Geçen hafta bayram tatili vardı. Postanedeki memurlar ve cezaevlerindeki Mektup Okuma Kurulları izin kullandılar. Bu yüzden, bu hafta bana cezaevlerinden ulaşan mektupların sayısı epeyce düşmüş oldu. Bu boşluktan yararlanarak, birkaç konuya değinmek istiyorum:
Cezaevlerindeki sorunların en başında aşırı doluluk oranı geliyor herhalde. Cezaevi kapasitesinin üstünde kişinin orada kalması, içeridekilerin sağlık durumunu olabileceğinden daha fazla etkiliyor. Belirli bir kapasiteye hizmet vermek için orada istihdam edilen personelin iş yükü ağırlaştığından, onlarda da bir stres söz konusu olmalı. Ancak işi gereği yapması gereken şeyleri aksatmak ve hatta yapmamak, işten atılmak isteyen personel için bir bahane olarak ileride kullanılabilir. Onlara hatırlatmakta yarar var.
İkinci ve belki de en önemli sorun ise, içerideki insanların sağlık için tedaviye ulaşımdaki zorlukları. Mahpuslara verilen ceza, bir odada aylar, yıllar geçirmesi üzerinedir. Bu sürede onların sağlığı devlete emanettir. Belki çok ağır bir benzetme olacak ama bir mahkûmu, hasta iken idam edemezsiniz. Cezanın infazı için mahkûmun iyileşmesi beklenir. Allah’tan idam cezası ülkemizde artık yok ama ağırlaştırılmış müebbetlik kişilerin, zaten zor olan koşullarında, onları sağlıklı tutmak devletin görevleri arasında.
Cezaevlerindeki üçüncü sorun, sürgün politikası. Hukukta ‘suç yeri’ diye bir kural var: Kişi, suç işlediği yerde yargılanır ve cezasını da orada çeker. Bu kural, sıkıyönetim ve daha sonra onun yerine geçen olağanüstü hal dönemlerinde pek işletilmedi. Ancak yine de bu dönemdeki kadar da ihlal edildiği olmamıştı. Örneğin Diyarbakır’da oturan biri, -zaten haksız yere- tutuklandıktan sonra Kandıra, Silivri, hatta Edirne’deki bir cezaevine konuyor. Niçin? Amaçlanan, avukatı ve ailesi, mümkün oldukça az ziyaret etsin ve mali durumu uygun değilse, hiç gelemesin diye olmalı. Hatta görüşçü ve avukatlar, gittikleri şehirde taciz edilsin diye mi?
Diyelim ki, hakkında dava açılan kişi, davaya konu olan konuşmayı Diyarbakır’da yapmış olsun ve davası olması gerektiği gibi Diyarbakır’da açılsın. Ancak böylesi davaların duruşmaları da bir başka şehre gönderiliyor. Niçin? Güvenlik nedeniyle imiş. “Ben Diyarbakır’da duruşma yapamam. Bu duruşmayı koruyamam” demek, söz konusu devletin zaafiyeti değil midir? Dahası bu duruşmalara katılması gereken sanıkları (örneğin, Edirne’den Diyarbakır’a) götürmesi gereken güvenlik güçleri, “Çok riskli, ben götürmem” diye karşı çıkabiliyor. Buna “Ne demek, götürmek zorundasın” denilemiyorsa, burada devlet zaafiyeti açısından bir sorun yok mu?
* * *
Mardin E Tipi Cezaevi’nde bulunan Osman Erbek, Vedat Balı, Yakup Doğan, Aydın Değer, Baran Temel, Mervan Dağ, Yusuf Erkek, Mehmet Arbus, M. Ali Gökçe, M. Ali Kayan, Rıdvan Damar, altı ay kadar önce Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiler. Burasının kitap ihtiyacı var. Okunmuş kitaplarınızı gönderebilirsiniz. Bu arada, Afyon’daki okurlarımız, neredeyse bir yıldır haber alamadıkları Nevaf Allak ve Emrullah Çam’dan haber bekliyorlar.
Muş E Tipi Cezaevi’nden ve daha sonra Siirt, Ağrı, Batman ve Diyarbakır’dan Elazığ Yüksek Güvenlikli CİK’e sürgün edilen kişiler, halen tekli odalarda tutuluyorlar. Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK’te kalmakta olan okurlarımızın bazılarının isimleri şöyle: Metin Erdem, Mahmut Bayram, Mustafa Gezer, Şerif Gülgen, Behzat Çakar, Yıldırım Tunç…
Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Şevdar İşcan, yaklaşık bir yıldır 25-30 arkadaşına gönderdiği kart ve mektuplardan hiçbirine cevap alamamış. Söz konusu kişiler, (herhalde kendilerini biliyorlardır) başka cezaevlerine sürgün gittikleri için bu mektupları alamadıysa, Şevdar İşcan’a kart atsa iyi olur.
Tekirdağ’a sürgün edilen Osman Kılavuz’un adresini eksik yazmışız. Doğrusu şöyle: Osman Kılavuz/2 Nolu F Tipi Cezaevi/TEKİRDAĞ
MEKTUBU GELENLER:
Osman Erbek – Afyon E Tipi Cezaevi
Metin Erdem – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Osman Kılavuz – Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi
Şevdar İşcan – Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi
Mehmet Yavuz – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi
- 5 gösterim