Hasta Tutsak Abdullah Kalay Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‎

07.04.2014

Selamlar saygılar;

Duvarların ardında ölüm çıkaran hapishanelerde maruz kaldığım her anı ölüm riski olan ağır ve sürekli hastalıklarımla ilgili son durumu paylaşmak istiyorum.

Kocaeli 2 No’lu F Tipi Hapishanesinde 13 Nisan 2012 tarihinde kalp krizi geçirdim. İki buçuk saat hastaneye geç götürüldüğüm için kalp ve genel sağlık durumumda onarılmaz hasarlar oluşmuştur. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’ ndeki doktorların medikal tedavi uygulamasına rağmen sağlığım her geçen gün kötüleşiyor.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Kurulu’na hastalıklarımla ilgili 5275 sayılı yasanın 16. Maddesi gereğince ceza ertelemesi ya da cezanın geride bırakılmasıyla ilgili savcılık üzerinden başvuru yaptım. Bunun üzerine Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu “kroner arter hastalığı, anginapectoris, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, eko sonucunda kalbin çalışma oranı %30, %27 duyma kaybı ( bu oran %35’e varmış) sürekli baş ağrısı, uzun süreli açlık grevlerinden dolayı Wernice-Korsakoff ve buna bağlı olarak bağırsaklarda ağrı sık sık ishal, bacaklarda kollarda uyuşma” gibi kardiyoloji, nöroloji, psikiyatri bölümlerinin tetkik ve raporlarına dayalı 30 Aralık 2013 tarih ve 2013 736 sayılı kararla “hayati risk taşımakta cezaevinde kalamaz” raporunu düzenlemiştir.

Ayrıca ‘Cezaevi gibi kapalı veya resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerde dahi enfeksiyon kapma ve hayati tehlike oluşturacaktır’ belirtilmektedir.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu raporunun yanı sıra doktorlar ‘yeniden kalp krizi geçirmen yüksek, kalp vücudunun ihtiyacına yeteri kadar kan pompalamamaktadır. Kalp kriziyle birlikte geç müdahaleden dolayı yara alıp tahribata uğramış ve risk altındasın. Durumunun bozulmasından dolayı kalp yetmezliği başta olmak üzere, solunum güçlüğü halsizlik, güç kaybı, göğüs ve sırt ağrıları, merdiven çıkamama gibi sağlık sorunlarını derinleştirmiş ve hayati risk altındasın’ demektedirler.

Kroner arter hastalığımdan dolayı son yapılan anjiyoda bütün ana damarlarımda %40 ile %70e varan darlık olduğu bu durumun yeni damar tıkanıklığına bağlı kalp krizine yol açacağı ifade edilmektedir. Şimdi on çeşit ilaç kullanmaktayım. Medikal tedaviye rağmen kalp hızı yüksek, ilaç tedavisi eklendi. Kalp yetmezliği ve kalbin çalışma oranı %30’ a düşmüş, yeni bir kalp krizinin karşılığı ölümdür.

Yaşadığım sağlık sorunlarından dolayı yaşamımı yalnız sürdürmem olanaksız hale gelmiş ve durumum giderek ağırlaşıyor. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulunun ‘ ceza evinde kalamaz’ raporu üzerine infazın ertelenmesi için cumhuriyet savcılığına başvuru yaptık. Savcılık hiçbir gerekçe belirtmeden Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Raporu yeterli olmasına rağmen ikinci bir Adli Tıp Raporu için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk edildim.

08.01.2014 tarihinde İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürüldüm. Üçüncü ihtisas kuruluna muayene için çıkarıldım. Muayeneden önce birlikte götürdüğüm Kocaeli Üniversitesi’ nin Adli Tıp raporunu doktorlara gösterdim. (Çünkü dosyanın üzerinde raporla ilgili hiçbir belirleme yazılmamıştı.) Bu raporun dosyada olup olmadığını, dosyada eksiklik varsa muayene olmayacağımı belirttim. Israrım üzerine dosyaya baktırdım ve rapor olmadığı gibi kalp yetmezliğiyle ilgili rapor da dosyada yoktu. Bu yüzden muayeneyi kabul etmedim.

Avukatlarımın Savcılık üzerinden yeniden başvurusu üzerine 22 Ocak 2014 tarihinde bir kez daha İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürüldüm.

Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu 24 Ocak 2014 tarih ve 702 No’ lu kararıyla ‘Kalbi çalışıyor, hastalığın ilerlemesi ve vasfının değişmesi oluşumunda yeniden değerlendirme yapabileceği, cezaevi şartlarında infazının devamına’ şeklinde karar vererek talebimizi reddetmiştir.

İki kamu kurumunun raporları birbiriyle çelişti. İstanbul Adli Tıp Kurumu tıp etik değerlerini çiğneyen, insan yaşamıyla alay ederek ciddiyetsiz kararlarıyla bir kez daha bürokratik yapısına uygun ideolojik davranmış, siyasi karar vermiştir. ‘Vasfının değişmesi… , durumunu yeniden değerlendirileceği’ neyin değerlendirileceğini belirtmek, “öldükten sonra rapor veririz” in açık itirafıdır. Sürekli, ağır ölüm riski altında olmanın İstanbul Adli Tıp Kurumu için yeterli görülmemiştir.

Ayrıca raporda Wernice –Korsakoff durumumu da diğer hastalıklarımla birlikte belirtmesine (teşhisi konulmuş raporlar mevcut) rağmen ‘vasfı değişsin bakarız’ denmektedir. Bunun açık ifadesi ölüm demektir.

Bütün bu olanlarla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu ölümcül risk taşıyan kronik kalp ve damar hastalığımla ilgili Kardiyoloji doktorunun muayenesinden geçirmeden, ilgisi olmayan doktorlar muayenesinde ‘kalbi çalışıyor’ denilerek ayrı bir ihmale daha başvurmuştur.

Avukatlarım kardiyoloji bölümünün doktor muayenesi yapılmadığı için savcılığa yeniden başvuru yaptılar… Mart 2014 tarihinde yapılan itirazla sağlık dosyamı yeniden İstanbul Adli Tıp Üst Kurumuna savcılık tarafından gönderilmiştir. Yeniden Adli Tıp Kurumuna götürülmem için yaklaşık bir aydır (cevap) randevu bekliyorum.

Adli Tıp Kurumu’nun, Kocaeli Adli Tıp Kurulu (cezaevinde kalamaz) raporuna rağmen ‘cezaevinde kalabilir’ raporu yaşam hakkı ihlalidir. AİHM’nin yaşam hakkı ihlali ile ilgili hapishanelerde ölümle sonuçlanmış ve tahliye edilmediğinden dolayı Türk devleti mahkum edilmiş. Keza kalp hastası olan kalbi %30 çalıştığı iddia edilen emekli orgeneral Ergin Saygun aynı Adli Tıp tarafından ‘Cezaevinde kalamaz’ raporuyla tahliye edilmiştir.

Hayati risk-ölüm riski- ve yaşam hakkı ihlalinden dolayı avukatlarım Anayasa Mahkemesine başvuru yaptılar... Mart 2014 tarihinde yapılan başvuruya; yaşam hakkı ihlalini ve insan haklarının evrensel değerlerinin bir gereği olarak mağduriyetimin giderilmesi ve cezanın geriye bıraktırılması amaçlıdır.

Sonuç olarak: Daha iki gün önce Kırıkkale Hacılar F Tipi hapishanesinde kalp krizi nedeniyle hastaneye yetiştirilmediği ve doktor bulunmadığı için bir arkadaşımız hayatını kaybetmiştir. Aynı durumu yaşamam halinde kurtulmam imkansızdır. Normal günlük yaşamı sürdüremez, kendi ihtiyaçlarımı karşılayamaz durumdayım. Yeni bir kalp krizi geçirirsem, doktor olsa bile -ki yoktur- kurtulma şansım yoktur.

Biz hasta tutsaklar için yaptığınız her çalışma hayat kurtarma amaçlıdır. İnsanlık adına, yaşam hakkı adına yaptığınız çalışmalara teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Abdullah Kalay
Kandıra 2. Nolu F Tipi Hapishanesi
KOCAELİ