21 Yıldır Süren Tutukluluk... Dayanışma çağrısı...

22 Aralık saat 10:15'te İstanbul Çağlayan'da 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilecek duruşmam için duyarlılık istiyorum...

21 yaşındayken başladı yargılamam. Şimdi 42 yaşındayım...21 yıl 4 aylık tutsaklığım süresince üçüncü seferdir yargılanıyorum. Yine, yeniden ama hep tutuklu, hep hükümlü, hep cezaevindeyken. YARGILANDIĞIM MAHKEMELER, YARGILAYAN HAKİMLER DEĞİŞTİ. DGM'LER KALKTI, ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER LAĞVEDİLDİ. AVUKATIM VEFAT ETTİ, YENİ AVUKATLAR SAVUNMAMI YAPIYOR...

Bu dava ne başlar ne de biter, olsa olsa öyle görünür. Cümle tam olarak böyle değil aslında. Yargılanmamı açıklaması açısından isabetli bir müdahalede bulundum. ''Bir kitap ne başlar ne de biter, olsa olsa öyle görünür.'' İşte cümlenin aslı bu. Mallarme'nin bu düşünceleri, ufak bir değişiklik yapıldığında yaşadıklarımı izah etmesi bakımından çok isabetli doğrusu. Çünkü benim yargılanmam gerçek anlamda ne başlıyor ne bitiyor. Olsa olsa öyle görünüyor.

1994'ün Ağustos ayından bu yana, 21 yıl 4 aydır cezaevindeyim. Ve 21 yıl 4 aydır yargılanıyorum. 1994-2001 arası yargılandım. Ceza verildi. Sonra dosyam bozuldu. 2007-2013 arası yargılandım. Ceza verildi. Dosyam bozuldu. Yargılanıyorum, yeniden... AİHM'in verdiği karar gereği. 19 Aralık 2013'ten bu yana.

22 Aralık 2015'te İstanbul Çağlayan'da, 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmam var. 21 yıl 4 aylık bu zaman içinde üçüncü seferdir yargılanıyorum. Yine, yeniden ama hep tutuklu, hep hükümlü, hep cezaevindeyken. Yargılandığım mahkemeler, yargılayan hakimler değişti. DGM'ler kalktı, Özel Yetkili Mahkemeler lağvedildi. Avukatım vefat etti, yeni avukatlar savunmamı yapıyor.

21 yaşındayken başladı yargılamam. Şimdi 42 yaşındayım. Hayatımın cezaevinde geçen bölümü dışarıda geçen bölümünden daha fazla! Gençliği çoktan geride bıraktım. Pek çok şey değişti hayata ve insana dair. Değişmeyen tek şey yargılanmam ve hep içeride olmamdı... Aziz Yıldırım (Şike), Ergenekon ve Balyoz davaları... Çok biliniyor. AYM yeniden yargılamaya hükmetti bu davalarda. Bu karardan sonra tutuksuz yargılanmalarının önü açıldı. Nihayet beraat ettiler. Etsinler, iyidir. Oysa AİHM'in bağlayıcı kararına dayanarak yaptığımız tüm başvurulara rağmen benim için bu yol açılmadı. Yerel mahkeme, hükümlüsün sen hükümlü kal, diyor da diyor. Seni ''yeniden yargılıyoruz'', daha da yargılarız, ta ki 30 yıllık ceza bitene dek... Dedikleri bu.

AYM'ye tutuksuz yargılanmam için yaptığım başvuru iki yıla yakın bir zaman sonra nihayet karara bağlandı: Mahkemenin takdiridir, ister salar ister tutar, kime ne! Böyle diyorlar kısacası. Bir umut AYM hukuku hatırlar, hatırlatır dedim. Gel gör ki Ana’sı yavrusunun taktirine bırakıyor. Anasına bak kızını al diyeceğim ama bu kız beni daha çok ''ev''de bırakır.

Bakmayın yeniden yargılandığıma ’’…Mış’’ gibi yargılıyorlar. Böylesi de varmış, ne güzel! Adı yargılama olsun ama aslında yargılama! ’’…Mış’’  gibi yap zevahiri kurtar. Dön dolaş eski hükmü tekrarla. Devlette film, mahkemelerde gerekçe bitmez ki. Bir kulp bul, tut içeride. Ta ki... Ta ki bu hukuksuzluk biline, yazdıklarıma, daha ötesi yaşadıklarıma sinmiş öfkeli çığlığım duyula, insan onur ve vicdanına aykırı, yürürlükteki kanunların da alenen çiğnendiği bu Kafkaesk oyunu durduracak yeni sesler işitile...

Evet, insana ihtiyacım var. Onun, bana çektirilen bu zulmü ve acıyı bilmesine, duygudaşlığına... Kadın erkek genç yaşlı herkesten, aydın gazeteci, sanatçı ve siyasetçilerden 22 Aralık saat 10:15'te İstanbul Çağlayan'da gerçekleşecek duruşmam için duyarlılık istiyorum. Bana hakkıyla acı çektirdi, çektiriyor yargı. Bu acıyı sonlandırmak için hakkıyla verilmiş destek ve güzel duygularınıza ihtiyacım var. Ama öncelikle biraz çabanıza, evet...

''Ev'de bırakılmak'' kötü, gerçekten çok kötü.

Bilin artık, duyun artık!

İLHAN ÇOMAK

KIRIKLAR 1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ A-24

BUCA / İZMİR