Hapishane mimarisiyle şekillenen direniş kültürü, değişen cezaevleri ve siyasi ortamla birlikte değişen gardiyanlık, cezaevinde iktidar ilişkilerinin inşası gibi konular SOMDER’in 6. Sosyoloji Seminerleri’nde konuşuldu.
Sosyoloji Mezunları Derneği’nin (SOMDER) düzenlediği “hapishaneler” konulu 6. Sosyoloji Seminerleri bugün Mimarlar Odası’nın Karaköy’deki binasının konferans salonunda düzenlendi.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi İnsan Hakları Merkezi’nden Dr. İdil Elveriş’in modaratörlüğünde yapılan ikinci oturumda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yonca Güneş Yücel ile Hande Gülen, Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Platformu’ndan (TÖDİ) Yiğitcan Yirmibeş söz aldı.
"Güçlü imge, zayıf statü"
Yücel, “Bir Mesleğin Hikayesi: Gardiyanlığın Dönüşümü, ‘İtibar’ Arayışı” başlıklı oturumda, gardiyanlarla yaptığı görüşmeleri, onların hapishane hakkındaki bakışını ve hapishane politikaları çerçevesinde yaptığı doktora tezinden notlar anlattı.
“Gardiyanlar cezaevi hiyeyarşisinin en altında yer alıyorlar ve temelde bir ‘hizmet’ işi yapıyorlar. Cezaevi tarihi, Türkiye’nin siyasi tarihinden bağımsız değil ve neoliberal politikalarla cezaevleri dönüşüme uğrarken gardiyanların görevi de değişikliğe uğradı.”
İktidar ilişkilerinin inşa süreci açısından konuya bakıldığında, Yücel gardiyanların hapishaneyi “içerisiyle dışarısının sınırlarının belirsizleştiği yer” olarak tanımladığını söyledi.
“Cezaevinin idari formu bir siyasi form olarak da yeniden inşa edilirken gardiyanlarının durumunu en iyi şu tanım anlatıyor: Güçlü imge, zayıf statü.”
Biyopolitikanın "tıbbileşme" söylemi
Hande Gülen de “Biyopolitika ve Açlık Grevi İlişkiselliğinde Direngenliğin Mekanı Olarak Beden” başlıklı sunumunda, Michel Foucault’nun iktidar/biyopolitika kuramından hareketle hapishanede iktidarın nasıl yaratıldığını ve karşılıklılık ilişkisiyle direnişin nasıl ortaya çıktığını anlattı.
İktidarın hem öznenin dışında hem de özneye içkin olduğunu söyleyen Gülen, iktidarın baskılayıcı olmaktan öte norm kurarak hayatın düzenlenmesi işlevini yerine getirdiğini ifade etti.
Açlık grevlerinde biyoiktidarın “tıbbileşme” söyleminin kullanılarak zorla beslemeyle ilgili yasaların yolunun açılması örneğini veren Gülen, “güvenlik paradigması” söyleminin de Hayata Dönüş Operasyonu isminde gözlemlenebileceğini anlattı.
“Yaşam ve ölümün” modern iktidardaki görünürlüğünün ve tanımının değişmesini de anlatan Gülen, açlık grevlerinin güvenlik paradigması söylemini yıktığını söyledi.
Baskıya karşı direniş ve dayanışma
Yiğitcan Yirmibeş de dokuz ay tutuklu kaldığı Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ni, mahpusların dayanışmasını ve direnişlerini, buna karşın idarenin kendilerine olan yaklaşımını, gördükleri kötü muameleyi anlattı.
Bugün 34. gününde olan açlık grevlerine de değinen Yirmibeş, mahpusların çıplak arama, keyfi disiplin cezaları, hücrelerinin “arama” adı altında talan edilmesi, ağırlaştırılmış müebbet mahkumların şartları gibi uygulamalara karşı çıktıklarını, kendisinin de cezaevinde bu uygulamalara maruz kaldığını anlattı.
Seminerlerin ilk bölümünde de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümün’nden Mustafa Eren, C. Metin Şenyurt ve Sara Caunes ile Koç Üniversitesi Karşılaştırmalı Tarih ve Toplum Bölümü’nden Başak Gemici konuştu.
Bu oturumda da çoğunlukla mekan-iktidar ilişkisi konuşulurken, “güvenlik” mekanı olarak hapishaneler, hapishanelerde mekansal dönüşüm ve buna bağlı direniş kültürü ile cezaevi mimarisi konuları tartışıldı. (AS)
Kaynak: bianet.org
- 2 gösterim