Burcu Koçlu'dan mektup var...

Gezi direnişinin ardından İzmir'de hayata geçirilen tutuklama teröründe %52 özürlü raporu ve yaşamsal riski olmasına rağmen tutuklanan BDSP'li Burcu Koçlu, gönderdiği mektup ile mücadeleyi selamladı. Koçlu “Mademki sıra bize geldi, hoş geldi sefa geldi” dedi. Koçlu'nun mektubunu sunuyoruz. 

Devrimci güçleri kitlelerden yalıtma amacıyla estirilen tutuklama terörü göstermelik dosyalar ve adaletleriyle bizler için ucuz bir komediden ibaret. Baştan sona kendi yargı sistemleri içerisinde dahi bir mantık çerçevesine oturmayan bu süreçte, ne kadar gerçek ararsak arayalım, ne komedinin kendisinde ne de “ucuz” nitelenmesinde insanlık namına bir kırıntı dahi bulmak mümkün. Aksi kapitalizmin doğasına aykırı olacağından normal. Ancak kitlenin gözü önünde tüm çıplaklığı ile durması açısından ise çarpıcı!

Ben 31 Mayıs’ta patlak veren kitle hareketiyle birlikte binlerin korku duvarlarını yıkmasından korkanların uyguladığı işte bu tutuklama terörüyle karşı karşıya kalan onlarca Gezi direnişçisinden biriyim. Bir çeşit kas hastalığı olan Myestaiia grevis rahatsızlığım ve buna bağlı %52 engelli raporum orta yerde dururken yüzlerce hasta tutsağı ölüme terk eden zihniyet bana da aynı sonu uygun gördü. Diyelim ki ben bir insanın hayatından daha değerli bir şeyi, bu sistemin bekasını tehlikeye atmışım. İşte bu sebeple rahatsızlığım özgünlüğü ve uymak zorunda olduğum diyetler göz önüne alındığında hapishane koşullarında hayatımı devam ettirmem mümkün değilken, ”politik” bir kararla tutuklandım.

Ancak onlar korkulanın ifadesi olarak saldırılarında pervasızlaşsalar da mücadele içeride de dışarıda da devam ediyor. Hiçbir kuvvet bilimsel sosyalizmin özüyle kitleleri buluşturmasını engelleyemiyor, engelleyemez! Tıpkı dört duvar arasında, dünyanın her bir yerinde ve elbetteki Türkiye’de de kitlelerin yeryüzünü sarsan ayak seslerini yüreklerimizde duymamızı engelleyemeyecekleri gibi... Ve tıpkı bizim yüreklerimizin çırpınışlarında sıkılı yumruklarda atmasını engelleyemedikleri gibi... Onlar saldırmaya devam ededursunlar, içerde ve dışarıda hücreleri parçalayacak tek olgunun devrimci mücadelede olduğunu bilen bizler, nerde olursak olalım direnmeye devam ediyor ve yaşamı uğruna ölecek kadar sevmesini işte tam da bu mücadele içerisinde öğreniyoruz.

Kitlelerle omuz omuza yürüyeceğimiz günleri düşleyerek adımlıyoruz avlumuzu sabırsızlıkla. Bizleri kitlelerden yalıtmak isteyenlere inat bir gün daha fazla yaşamakta kararlıyız. Çünkü biliyoruz ki, bir gün bile yaşamak yarını değiştirebilir. İşte bizim yüreğimiz kavga için bu denli coşkuyla atarken onun için bir oyunla, belki tam ortasına bir kurşun sıkmasa da (okunamayan bölüm) susturmak isteyenlere cevabımızı yiğit yoldaşlardan devraldık kızıl bayrağı, bize onu onurla taşımak düşer.

Mademki sıra bize geldi, hoş geldi sefa geldi. Başımız gözümüz üstüne! Ucuz komediden ibaret oyunları neyi getirir bilinmez, ama şu bir gerçek ki kanla yazılan tarih silinmeyecek, devrimci irade teslim alınamayacaktır!

Burcu Koçlu
Kadın Kapalı Hapishanesi
Şakran / Aliağa

Kaynak: kizilbayrak.net