İŞKENCE VE TECAVÜZ YİNE CEZASIZ KALDI

Polis şefi Sedat Selim Ay hakkında 17 yıl sonra işkence suçlamasıyla yapılan suç duyurusu da sonuçsuz kaldı.

Etkin Haber Ajansı / 22 Haziran 2013 Cumartesi

İSTANBUL- Savcılık, 4 sosyalist kadının İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay hakkında işkence suçlamasıyla yaptığı şikayeti takipsizlikle sonuçlandırdı. Savcılığa göre, şikayetçi kadınlar işkence gördüklerine dair tanık göstermedi. Ayrıca raporlarını da sunamadı. Takipsizlik kararında polis fezlekelerine yer veren savcılık, şikayetin 17 yıl sonra yapılması nedeniyle iddianın inandırıcı olmadığını savundu.

Polis şefi Sedat Selim Ay'ın geçtiğimiz Temmuz ayında AKP hükümeti tarafından Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı'na getirilmesiyle birlikte Ay'ın adının geçtiği işkence olayları yeniden gündeme gelmiş ve hakkında suç duyuruları yapılmıştı.

1996 ve 1997 yıllarında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde işkence gören gazeteci Arzu Demir, SKM üyesi Birsen Kaya ile ESP üyeleri Meral Armutlu ve Zelal Armutlu da, 18 Temmuz 2012 tarihinde savcılığa Sedat Selim Ay hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

 

TANIK YOKMUŞ

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, şikayet ile ilgili takipsiz kararı verdi. Gerekçe ise, 4 kadının işkence gördüğüne dair tanık ve doktor raporu sunmaması. Savcılık, ayrıca şikayetin işkence olayından 17 yıl sonra şikayetçi olunmasının işkenceyi inandırıcılıktan yoksun kıldığını savundu.

Kararda, polisin 4 kadın ile ilgili "örgüt üyesi oldukları" yönündeki fezlekelerine ayrıntılı olarak yer verilmesi de dikkat çekti.

 

'RAPORLARA BİLE İŞKENCE GÖRDÜĞÜMÜZÜ YAZMIYORLARDI'

 

Savcılık kararına tepki gösteren ETHA editörü Arzu Demir, 1996 yılının Haziran ayının ilk iki haftasında 15 gün boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde sorgulandığını hatırlattı, "Orada uykusuz bırakma, cinsel taciz ve elektrik verme işkencesine maruz kaldım. Sorguma Sedat Selim Ay da bizzat girdi" dedi.

O günlerde bedenlerindeki işkence izlerini adli tıp raporlarına bile yazdıramadıklarını anlatan Demir, şunları söyledi: "Savcılıkta işkence gördüğümü anlattım. Serbest bırakıldıktan sonra düzenlediğimiz basın toplantısında da yaşadığımız işkenceleri anlattık. Ancak o günlerde yapılan hiçbir başvuru ceza ile sonuçlanmıyordu ve ben de bu cezasızlık nedeniyle ayrıca başvuruda bulunmamıştım. Halbuki, savcılığın o anlatımlarımızı ihbar kabul edip soruşturma başlatması gerekiyordu. Yapmadılar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu'nun bugün verdiği kararla gördük ki, 17 yıl sonra da hiçbir şey değişmemiş. 17 yıl sonra da işkence cezasız bırakılıyor" dedi.

 

'İŞKENCEYİ DEĞİL, GAZETECİLERİ CEZALANDIRIYORLAR'

 

Sedat Selim Ay'dan işkence görenlerin tanıklıklarını yazdığı için ETHA hakkında açılan davaya dikkat çeken Demir, "17 yıl sonra işkence değil, bu iddiaları yazan gazeteciler sanık sandalyesine oturtuluyor. AKP hükümetinin 'işkenceye 0 tolerans' iddiasının hiçbir gerçekliği yoktur" dedi.

 

'İŞKENCE SUÇUNDA SÜRE SÖZ KONUSU OLAMAZ'

 

Birsen Kaya da, gözaltından sonra TİHV'den rapor aldığını ve 17 yıl önce soruşturmayı yürüten savcıya da ayrıntılı olarak gördüğü işkenceleri anlattığını hatırlattı, "Savcının 17 yıl sonra neden şikayetçi oldular? yaklaşımı hukuka da aykırıdır. Çünkü, işkence insanlık suçudur ve bu suçta süre olmaz" dedi.

17 yıl önce hem sosyalist hem de kadın olduğu için işkence gördüğünün altını çizen Kaya, "Bugün de dünden bir farkın olmadığını, aynı zihniyetin iktidarda olduğunu savcılığın bu kararıyla görmüş olduk" diye konuştu.

 

'İŞKENCE GÜNDEMDEN DÜŞMEDİ, DÜŞMEYECEK'

 

"Bu karar işkencenin gündemden düşmediğini, düşmeyeceğini gösteriyor" diyen Kaya, şöyle konuştu:

"Taksim direnişi sırasında yaşananlar ortada. Devletin halklara karşı kullandığı şiddet Hitler faşizmini kıskandıracak derecede sertti. Şiddetin her türlüsü uygulandı. Bunu sadece militarist bir kuvvet, kolluk gücü üzerinden yapmadı. İktidarın bütün gücüylü bütün topluma karşı uyguladı. Eskiden devrimcilere karşı uygulanan bu şiddet ve işkence, muhalif olan, iktidardan farklı düşünen herkese yöneldi. Hükümet, polisin silah kullanma yetkisini artıracağını söylüyor. Bu söylem, hükümetin, polisin kullandığı şiddetin, işkencenin arkasında durduğunu gösteriyor. Ayrıca, onun elini güçlendiriyor."