Tutsak yazardan bir kitap eleştirisi: "Geceye işlemiş sırlar."
gorulmustur tarafından Ct, 29/08/2020 - 21:03 tarihinde gönderildiGeceye işlemiş sırlar.
Geceye işlemiş sırlar.
27 Yıldır hapishanede olan Musa Altun'un on yıla yakın bir süre üzerinde çalıştığı sözlük Sitav yayınlarından çıktı.
İletişim :
Musa Altun
E Tipi hapishane
Elbistan
Figen Yüksekdağ, tutuklu bulunduğu cezaevinde ‘Yıkılacak Duvarlar' adlı bir kitap kaleme aldı. Kitap, 1 Eylül'de raflardaki yerini alacak. 4 Kasım 2016’dan bu yana Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bir kitap kaleme aldı. Yüksekdağ'ın bu ilk kitabının adı ise ‘Yıkılacak Duvarlar’ oldu. Ceylan Yayınları tarafından okurla buluşturulacak olan kitap, 1 Eylül’de raflardaki yerini alacak. Yayınevi, Twitter hesabından kitaba dair şu paylaşımda bulunuldu: “ 'Yıkılacak duvarlar' 1 Eylül'de kitabevlerinde...
Daha önce Sitav Yayınevi'nden çıkan "Konjonktürel Kimlik" adlı kapsamlı kitabıyla Said-i Nursi hakkında, sol-ilahiyat anlamında kaynak ve referans olacak bir çalışmayla kendisini tanıdığımız yazar Leyla ATABAY yakın zamanda Lîs Yayınlarından çıkan iki kitapla yeniden kendi düşün dünyasına ortak etti bizi.
Giderken güze bahar değdirdiğin günlerde, meşe ağaçlarından derlediğin, beyaz gelinlik giyen zemheri gecelerini şenlendirin, kuzine sobada pişen palamutların kokusunu bıraktın.
“Her gidiş vuslata yazgılı. Bekle beni geleceğim bir gün. Daha yaşanacak nice baharlarımız var” diyerek sırra kadem bastın. Senden geriye ne bir ses, ne bir ışık… Şimdilerde her mevsim hazan bana.
05 Haziran 2020 Adil Hocam, Merhabalar,
Özgürsün Sen
Bir buğu inceliğinde sızabiliyorsan
Kanatlanabiliyorsan uçurum kenarında
Köklere inerken göklere de çıkabiliyorsan
Yanmadan sarılabiliyorsan ateşe
Hapsetmiyorsan yüreğini göğsünün daracık kafesine
Güneşten de su içebiliyorsan
Taşlara kök salıp yeşerebiliyorsan çatlaklarda
Koruyabiliyorsan içindeki el değmemiş yeri
Rengârenk rüzgâr apak aydınlıksan
Kendinden uçup kendine konabiliyorsan
Kıpkızıl kızarabiliyorsan utançtan
Ulaşmak için değil yakınlaşmak için yürüyorsan
Düş Yorgunları
Yorulan her kavil düşer bir gün toprağa
zaman yorar,
duvar yorar,
ıraklık yorar,
tıpkı yorgun ağaçlar gibi düşerler,
bazen bir rüzgar yeter.
ben sana düşmek isterim
ya da nehir olup akmak,
yağmur olup, kar olup yağmak sana
geçeceksem de düşünün içinden geçmek isterim.
her ayrılık meze olur kelama, saza
hiçbir yel taşımak istemez düş yorgunlarını
kayıptır, kırıktır bir yanları
ve her kırık parçaları
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 tarihli 36. sayısı elimize ulaştı. Şu bağlantılardan e-dergi biçimine erişebilirsiniz:
AREN ANNESİNE VE BABASINA YARDIM EDİYOR
Günışığı tüm görkemiyle ortalığı aydınlatmaya başlamıştı. Kuşlar sanki doğaya bütün neşeleriyle koro halinde müzik ziyafeti veriyorlardı. Aren mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu.
Annesi yavaşça küçüğünün yanına yaklaşmış, gülümseyerek seyretmiş o güzelliği, uyandırmak istememiş önce ama bugün yapacakları işleri varmış ve Aren’de yardım edeceğini “anneciğim ben kocaman oldum iş yapabilirim” demişti. Uyandırmaya karar verdi.
"ibrahim’in eriyen bedenini gördüğünde, kendi abisi geldi gözlerinin önüne ve Maviş gözlerinden süzülen yaşlar eşliğinde, henüz bir yıl evli kalmış İbrahim’in ölmemesi için dua etmeye başladı."
YILANLA TANIŞMA
Köye ilk gelişim değildi. Birkaç yıl öncesinden annemin kucağında tarlaya gidişimiz ve oradan günebakan hasadıyla ilgili puslu anılar vardı hafızamda. Bu defa babam var yanımda, annem İstanbul’da kalmış.
Gece amcamlardaydık ve babam beni gün doğmadan uyandırdı. Avluya çıktığımızda ayazdan titrer durumdaydım. Yola çıkmadam önce babam elime bir ekmek parçası tutuşturdu.
“Yolda köpekler havlayıp üzerimize gelecek. Onlara atarsın bunu.” dedi.
Mesut Deniz. 2 No’lu F Tipi Hapishane. Tekirdağ
DENİZLE TANIŞMA
“Mesut babasıyla denize mi gidecekmiş bugün.”
Sabah uyandıktan hemen sonra başlayan annemin bu yönlü söylemleri heyecanlandırıyordu beni. Öncesinde televizyonda ve köye giderken otobüsün içinden görmüşlüğüm vardı denizi. Şimdi televizyondaki gibi içine de girecektim. Annemin beni heyecanlandıran söylemlerine, yüzümde gülücüklerle “Denize gitçez” diye cevap veriyordum.
"Toprağın koynunda bile yan yana olmak bizim için yüksek bir değerdir"
Neden diye sormayacağım, çünkü ruhum hapishanelere sığmıyor. Ruhumu hiçbir yere sığdıramıyorum. Bu hakikat ortadayken bile toprağın koynuna sığacağımı sanmıyorum. Toprak dar gelir, sığamam toprağın koynuna.
Toprak ağır.
Duvarlar soğuk.
Sular kurşun kadar ağır.
Özlemler ise büyük.
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2020 tarihli 35. sayısı elimize ulaştı. Şu bağlantılardan e-dergi biçimine erişebilirsiniz:
DİYARA AĞIT
dokundun düşüme bir sis bulutu gibi
Munzur olup geldin aktın içime
ilk katreyi elinden içtim zamanın kasesinden
düşüne ortak, yoluna yoldaş kıldın
ahir zaman pirlerinin sofrasından rızıklandık
söze, saza buyur ettiler
yedi iklimden dört bucaktan çıkıp gelmişler
musalara yoldaş, kırklar dağına sırdaş
yüklenmişler dünyanın sırrını
ezelle ezel, ahirle ahir.
ağaca fısıldamışlar.
suya okumuşlar,
taşa kazımışlar.
ateşte pişmişler.
Naim KÜÇÜKKAYA
H-TİPİ KAPALI HAPİSHANE
GAZİANTEP
RAKKA'DA AŞK
Tutsak gazeteci Nedim Türfent, şiir ve yazılarını yollamaya devam ediyor. Bu kez koğuş arkadaşı Abdulgafur Anlı’nın resimlediği bir şiiri yayınlıyoruz.
Uydurma kanıtlarla dolu bir dosya, adaletsiz bir mahkeme ile, ve bir düzine tanığın işkence gördükleri için tanıklık etmek zorunda bırakıldıklarını ifade etmelerine rağmen 8 yıl 9 ay hapse mahkum edilen, ve cezası 9 Ekim 2019’da yargıtay tarafından onanan, DIHA muhabiri Nedim Türfent, üç seneden fazladır tutsak.
<<Toprağın koynunda bile yan yana olmak bizim için yüksek bir değerdir>>
Neden diye sormayacağım, çünkü ruhum hapishanelere sığmıyor. Ruhumu hiç bir yere sığdıramıyorum. Bu hakikat ortadayken bile toprağın koynuna sığacağıma sanmıyorum. Toprak dar gelir. Sığamam toprağın koynuna.
Toprak ağır.
Duvarlar soğuk.
Sular kurşun kadar ağır.
Özlemler ise büyük.
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2020 tarihli 34. sayısı elimize ulaştı. Şu bağlantılardan e-dergi biçimine erişebilirsiniz:
Tutsak şair Musa Şanak yeni yıl armağanı olaral ana dilinde yazdığı iki şiirini yolladı. Okumak için ekteki resme tıklayınız.
İletişim : MUSA ŞANAK F TİPİ HAPİSHANED A8-22 BOLU
İletişim:
Tutsak yazar Süleyman Erol'dan bir öykü:
YAZ BİTTİ
Rojava' nın Özgürlüğü için Yıldızlaşanlara
Esaretin kollarında komünar kararlılıkta
Katre katre ışık soluyor ciğerlerim
En karanlık kuytuluğunda zindanların
Özgürlük kokuyor nefesim
Laşer ritmiyle çarpıyor yüreğim
Zelal duyguların kıyısına varıyor benliğim
Prangalarını kırıp ezberini yitiriyor aklım.
Işık kanatlı düş oluyor paralel evrenim.
Bir gün ışık olur yıldızlara giderim.
Yeryüzü aydınlanınca değin karanlığa gülümserim.
Ey özgürlük ! Gel al beni benden
Bağırsaklarında düğümlenmiş korkuyu çözmek, dağın yüksekliğini değil, derinliğini keşfedebilmektir özgürlük.
Şimdi oyuncağına küfredilmiş bir çocuğun ıslak gözlerine benziyor öfkem. Kapımda karavana vaktinden başka açılmayan bir mazgal ve dört yanımda karanlığın hükmüne boyun eğmiş namussuz duvarlar, gecenin bağrına çekilen korsan bir bayrak gibi dikleniyor gülüşlerime. Fakat yüreğimde "birden bire değil, usul usul" büyüyen bir ordu sevda var. Ve düşlerimde umudun yılmayan ustası.
"O gece Yeşilköy havaalanındaki hücrede kaldım. Hücrede o kadar çok pire ve bit vardı ki anlatamam. Habire üzerimden bir taraftan öteki tarafa zıplatıp, duruyorlar. Pislik ve kirden öyle beslenip, büyümüşler ki, abartmıyorum, nerdeyse sivrisinek büyüklüğündeler..."
Tutsak Doktor Ayhan Kavak'tan bir kitap değerlendirmesi
Ümran Düşünsel’in Yeni Eseri ‘Ayağı Kırık Turnayım Katarda’ ya Dair
Yüzyıllara dayanan sözlü geleneğin halen canlı ve başat yaşandığı Kurdîli coğrafyada ses (deng) erbaplarınca dile getirilmiş stranlar (şarkı) da hayatın farklı yönlerine değinen ezgilerden mürekkeptir.
Selçuk ULU - ARTI GERÇEK - Türkiye Devrimci Hareketi (TDH) içerisinde örgütlü devrimciliğin 1968’den bu yana “yaşayan tarihi” diyebileceğimiz isimlerinden biri olan Hasan Selim Açan’ın “anılarını” kaleme aldığı kitap dizisinin “Bitmedi Daha…” isimli birinci cildinin ardından “Sürüyor O Kavga…” ismiyle ikinci cildi de çıktı.
Mesut Deniz
F Tipi hapishane Aİ/ 137 Tekirdağ
NEDEN VAR NEDEN YOK
Biz çocukların, evimize geldiğinde kaçacak delik aradığı, sokakta karşılaştığımızda ise yüzümüzde muzip bir gülümsemeyle yolumuzu değiştirdiğimiz, mahallemizin iğne işlerini yapan, Selanik göçmeni bir Zeynep teyzemiz vardı.
6. sınıfa başladığım yıl, Zeynep teyzenin en büyük oğlu Mehmet abi yanımızdaki binaya taşındı ve bodrum katına da bir aliminyum doğrama ve panjur atölyesi açtı.
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2019 tarihli 33. sayısı elimize ulaştı. Şu bağlantılardan e-dergi biçimine erişebilirsiniz:
Derinden
Sevgili Adil Hoca, sevgili yeğenim Öykü ve tüm "Görülmüştür" ailesine. Sizinle kısa bir şiir paylaşmak istiyorum. Bir de yeğenim Öykü'nün iki fotoğrafını çizdim. Umarım beğenir. Küçük Öykü'müz şimdi büyümüş. Uzun süredir atölyeye çıkmıyoruz. Yoksa kendisine yağlı boyadan bir tablo yapardım. (...) İnsanlar en zor ve acı dolu günlerinde yoğunlaşıyor.
Felemez Erdem
E Tipi Kapalı Hapishane B- 12
Elbistan / K. Maraş
***
DÜNYAYA AÇTIN GÖZLERİNİ
Daha önce hapishanede kitap dosyası yasaklanan Gazeteci Uğur Yılmaz'ın ilk şiir kitabı yayınlandı.
iletişim: UĞUR YILMAZ. YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANE. ELAZIĞ.
28 Yıldır tutsak olan Edip Yalçınkaya'dan yeni bir roman :
Bitlis'ten İstanbul'a uzanan bu yol, Hamidiye Alaylarının günahlarından bir kurtuluş mudur? Ya İstanbul'dan Bitlis'e dönüş, kader bilinmiş bir yanlışın düzeltilmesinin hikayesi midir?