terapilerine götürürdü.
Tutsak yazar ve çizer Melih Gürler'den gelen bir öykü ve bir resim... İletişim: Melih GÜRLER S Tipi Hapishane A-10 IĞDIR
“Ben de Biliyorum Suçsuz Olduğumu ama İspatlayamıyorum”
" Hücre yaşamının olmazsa olmazı yarım saatlik sabah voltası ardından başlayan ve 12:00’ye kadar süren ‘sessizlik saati’ içinde yapacağı işleri gözden geçiren Tekin, José Saramago’nun Körlük ve Görmek isimli romanları hakkında yapmayı planladığı inceleme yazısı için aldığı notları tasnif etmeye başladığı anda nal seslerini andıran gürültüyle irkildi. Tekin’den önce hareketlenen Tufan: “Eyvah! Havalandırmayı atlı gardiyanlar bastı. Bir bu eksikti!” diyerek kahkahayı basınca durum anlaşıldı.
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2023 tarihli 49. sayısı elimize ulaştı.
Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi
Hazırlayan: Hasan Şahingöz
İletişim Adresi: 1 Nolu F Tipi Hapishane C tek 55 TEKİRDAĞ
Şahê Maran, Çîroka Şahê Maran
Carêkî caran rahmel dê u bavên hazir u gehdaran
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Temmuz-Ağustos-Eylül 2023 tarihli 48. sayısı elimize ulaştı.
Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi
Hazırlayan: Hasan Şahingöz
İletişim Adresi: 1 Nolu F Tipi Hapishane C tek 55 TEKİRDAĞ
BÜYÜT GÖZYAŞINLA ÖZLEMİMİ
Gözyaşlarım var yaprakların üstünde.
Güle değil de, dikenine düştü özlemim.
Gözyaşlarım gözlerine emanettir.
Bilirim değer verirsin emanete.
Bir yanımda dağlar,
Bir yanımda hasretin var.
Gözyaşlarımla öpmek isterim seni
Yanaklarını ıslatarak, yüzünü okşayarak
Sabrımı dağlara ektim gözyaşlarımla beraber
Büyüttüm hasretinle yeşerttim, dili olsa da konuşsa
Anlatsa beni sana hasretim..!
Buharlaştı ruhum, yarım kaldım.
Eksildim sensiz anlatamıyorum ama bil istiyorum..!
Ağır hasta tutuklu Erol Zavar’ın şiirlerini fotoğraflarla eşleştirerek, “Cennetin Güzellikleri Cehennemde Yaratılır” kitabını çıkaran Özcan Yaman, amacının demokratikleşme sürecinde içeride ve dışarıda yaşananları görünür hale getirmek olduğunu ifade etti.
Teşekkür
Tutsak yazar şair Murat Türk ile Tülin Şahin Okay'ın demir parmaklıkları, sansürü otosansürü aşarak hazırladıkları, Gorulmustur kolektifi olarak bizim de emegimizin gectigi kitabın tanıtım toplantısına ilgi yoğundu.
Emegi geçenlere, bizi yalnız bırakmayan dostlara, kurum, sendika, dernek temsilcilerine, Yeşil Sol parti Mersin milletvekili adaylarına, Mersin Cemevi'ne, IHD'ye, Akdeniz Sanat kolektifi'ne, Sözyüzü grubuna, sanatcı arkadaşlara ve Sokak kitap evi emekçilerine teşekkür ediyoruz.
***
Kitap hakkında: