“İlk gidişimde 6 saat mahkum kabul bölümünde bırakıldım, insanlık dışı çıplak arama yapıldı, eşyalarıma zarar verip kimlik bilgileri alana kadar bin bir tahrik sonucu sinir krizi geçirdim, acile kaldırıldım. Dönüşte yine sil baştan çıplak arama, yine tahrikleri devam etti.
(…)
Beş kişinin gözü önünde zorla iç çamaşırlarıma kadar çıkarttırdı. Erkeklerin de arandığı aynı kabinde benden önce 4 kişiyi, yani erkek mahkumu o kabinde aradılar. Yerler berbat yıllardır temizlenmemiş gibi, kıllardan tabaka oluşmuş, yerlerde erkeklerin kirli iç çamaşırları ve kullanılmış önlükler. O yerlerdeki pis önlükleri giydirmeye çalıştılar, kabul etmedim. Kadın komutan gider gitmez müdürün talimatıyla beni zorla kabine alıp vahşice elle çıplak aramamı yapıp, şiddet uyguladılar.
(…)
Bir hafta geçmedi bana 11 gün hücre cezası verdiler, neymiş memura hakaret iftiralarıyla bana savunma hakkı tanımadan kaldı ki savunma da yazdım dikkate alınmayıp cezayı onayıp 10 Şubat 2025 tarihinde TV’mi aldılar. Kaldığım hücreden yani anlayacağın hocam tecrit içinde tecride tabi tutuluyorum. Mektup, telefon, kargo yani tüm haklarım elimden alındı. Ben de aynı gün açlık grevine başladım.”
24 Şubat 2025
Fatima AKTAŞ
Tarsus Kadın Kapalı Hapishanesi C-Tekli-4
Tarsus/MERSİN
***
Merhaba Adil Hocam,
Öncelikle iyi olmanızı ümit ediyorum. Selamınızı aldım. Teşekkür ederim. İyi ve güzel haberlerinizin devamını diliyorum. Yeğenlerin şahsında tüm 6 Şubat şehitlerine rahmet diliyorum, mekanları cennet, ruhları huzur içinde olsun.
Bu kez mahkeme hikayesi anlatacağım, her ne kadar zor olsa da. Dosyam bozuldu ikinci kez. Bu kez de savunma hakkım kısıtlandığından bozuldu. Dosyam zaman aşımına uğramış, olaylara karıştığıma dair somut hiçbir delil yok. Ne bir görüntü, ne parmak izi ne de herhangi bir ifade. Yani ispat olarak hiçbir şey yok. Kendi ifademi verdiğimde de avukatın ifadeye katılmasına izin vermediler. İfademi çarpıtıp bir doğruya elli yalan katarak faili bulunmayan dosyaları benimle ilişkilendirip hiçbir ispatı olmayan bu yalanlar üzerine üçüncü kez bana aynı cezayı verdiler. Tanık dediler, tanıklar beni tanımadı, ben de onları tanımadım. Kamera kasetlerini çözeceğiz, dediler çözdüler; hiçbir yerde görüntüm ve o olayda verilen ifadelerde ismim dahi yokken mahkemenin keyfi kararları beni ve ailemi yine hayal kırıklığına uğrattı. Biz böyle bir ifade vermedik diyen o tanıklarla benzer mağduriyetim mevcut.
Bir yıl oldu, ilk defa kendi mahkememe bizzat katılacağım heyecanıyla Şırnak’a asker eşliğinde gittim. Orada kalacak yer olmadığından Şırnak Cezaevi’ne misafir olarak bırakıldım. İlk gidişimde 6 saat mahkum kabul bölümünde bırakıldım, insanlık dışı çıplak arama yapıldı, eşyalarıma zarar verip kimlik bilgileri alana kadar bin bir tahrik sonucu sinir krizi geçirdim, acile kaldırıldım. Dönüşte yine sil baştan çıplak arama, yine tahrikleri devam etti. Artık neredeyse sabah olacak ve ben halen ayaktayım. Bir odaya götürdüler, çarşaf, battaniye, yastık ve yataklar yerde kirden ve nem kokusundan içeriye adım atamadım. Gel seç bayan, dediler hiçbirini tercih etmeyince bana yeni çarşaf ve sadece yastık verdiler. Bomboş bir koğuşa götürüp hemen kapının önünde uyumamı istediler. Yatakhane üst bölümde olan neden yataksız ve pis yerde durayım. Yemek yok, su yok, susadıysan musluktan iç, dediler.
Gece boyu o demir kapı büyük bir şiddetle açılıp kapanarak uyuyor musun deyip yani uyutmayıp tekrar kapıyı şiddetle çarpıp kapattılar. Sabah sayımda içeriye girer girmez başkanlarından biri “buraya gel, gelmeyeyim oraya.” dedi. Günaydın, sabah sayımı demeden, medeniyetsiz yaklaşımını eleştirdim. “Sayım demeden tehditvari çağırmanız hiç hoş değil.” Mahkeme saatim geldi, hazırlanmam için eşyalarımı vermiyorlar. Müdürü çağırttım, adam “tamam” dedi, ama yine de eşyalarımı vermediler. Son on dakika eşyamı verdiler, yani hazırlıksız mahkemeye gittim. Uykusuz, susuz ve aç gittim.
Dönüşte yine çıplak arama yapıldı, bir gece daha kaldım. İkinci gidişim Aralık 2024 bu kez kurum müdürü kızgın ve öfkeli. B..a gibi elinde çıplak arama yapabilir izni ve a bendi var. Bu kez yine o sayıma gelen V. başkanı ve 3 memur daha beni bekliyorlar.
Ben çıplak arama istemiyorum, dedim tekrar o psikolojiyi kaldıramam dememle bu müdür acı sarımsak gibi kızararak “ben istiyorum” dedi. Beni götüren asker ve komutan araya girdi, “biz ona kefiliz, uçakla aktarmalı geldik, çıplak arama yapmanızı gerektiren herhangi bir durum yok” demesine rağmen yok her yerine bakın üslubu, medeniyet ve ahlaktan uzak tahrik ediciydi. Askere çıkışıp “alın madem öyle götürün” dedi, sanki devlet kurumu kendi şahsi şirketi gibi. Benim götürülecek başka yer yok mecbur orada kalacam, askerler de yorgun, kadın komutan da kabine girdi. Beş kişinin gözü önünde zorla iç çamaşırlarına kadar çıkarttırdı. Erkeklerin de arandığı aynı kabinde benden önce 4 kişiyi, yani erkek mahkumu o kabinde aradılar. Yerler berbat yıllardır temizlenmemiş gibi, kıllardan tabaka oluşmuş, yerlerde erkeklerin kirli iç çamaşırları ve kullanılmış önlükler. O yerlerdeki pis önlükleri giydirmeye çalıştılar, kabul etmedim. Kadın komutan gider gitmez müdürün talimatıyla beni zorla kabine alıp vahşice elle çıplak aramamı yapıp, şiddet uyguladılar. Sonra yine o pis odaya götürüp “seç bayan” dediler. Bu kez yastık ve çarşaf da yok. Ben sadece temiz bir çöp poşeti aldım iki gün onunla idare ederim.
Yine su istedim, vermediler. Yemek var kaşık, çatal yok. Ben de oturmuş boş ranzada sabahı beklerken temiz bir yatak getirdiler. Montumla idare ettim iki gece. Tüm bu kötü yaklaşımları nedeniyle orada devam eden iki mahkememe katılamadım.
Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na her iki gidiş ve gelişimde şikayet dilekçelerimi yazdım, fakat hiçbiri işleme alınmadı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na, Kamu Denetçiliği Kurumu’na ve Sivil Toplum Derneği’ne de bu şikayetlerimi yazdım. Sonra Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı beni ifadeye çağırdı. Her iki dilekçem için ifademi aldı. O da yarım ağızla. O kabinde kamera olmadığından ispatı yapamayız, yani şikayetin boş, demeye getirdi. Yanımdaki kadın komutanı şahit gösterdim. Tamam, ulaşacağız dediler.
Bir hafta geçmedi bana 11 gün hücre cezası verdiler, neymiş memura hakaret iftiralarıyla bana savunma hakkı tanımadan kaldı ki savunma da yazdım dikkate alınmayıp cezayı onayıp 10 Şubat 2025 tarihinde TV’mi aldılar. Kaldığım hücreden yani anlayacağın hocam tecrit içinde tecride tabi tutuluyorum. Mektup, telefon, kargo yani tüm haklarım elimden alındı. Ben de aynı gün açlık grevine başladım. Bu tecrit kaldırılmadan ve Şırnak Cezaevi Kurumu’na soruşturma açılmadan grevi bırakmayacağım. Esas mahkemem aynı cezayı verdi, ertesi gün bu tecrit. İlgili tüm yerlere yazdım. Bana bir şey olursa da sorumlusu bu cezayı verenler, kararlaştıran ve uygulayanlardır. Sağlık sıkıntılarım var. Kalp, astım, kemik erimesi ve başka başka rahatsızlıklar. Göğüslerimdeki kitlelerin kanser olma ihtimali çok yüksek. Şu an hangi aşamada onu da bilmiyorum. Aylardır hastaneye gitmeyi bekliyorum. Ailem Batman ve İstanbul illerinde, yanıma gelemiyorlar. Gidiş gelişler de çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Yani anlayacağın ailemle olan tüm bağlarımı kopardılar. Şu an ailem bu durumumdan habersiz. Greve başladığım gün gözlerimi kapattığım gibi annem, babam, nişanlım bir an olsun başucumdan ayrılmadılar. Defalarca uyudum, uyandım aynı rüyayı gördüm. Ruhları yürekleri benden haberdar. Duysalar çok üzülürler. Bende durumlar kısaca böyle. Ve tabii anlatamadıklarım da var. Kim bilir belki anlatırım bir gün. Ağzını açan içeride gözlerini açıyor. İçeridekiler ise içerinin içerisinin dibini görüyor. Gerçekten ya Star…
Adil hocam, kıymetli abim. Kendine çok iyi bak. Sağlığına dikkat et. Senin şahsında yan yana ve tüm sevdiklerine kucak dolusu sevgiler. Çalışmalarınızda üstün başarılar. Bekledim özgürlüğü sipariş verdim gelmedin. Belki de hemen yanı başımda hayırlısı:) Sevgi ve saygılarımla.
24 Şubat 2025
Fatima AKTAŞ
Tarsus Kadın Kapalı Hapishanesi C-Tekli-4 Tarsus/MERSİN
Resim: Aynur Epli
- 50 gösterim