“Ben Gümüşhane cezaevinden 30 arkadaşımla birlikte bir süre önce Elazığ’a adına kampüs denilen mekana getirildim. 19 arkadaşı 1 No’lu 11 arkadaş 2 Nolu’ya götürüldük getirilirken yolculuk hiç açıcı bir havada geçmedi. Ardından yeni faaliyete geçirilen 1 No’luya verildik. Eşyalarımız Gümüşhane Cezaevinde kaldı. Bizden sonra gönderilen eşyalarımızın büyük çoğunluğu kayboldu. Akıbetini bulamadık. Özellikle kitaplar, yazımsal ferdi çalışmalarım, albüm, saz v.b. ama hepsi içinde kitaplarımın bulunamamasına üzüldüm.”
EMRAH ABA
1 NO’LU YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ C BLOK 30. ODA ELAZIĞ
***
Değerli Adil Hocam
Merhaba!...
Yine üzerinde görülmüştür mührü olduğu bir mektupla sizlere ulaşmaya çalışacağım. Öyle bir süreç yaşıyoruz ki, bu süreçte bir tek mektuplar kaşeli olmuyor. Ya da bir seferlik kontroller yeterli görülmüyor. Özellikle de mektuplardan çok toplumsal değerlerin hint mürekkebiyle damgalanmaya çalışılmasına insan üzüntü duyuyor. Ahlaki ve vicdani olan değerler pir ü paktır. Bir çocuk masumiyetinde, akan suyun temizliğinde olurlar. Bunların yitirilmesine insan üzülüyor. Bu değerleri korumak, savunmak zor bir hal alsa da sıkı sıkı sarılarak bırakmamak gerektiğine inananlardanım. Tüm insani duygularımla sizleri selamlıyor, sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. İyi olmanızı can-ı gönülden diliyorum.
Denir ki; “almadan vermek Tanrı’ya özgüdür” karşılık beklemeden, herhangi bir hesap ve kitap peşine düşmeden yapılan paylaşımların kutsallık düzeyinde ele alınmasını semavi dinler belirtir. Tüketim kültürünün, insan ve toplumsal doku üzerinde yarattığı tahribatlar biliniyor. “Ben” olmak yerine bencil olmanın, benim olsun anlayışının gelişmesiyle, insanlar doğalarına, değerlerine daha yabancılaşır bir hale geldi. Çevrelerine yabancılaştı, toplumsal sorunlardan uzaklaştı, insan olmanın gereklerini ve sorumluluğunu unutmaya başladı. İnsanlar kendi yarattıkları nesnenin esiri, bağımlısı, tapıcısı haline geldiler. Paylaşmak yerine toplamak, vermek yerine almak, biriktirmek sürekli hale gelen aç gözlülük, karnından çok gözün doymamasını yaşar hale getirdiler. Böylesine çarptırılmış insani dejenarasyon hali içerisinde paylaşımı esas almak, insani özü beslemek anlamına gelir. Bir sözü, bir yazıyı, bir resmi paylaşmak kendinden yaşama güzellikler katmakla eş anlamlıdır. Dayanışmayı gerçekleştirebilmek büyük önem arz eder. Sizlerde çalışmalarınızla, çabalarınızla anlamlı olanı ve değerli olanı yapıyorsunuz bunun için sizlere teşekkürlerimi sunuyorum. “Sakladığın değil, paylaştığın senindir” anlayışının olduğu her uğraş değerlidir ve kutsaldır. İnsana özgü olanı büyütür ve geliştirir.
Gönderdiğiniz kart elime ulaştı. Ardından yolladığınız koli ve kitaplarınız daha okuma komisyonunda oldukları için elime ulaşmadı. Bakma, inceleme imkanım olmadı. Çalışmalarınızın değerlendirilmesini bunun için bu mektupta yapamıyorum. Ama inanıyorum güzeldir. Hem çalışmalarınızdan ötürü hem de duyarlılığınızdan dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Üreticilik ve yaratıcılığınız bu konudaki çabalarınız ve emekleriniz takdire şahan bunların devamını her daim bekliyoruz.
İçeride birçok çalışmaya ayırt edebilecek, insanın yeteneklerini geliştirebilecek zamanı var. Bu zaman olmasına rağmen bunları yapmaya imkan ve zemin tanınmıyor. Daha öncesinde kaldığım Ceza Evlerinde kimi olanaklar çok cüzi de olsa tanınıyordu maalesef bu son getirildiğim Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde hiçbir şeye imkan tanınmıyor. Ohal, khk v.b. birçok gerekçeyle bunlar engelleniyor. Kitaplar dahi sınırlı 7 kitap sınırlaması var. 5 de dergi ama dergi adreslerine bir türlü ulaşamadık. Ohal’den sonra çıkan var mıdır bilemiyorum. Odalarda üç kişi kalıyoruz. Herhangi bir farklı aktivite olamayınca (haftada bir saat dışında) insan suretiyle buluşamıyor insan. Bunlar sadece birkaçı buraya sığdıramayacağım kadar çok şey var. Bunlarla vaktinizi almak istemiyorum.
Ben Gümüşhane cezaevinden 30 arkadaşımla birlikte bir süre önce Elazığ’a adına kampüs denilen mekana getirildim. 19 arkadaşı 1 No’lu 11 arkadaş 2 Nolu’ya götürüldük getirilirken yolculuk hiç açıcı bir havada geçmedi. Ardından yeni faaliyete geçirilen 1 No’luya verildik. Eşyalarımız G.hane C.evinde kaldı. Bizden sonra gönderilen eşyalarımızın büyük çoğunluğu kayboldu. Akıbetini bulamadık. Özellikle kitaplar, yazımsal ferdi çalışmalarım, albüm, saz v.b. ama hepsi içinde kitaplarımın bulunamamasına üzüldüm. En büyük mağduriyeti de bu konuda yaşadım. Bu mağduriyetimi(zi) giderebilmiş değiliz. Eminiz sizlerde bu konuda duyarlılığınızı her dem olduğu gibi göstereceksinizdir … tekrardan duyarlılığınız için teşekkürlerimizi bir kez daha sunuyor, yaşam ve çalışmalarınızda esenlikler diliyorum. Özgür ve anlamlı yarınlarda buluşmak dileğiyle, sağlıcakla kalın. 16.04.2018
Saygılarımla Emrah ABA
- 2 gösterim