Tutsaklardan Gelen Mektuplar
![]() Deniz Tepeli |
11 Nisan 2023 Değerli Dostlar, Merhaba Sevgiyle sıkıca kucaklıyoruz sizleri. Umarım çok iyisinizdir. Bizler iyiyiz. Deprem ve sonrası süreçte halkımıza yapılanlar nedeniyle sizler/herkes gibi çok acılı ve öfkeliyiz. Bu yıkıntıların arasından umudu, bunca ölümden yeni bir hayatı diriltmek, yaratmak zorundayız… Süreç, tam da Ekim Devrimi öncesindeki savaş koşullarına benziyor; ölümler; katliam demek daha doğru olur; açlık, yoksulluk, yabancılaşma, baskılar… Zamanın en karanlık yerinden kıpkızıl bir güneş doğmuştu. Yine olacak. Bizi güçlü tutan bu bilinç. Acılarımızı... |
![]() Didem Akman |
‘Ağlasam deli derler Ağlamasam del’olurum Haykır bre mızmız acım Haykır bre şapşal öfkem Haykır da Kır şu paslı zincirlerini Hasan Hüseyin Sevgili Sibel ve Temel Hocam Merhaba, Sevgiyle kucaklıyorum sizleri. İyisinizdir umarım. Hasan Hüseyin’in dizeleriyle geleyim dedim bu defa. Acıyı, öfkeyi en güzel dile getirenlerden bence. Ben en çok ‘Tohumlar Tuz İçinde’ kitabını seviyorum. Direnişteyken hep elimdeydi. Hastaneye götürüldüğümde dilekçe yazıp hücredeki eşyalarımı isterdim. Ayrıntılı da tarif etmem... |
![]() Ercan Binay |
19 Haziran 2023, İlkbahar ne zaman gelip gitti, hissedip yaşamadım. İki gündür aşırı sıcak hava içinde buldum kendimi. Hiçbir iş yapmadığım halde, yorgun, mecalsiz hissediyorum. Cansız, ruhsuz hal. Şimdi gelip kapıları açıp, ‘hadi çık git’ deseler, bir an durup düşünürüm… Neden böyle acep, dün yaklaşık bir yemek kaşığı kanı ziyan ettim ondan mı. Her zamanki gereksiz işlerle uğraşıyor, gerçi haksızlık etmeyeyim bu defa ihtiyaçtı. Plastik şişenin kapağını ortadan bıçakla açıp, açık yere süzgeç takacaktım. Kaynamış suyu süzüp öyle tüketiyoruz. Kantinde satılandan daha sağlıklı olduğunu tahmin ediyorum. Sonrası parmağımı kestim. Yara bantları yapıştırdım. Bu durumun faydaları da var tabi. Hiçbir iş yapmıyorsun, mesela bulaşığı yıka diyene yara bantlarını... |
Yazılar
![]() Tacim Çiçek |
Aslan’ın anlatımı arı, duru, kısmen de temiz… Kısa cümlelerden yana. Bunlar iyi, doğru ve olumlu meziyetler. Titizlenmesi de güzel. Karababa ile Yanık İzi iyi, doğru anlatımlı öyküler, bütünden ayrı düşündüğümüzde tabii ki Tacim Çiçek Yazar Sadık Aslan 1977 Mardin Midyat doğumlu. Liseyi Midyat’ta okumuş. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken politik nedenlerden tutuklanıp iki yıl hapis yatmış. 2006’da tekrar tutuklanmış. O tarihten bu yana ‘içeri’de. Gündoğumuna Yürüyüş (2010), Solgun Sarı-Tor Hikâyeleri (2014) ve İklim Kahverengi (2020) adlı kitapları yayımlanmış. Dipnot Yayınevi etiketli (2022) Baştan Başa ise dördüncü kitabı. Sadık Aslan da içeriden dışarıya bakan ve yazarlık tepe lambasını, burnunun direğini sızlatan olaylara, durumlara, yaşanmışlıklara tutan bir yazar. Onun adına ilk defa, Adil Okay ve yine 1999’da tutsak düşmüş yazar ve hekim Ayhan Kavak ile kotardıkları kapsamlı Firari... |
![]() Görülmüştür |
10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi Dernegi'nin organizasyonu kapsaminda "Duvarları delen çizgiler" adlı sergimizi açacağız. Sergimiz 17 Aralık'a kadar ziyarete açık olacaktır. Duvarlari delen çizgiler hakkinda bilgi: Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek, tecrit edilen mahpusların sesini duyurmak amacıyla on yıldır faaliyet gösteren, ülkede ve Avrupa’da bu temada çeşitli sergiler açan “Görülmüştür Ekibi” olarak HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu’nun desteğini alarak, “Duvarları Aşan Çizgiler” adını verdiğimiz yeni bir proje hazırladık. Bu amaçla onlarca hapishaneye girerek, halen tutuklu veya hükümlü olan ressam ve karikatüristlere ulaştık. Onlardan yaratıcılıklarını görünür kılacağımız projemize katılmalarını, “Özgürlük” temalı karikatürler çizmelerini istedik... |
![]() Erdoğan Alayumat |
Tutsak şair Erol Zavar’ın şiirlerinin, Özcan Yaman’ın fotoğrafları ve yazar Adil Okay’ın metinleriyle buluştuğu “Sözlerin İzlerinden Cennetin Güzelliklerine” adlı sergi İFSAK sergi salonunda, 7 Aralık’a kadar ziyaretçilerini bekliyor. 20 yılını sürgünde geçirdikten sonra 2001’de Türkiye’ye dönen Yazar Adil Okay’la sergide konuştuk. ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL Uzun yıllardır fotoğraf, resim, şiir ve edebi metinlerle cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dönük farkındalık yaratmaya çalışan yazar Adil Okay ve fotoğrafçı Özcan Yaman, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü ve ağır hasta tutsak şair Erol Zavar’ın dizeleriyle dikkatleri yeniden cezaevlerine çekiyor. “Sözlerin İzlerinden Cennetin Güzelliklerine” adlı sergi, bizleri kimi zaman hayranlıkla izlediğimiz temiz doğa fotoğrafları, mutlu aile albümleri, aşk öykülerinin dışına çıkararak hapishaneler... |
Tutsaklardan Gelen Edebi Ürünler
Ergin Doğru (Deneme) |
İÇERDEN BAKAN GÖZLER "Mahpus yalnızlığında çoğalırken dışardaki çoğunluğun kendine gönlünü açıp meyman edeceği zamanı bekliyor ve bunun hiç de uzak zamanda olmayacağını biliyor. Gün gelir devran döner yürek atımları bir olup kendine ait olmayan elbiseleri parçalar ve o anda içeriyle dışarısı arasındaki duvarları da yıkar." İÇERDEN BAKAN GÖZLER Ergin Doğru Yaşam, ona nereden bakıp tarif ettiğine göre anlam bulur. O yüzden yaşam insana ayrı duygularla, farklı tarifler çıkartır. Mahpus için yaşam duvarların ötesi ve duvarların içindeki kuşatılmışlık olarak ayrışır. Tutsak bedenlerin yaşamı soğuk betonların, demir kapıların parmaklıkların arasında geçen zamandadır. Kapatılan kapıların ardına hapsedilen yaşamın sahipleri bedenen tutsak olsa da yürekleriyle, dimağlarında tükenmeyen duygu pınarlarında kendilerini kuşatılmışlıkların içinde var edip yaşamı yeniden inşa ederek yol alır, kuşatılmışlığın dışına çıkarlar... |
Zeynep Avcı (Öykü) |
MERDİVENDEKİ İZ Bugün doğum günüm. 60 yaşıma girdim. Uzun sayılabilecek uzun bir yaş. Bir su damlası gibi. Hiç evlenmedim. Bir halam vardı, dili acı söyleyen bir halam; “evlenmemiş kızdan korkmayacaksın” derdi. Neden böyle söylediğini hiç açıklamaz, dik dik gözlerimin içine bakardı. O küçük yaşlarda korkutmuş olacak ki, takıntılı biri olup öyle büyümeye başlamıştım. Halam göçüp gitmişti. Onunla birlikte birçok sevdiğimi de… Hepsi iz bıraktı, ama en çok halam dokundu aklıma. Adeta kendisine benzetti beni, ya da ben benzemek istedim. O yıllarda beni de terapilerine götürürdü. Halam içeride terapi görürken kapının dışında bankta otururdum. O renkli yumuşak bankalara sürekli dokunur, renklerinin ellerime bulaşmasını isterdim. Olmayınca bir okşar geçerdim. Sonrasında küçük takıntılarım olmaya başladı. On yıldır terapi alıyorum annem öğrenmedi bu terapilerimi. Doktoruma verdiğim vizite ücreti de çok fazla. Babam duysa üzülürdü, annem ise kızardı.... |
Ayhan Kavak (Deneme) |
MERAK Özgürlük, imgelem ve hayat arasında korelasyon vardır. Bir insanın imgelem dünyası verili yaşamı aşacak boyuttaysa özgürlüğe duyduğu tutku da o denli yakıcı olur. Şayet bunu aşmayacak düzeydeyse özgürlük derdi ve istemi de olmaz. Özgürlük itkisini tehlike gören sistem, onu törpüleme, öteleme ve yok saymaya çalışırken hayallere ipotek koyar ki kütleyi küçük dünyalara hapsedebilsin. Özgürlük arayışında ısrar edenlere karşı da cezalandırma mekanizmalarını işletir. Kriminalize edilmeye açık bırakılan özne, bıçak sırtında giden bir yaşama zorunlu kılınmıştır. Belirlenmiş çizginin aşılmaması sürekli telkin edilirken, aksi davranışta bulunulduğunda bedelinin ağır ödeneceği korkusu salımlanır. Spinoza’nın şöyle bir belirlemesi vardır: “İnsanların, kötü bir işe bulaştıkları ya da herhangi bir suç işledikleri için değil, yalnızca özgürlüğe düşkün bir mizaçları... |