“Söylediğim zorunlu ihtiyaçlar, masa, sandalye, battaniye, yastık, yatak, çarşaf, nevresim vs. bana “kantin listesi vereyim, yarın sayımında istediklerini yazarsın” dedi. Bir süre sonra listeyi bırakıp gitti. Listeyi inceledim. Zorunlu temel ihtiyaçlarımı (ketil vs. dahil) 15-20 bin TL. tutuyor. Orada kalıcı olmadığımı bildiğim için sigara, su bir de yastık yazdım. Başka bir şey yazmadım. Düşün Nevresim takımı 300-600 TL. Yüzü olmayan tek yastık 200 TL. Kaldı ki kantinde satılan ürünlerin çoğunluğu yani açık cezaevlerinde iş yurtlarınca Adlilerin çok çok ucuz iş gücüyle üretilen ürünler. Buna rağmen ürünlerin fiyatları dışarıdaki market fiyatlarını aratmıyor. “
M. Yaşar (Tahliye oldu. Tahliye olmadan önce yazdığı mektup önemli bilgiler içerdiği için paylaşıyoruz)
14 Ekim 2024
Sevgili Dostum, Yol arkadaşım Sevgili Adil, öncelikle seni ve tüm “Görülmüştür” müdavimlerini sevgi ve özlemle kucaklayıp öpüyorum.
Perşembe günü gönderdiğin kargo ve içinde bulunan iki kitabın geldi. Kitaplar Okuma Kurulu’na gitti. Sanırım 10-15 gün içinde teslim ederler.
Ben mektubu hafta sonu yazıyorum. Haftada bir gün (pazartesi) PTT Kargo gidiyor. Salı ve Perşembe günü ise dışarıdan gelen posta ve kargoyu veriyorlar.
(…) Sevgili Adil. Öncelikle (sen de eski mapussun) belirteyim. Bizim dönemle bugünkü, (özellikle 2000 yılı cezaevleri katliamları ve F Tipleri başlangıcı) cezaevleri çok farklı. En temel değişikliklerin başında günümüz cezaevleri ticarethaneye dönüşmüş.
Sadece birkaç başlık anlatayım: Buraya gelmeden Metris’te tekli hücreye koydular. Hücrenin içi çöp yığını. Oturacak sandalye-masa yok. Ranzanın üstünde rengi neredeyse siyaha dönüşmüş bir yatak. Battaniye, nevresim, çarşaf ve yastık yok. Yatağın üstünde tahtakuruları karşılıklı maç yapıyorlar. Kapıya vuruyorum, butona bassana” dedi. Yani artık kapıya vurmak yerine, kapının yan tarafında bir düğme var, ona basıyorsun. Neyse derdimi anlattım. “İçeride hiçbir şey yok” dedim. Söylediğim zorunlu ihtiyaçlar, masa, sandalye, battaniye, yastık, yatak, çarşaf, nevresim vs. bana “kantin listesi vereyim, yarın sayımında istediklerini yazarsın” dedi. Bir süre sonra listeyi bırakıp gitti.
Listeyi inceledim. Zorunlu temel ihtiyaçlarımı (ketil vs. dahil) 15-20 bin TL. tutuyor. Orada kalıcı olmadığımı bildiğim için sigara, su bir de yastık yazdım. Başka bir şey yazmadım. Düşün Nevresim takımı 300-600 TL. Yüzü olmayan tek yastık 200 TL.
Kaldı ki kantinde satılan ürünlerin çoğunluğu yani açık cezaevlerinde iş yurtlarınca Adlilerin çok çok ucuz iş gücüyle üretilen ürünler. Buna rağmen ürünlerin fiyatları dışarıdaki market fiyatlarını aratmıyor.
Bu konuda son bir konuya daha değineyim. Burası biri kadın, biri açık cezaevi olmak üzere toplam 12 cezaevinden oluşan kampüs. Tahmini rakam otuz, 40 bin civarında. Bu kadar (bu sayı içinde asker ve infaz memurları yok). Silivri dağ başı. Yakınlarında market, bakkal vs. yok. Olsa da başka yerden alma şansı yok. Bu kadar hükümlü ve tutuklu için tekel kantin oluyor. Yani en büyük süper, hiper vs bir marketin böylesi devasa müşterisi yok.
Koğuş içinde kullandığımız (Ranza ve elbise dolabı hariç) tüm eşyalar (örneğin masa, sandalye, TV, Buzdolabı vs.) kendi paranla alıyorsun. Yetmiyor. Elektrik parayla. Eğer kasada paran yoksa tık diye kesiliyor. 2001’de Tekirdağ T tipinde başıma gelmişti. Aylık ortalama 800 ile 1000 TL geliyor. Su belli bir kota var. Aşarsan kesiliyor. Patlayan ampül vs. olduğunda yine paranla alıyorsun. Yetmiyor. Geçen hafta banyonun bataryası bozuldu. Kantine dilekçe verdik, teknisyen geldi, taktı. 800 küsur TL. Kısacası paralı mahkumiyet dönemi yaşıyoruz.
Hep olumsuzlukları yazdım. Olumlu gördüğüm iki konuyu da yazmam gerekiyor.
Yılların mapusu ve onlarca tip ve illerinde yatan biri olarak çok şaşırdığım iki konu: 1- 24 saat sıcak su akıyor. Yani günün her saatinde banyo yapman mümkün. 2- Yine banyo, tuvalet sorunu, burada 2 adet banyo iki adet tuvalet var.
Kitap ve yayın sorunu ciddi bir sorun. Süreli yayın, (dergiler) verilmiyor. Özgür Yaşam günlük gazete, verilmiyor. Üç ay önce buraya getirildikten ve adresim belli olduktan sonra yani iki buçuk ay önce İst. Taksim PTT ve İzmir Karşıyaka PTT ile gönderilen kitaplar (kaldı ki gelen kitaplar içinde kendi yazdığım NEFER’de dahil) henüz verilmedi. Geçen hafta dilekçe yazdım yanıt gelmedi. Haftaya savcılığa dilekçe yazacağım.
Üç kişilik arkadaşlık için iki arkadaş ismi yazdım. Kurul tarafından RED edildi. Ben de sırasıyla İnfaz Savcılığı/Hakimliği vs. başvurdum.
Bizim dönemimizde bir hükümlü günü geldiği zaman; ya akşam sayımında memurlar “yarın tahliyesin” der, sabah tahliye ederlerdi. Ya da sabah sayımında “… Hazır ol, akşam mesaiden sonra tahliyesin derler. Ve tahliye ederlerdi. Şimdi öyle bir şey yok. Ahmed Arif’in dizelerinde olduğu gibi “Erkekçe olsun isterim dostluk da, düşmanlık da.” Ya da Köroğlu’nun meşhur sözü “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” Yani İz. Kurulu icat edildiğinden artık bir mahpus (günü gelen) tahliyeyi değil “Acaba Kurul kaç…
Her hastaneye gidiş geliş beni çok yoruyor. Bir iki gün kendime gelemiyorum. Nedenini izah edeyim: Sabah saat 6:30’da koğuştan alıyorlar. 2-3 saat kapı altında aç açına bekliyorsun. Sana kapıda kelepçeyi takıp ringe biniyorsun. Yenibosna Ad. Tıp bahçesinde park yerinde 2-3 saat ringde bekledik. Sıram gelmeye yakın indirdiler. Bazı bölümleri dolaştıktan sonra bir Nörolog Hekimin karşısına çıktım. Sabahtan itibaren takılı kelepçe hala elimde. Ben de “Kelepçeli muayene olmuyorum”. Hekim kelepçesini çözün” deyince çözdüler. Dr. bana: “Nasılsın, iyi misin, bir sorun sıkıntın var mı, şuraya kadar yüzü, ellerini yukarı kaldır vs. Yaklaşık 10 dakika sürdü. Sabah 6:20 koğuştan çıktık. Akşam 17:00 da koğuşa geri döndüm. İki günde kendimi ancak toparlayabildim.
Sevgili Dostum, yol arkadaşım Adil, şimdilik burada yazıma ara veriyor, en başta seni, tüm Görülmüştür ahalisini, Hasan Gülbahar ve tüm dostları sevgi ve özlemle kucaklayıp öpüyorum.
M. YAŞAR
Silivri L Tipi 5 Nolu Hapishanesinden tahliye oldu
Resim: Aynur Epli
- 30 gösterim