"Bu karanlık günlerin biteceğine, güzel güneşli günlerin geleceğine olan inancımız tam"

Merhaba Temel Hocam ve Sibel Yoldaşım,

“Yaşamayı kimse bağışlamaz bize

Biz onu ölümün ana rahminde

Aşka dönmüş bir beden arzusuyla

Harf harf yaratarak çeker alırız”

                                               Şükrü ERBAŞ

 

                Sizleri Şükrü Erbaş’ın bu dizeleriyle saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sevgili Temel Hocam ve Sibel Hocam sizlerden almış olduğum değerli mektup beni çok mutlu etti. Yıllardan beridir sizlerden öğrendiğimiz dayanışma gücünün ne kadar anlamlı olduğunu Hapishanede de bir kez anlıyorum. Mahpuslukta olan biri için çok kıymetli ve anlamlı olduğunu biliyorsunuz. Bizler de burada direncimize direnç katıyoruz.

                Çok kıymetli yoldaşım Ayhan ile sürekli sizlerden bahsediyoruz. Çok heyecanlı bir şekilde 2012 yılında Adana Adliyesi önündeki “Ali, Dersim, Bedreddin” için gelmiş olduğunuz mahkemenin sonrasındaki konuşmanız, tabi o zaman bir DEV-LİS’liydim, aradan 10 yıl geçmiş ve o heyecanı halen yaşayarak anlatıyorum. Ayhan yoldaşımı da böylece dışarıya aralıyoruz. Hapishane duvarlarla sınırlandırılmış bir mekan olduğu için insan sınırlarının olduğunu en iyi cezaevinde anlıyor. Fiziksel sınırlılık düşünsel ve düşsel sınırsızlığa sürüklüyor insanı. Geçmişte böyle güzel anılar da bu anlamda çok anlamlı oluyor. Duvarları ve dikenli telleri aralıyoruz:)

                Sevgili Temel Hocam; bu karanlık günlerin biteceğine, güzel güneşli günlerin geleceğine olan inancımız tam; bu anlamda Adorno’nun Walter Benjamin için söylediği gibi, düşünerek gerçeğe varan değil, bilgi edinmenin en iyi yolu olarak gerçek üzerine düşünenlerden olmalıyız; çünkü korkunç bir canavar olarak bizi yutmaya çalışan gerçeği; masallarda olduğu gibi yenmekten başka bir çaremiz yok. Felsefeye karşı felsefe, sanata karşı sanat, siyasete karşı siyaset ve zulümlerine karşı ortak bir direnişle dura dura…

                Sevgi ve saygılarımla.

Düzgün OKUTAN

2 No’lu F Tipi

Tarsus/MERSİN