DEVLET İŞİ (!)

Eskiler "Devlet 1 liralık tahsilat için 1000 lira harcar" derdi de inanmazdım.

Cezaevlerinde para öyle ortalıkta serbestçe dolaşmaz, örneğin, mektup göndermek için önceden pul alınır, zarflara yapıştırılır öyle Cezaevi İdaresine teslim edilir.

Hükümlü bir arkadaş Bafra T Tipi Cezaevi'nden 17.04.2016 tarihinde adıma içinde 7 sayfalık yazının olduğu bir zarf gönderiyor. Daha önce yaptığı gibi, zarfın üzerine biri 1.10 kuruşluk, diğeri 30 kuruşluk toplam 1 TL 40 kuruşluk pul yapıştırıp Cezaevi İdaresine teslim ediyor…

Zarf Diyarbakır'a gelene kadar PTT mektup tarifelerine zam yapılmıştır.

Zarfı tartıyorlar, yapılmış olan zama göre 60 kuruşluk pulun daha yapıştırılması gerektiğinden zarfı geri Bafra-Samsun'a gönderiyorlar.

60 kuruşluk pul olmadığından arkadaş 70 kuruşluk pul yapıştırıyor, büyük ihtimalle Mektup Okuma Komisyonundan bir şahıs zarfın arka tarafına "Not: Bu mektup 60 kuruş için geri gelmiştir, mektubu açmadan 60 kuruş yapıştırdık" şeklinde bir not yazarak 10 Haziran 2016 tarihinde tekrar PTT'ye veriyorlar.

Mektup ilk postaya verildiği tarihten 67 gün sonra ancak elime geçti.

Devlet İşi!

***

Mektuplarla, PTT ile ilgili çok ilginç bir anım var.

1974 yılında, İlkokul 4. sınıfta okurken, askerde olan ağabeyime bir mektup göndermiştim.

Zarfın üzerine yapıştırılan pul galiba az yıpranmış haldeymiş.

Mektup, Kütahya'ya ulaşıyor; mektup kısmını ağabeyime veriyorlar ama zarfı suç unsuru olarak savcılığa veriyorlar.

Bunun üzerine, Türk mahkemeleri hakkımda soruşturma açıyor ve Kütahya Mahkemesinden başlayarak yazışmalar, yazışmalar yıllarca sürüp gidiyor...

1975 Sonbaharında, Lice depreminden sonra Diyarbekir merkeze taşınmıştık. Yani zarfın üzerinde yazılı olan köydeki adresimizde değildik.

Ama devlet yıllarca izimi sürüyor, nihayet adresimi tespit ediyorlar.

Ve beni yakaladılar bir gün…

Savcı ifademi alırken onlarca yazışma evrakları arasından özenle sakladıkları suç delili zarfı gösterdi bana, yazımı hemen tanıdım.

Devleti dolandırmakla suçladı beni.

İfademde "Biz köyde yaşıyorduk o zamanlar, ben daha 10 yaşındaydım. Askerde olan ağabeyime gönderdiğim mektubu zarf içinde kasabaya giden herhangi birine veriyorduk. Aradan 5-6 yıl geçtiğinden, şu an kime verdiğimi hatırlamıyorum." dedim.

Savcı, ifademi yazdı, imzalattırdı. Sözlü olarak uyardı, öyle saldı.