Kadınların 12 Eylül'ü ve Taş Duvarı Aşan Kahkahaları

Asiye Müjgan Güvenli'nin kaleme aldığı "Taş Duvarı Aşan Kahkahalar" 12 Eylül'ü ve direniş hikayelerini gülümseten öykülerle anlatmanın ötesine geçerek kadınların 12 Eylül'ünü de erkek tarih anlatısının dışında bir kurgu ve vurguyla ele alıyor.

30 Mart 2019

*Fotoğraf: Pamuk Yıldız arşivi. Yıldız 12 Eylül döneminde Dev-Yol davasında yargılandı. 

12 Eylül yılları ve cezaevleri konuşulmaya başlandığında ilk akla geleneler doğal olarak devrimci direnişler ve devlet şiddeti oluyor.

Döneme ilişkin yazılan anılar, edebi metinler, çekilen filmler ve belgeseller hep politik koşullara ve erkeklerin direniş öykülerine yoğunlaşageldi. Kadınların 12 Eylül anıları, direnişleri ve tüm yaşadıkları, sınırlı sayıda çalışma dışında görünmez olmaya devam ediyor.

Bu erkek ve büyük politik analizler merkezli bellek oluşturma yönteminin bir sorunu da yaşanan devrimci direniş tarihinin yerelliğini ve toplumsal koşullarını gözden kaçırması.

12 Eylül'ü işkenceler, direnişler ve devlet analizlerinin sınırlılığı ekseninde ele alan bir tarihsel-siyasal bellek her durumda bugüne ilişkin gerçekçi siyasal analizlerin de önünü tıkamakla malul.

Koğuşlar arası evlilik yıldönümü hediyesi

Asiye Müjgan Güvenli'nin kaleme aldığı ve Favori Yayınları'ndan çıkan Taş Duvarı Aşan Kahkahalar 12 Eylül'ü, cezaevlerini ve direniş hikayelerini gülümseten öykülerle anlatmanın ötesine geçerek kadınların 12 Eylül'ünü de erkek tarih anlatısının dışında bir kurgu ve vurguyla ele alıyor.

Kadınların tarih yazımının, sadece erkek anlatılardaki kahramanca direnişlerin oluşturduğu dostlukları değil, kadınların gündelik hayatı cezaevinde baskılar altında sürdürürken hayata renk katan gülümseyişlerini de içerdiğini bize gösteriyor.

Taş Duvarı Aşan Kahkahalar'ı okurken gülümsemekle duygulanmak arasında hızlı geçişler yaptığınızı ayırt ediyorsunuz bir anda.

Cezaevlerinin sınırlı koşullarının yaratıcılığı nasıl beslediği, gizli kalmış yetenekleri nasıl ortaya çıkardığını Taş Duvarı Aşan Kahkahalar'ı okurken fark etmemek mümkün değil. Cezaevlerinde önemli siyasal kararlar için yasakları aşarak koğuşlar arası haberleşmelerin nasıl yapıldığını gerek dünyadaki devrimci mücadelelerin tarihinde gerekse Türkiye'deki mücadele tarihinde çokça gördük okuduk.

Ama işte Erdal'ın Meral'e evlenme yıldönümü hediyesini koğuşlar arası paket gönderme yasağını aşarak iletmesi hikayesi yaratıcılık ve zekâ budur demenin yanı sıra aşk budur, dedirten bir gülümseme ile de okunuyor...

Tükenmez kalemin bile yasaklandığı koşullarda cezaevi kantininden alınan zeytinler aracılığıyla tükenmez kalemlerin içeri gizlice nasıl sokulduğuysa sadece içeride yatan siyasi mahkumların değil onların yakınlarının, ziyaretçilerinin de yaratıcılıklarını nasıl geliştirdiklerini gülümseterek hatırlatıyor.

Siyasal belleğe başka açıdan bakmak

Taş Duvarı Aşan Kahkahalar aslında dönemin cezaevi koşullarını anlatmanın ötesine geçen bir içeriğe de sahip. Anlatılan öyküler cezaevlerinde yaşananları eksenine alsa da dönemin sosyalistlerinin yaşam ayrıntılarına, toplumsal koşullarına hatta popüler kültürüne ilişkin izlekler oluşturmayı mümkün kılıyor.

Örneğin üzüm hoşaflarından yapılan içkilere ilişkin anlatılar şaşırtıcı bir biçimde sosyalist hareketin o dönemde nasıl yaşam ayrıntılarına sahip olduğunu gösteriyor.

Gazi mahallesi minibüslerine ilişkin oyunu okurken bugün artık devrimci mücadelenin simge ismi haline gelen mahallenin ilk kuruluş yıllarına ilişkin bir politik hatırlayış mümkün oluyor.

Dönemin arabesk şarkılarını eğlenceli hikayeler içinde hatırlarken cezaevlerinde yatan siyasi mahkumların toplumun çok farklı kesimlerinden ve farklı kültürlerinden geldiğini ayırt edince aslında dönemin devrimci mücadelesinin toplumsal kapsayıcılığını da fark ediyorsunuz.
Asiye Müjgan Güvenli'nin Taş Duvarı Aşan Kahkahalar adlı öykü kitabını okurken bir yandan yaklaşık otuz beş yıl sonra o yılların cezaevlerinden inadına yükselen kahkahalarına eşlik ediyor bir yandan da siyasal belleğe bir başka açıdan bakabiliyorsunuz. (HO/PT)

Kaynak: BİANET