Wan’da 2015 yılında çıkan bir çatışmada yaralanan Ramazan Beyazpirinç, etkin bir tedavi yapılmadan Ankara dâhil hastane hastane dolaştırıldı, en son başka bir hastaneye sevk edilirken ambulansta hayatını kaybetti. Adalet Bakanlığı ise, kimsenin soruşturulmasına izin vermedi
Wan’da 2015’te bir çatışmada yaralanan ve yaralı halde tutuklanan Ramazan Beyazpirinç, hastane hastane dolaştırılması ve doktorların ırkçı yaklaşımı sonucu 2016’da hayatını kaybederken, aile avukatlarının sorumlular hakkında yaptığı başvurular ise, “takipsizlik” sonuçlandı.
Wan kent merkezinde 14 Ekim 2015’te çıkan çatışmada yaralanan ve tutuklanan Beyazpirinç, Ankara’da 19 Şubat 2016’da tedavi gördüğü hastaneden başka bir hastaneye sevk edildiği sırada yolda hayatını kaybetmiş, aile avukatları, 6 Nisan 2016’da “sağlık hakkının engellenerek ölüme sebebiyet verme” suçundan aralarında doktorların da olduğu yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak 20 Şubat 2018’de Adalet Bakanlığı’ndan gelen yazı üzerine kamu görevlilerinin soruşturulmasına izin verilmedi.
İnfaz etmek istediler
Danıştay’a itiraz için başvuruda bulunacak Beyazpirinç’in avukatı Alişan Şahin, yaşanan süreci anlattı. Beyazpirinç’in olay yerinde infaz edilmesine Wan halkının engel olduğunu belirten Şahin, “Önce Van Özel İstanbul Hastanesi’ne götürülüyor. Ardından Van Yüzüncü Yıl Üniversite Hastanesi’ne kaldırılıyor” diyerek, Beyazpiriniç’in tedavi sırasında akciğerinde fistül oluştuğunu ve tedavi imkânları olmadığı için Ankara’ya sevk edildiğini söyledi.
Doktor bakmak istemedi
Wan’da Beyazpirinç’in dalağının, karaciğerinin büyük bir kısmıyla pankreasının alındığını aktaran Şahin, Beyazpiriniç’in Ankara’ya iki kez gittiğini ve yolda hep eziyet edildiğini, göğüs bölümünde kendisine sürekli ırkçı yaklaşımlarda bulunan bir doktora götürüldüğünü söyledi. Şahin, “O doktor, açık açık Ramazan’a, ‘Ben sana burada bakmıyorum, git sana Van’da baksınlar’ diyordu” diye belirtti.
İlk geldiğinde iyiydi…
Beyazpirinç’in ilk getirildiği zaman durumunun iyi olduğunu ancak zamanla kötüleştiğini belirten Şahin, “Ramazan’ın içi çürüyordu. O kokuyu tarif edemem… Tabip Odası’na bildirdik. Alternatif rapor düzenlenmesini istedik. Cezaevi Genel Tevkif Müdürlüğü’ne başvurdum. Ramazan’ın etkin tedavi olmasına ilişkin imkânlar engellenince Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak zorunda kaldım” dedi.
Bir antibiyotik bile verilseydi…
AYM’nin 11 Şubat 2016’da Beyazpirinç hakkında “Derhal hastaneye yatırılarak, tedavi edilmesi için tedbir” kararı verdiğini hatırlatan Şahin, şunları dile getirdi: “Kararı 16 Şubat’ta elden götürdüm. Akşamında komaya girdi. Önce kampüs, oradan Sincan Devlet Hastanesi’ne, oradan da Ankara Numune Hastanesi’ne yatırıldı ve kendisini tedavi etmekte imtina eden doktora teslim edildi. Sonra Merasim Sokak patlamasına denk geldi. Yerinden oynatılmaması gereken bir hasta olmasına rağmen apar 29 Mayıs Hastanesi’ne götürüldü. Oradan da bir kararla Senatoryum Hastanesi’ne götürülürken, ambulansta hayatını kaybetti. Cezaevindeki revirden dahi bir antibiyotik yazılsaydı, Ramazan bu sonla karşılaşmayacaktı. Maalesef yetkin bir tedavi için hiçbiri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmedi ya da getirmek istemedi.”
Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı başvuruda sadece Adalet Bakanlığı’nın sorumlular hakkında “kovuşturmaya yer yok” kararı verdiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan da 2 yıldır hala rapor gelmediğini belirten Şahin, bu davanın takipçisi olacağını söyledi.
Berivan Altan/Ankara-MA