Kanser hastası tutsak şair Erol Zavar'dan mektup var: "Ziyaret, revir hastane, sohbet, spor gibi alanlara çıkamıyoruz."

"Yeni yaşam gazetesi uzunca bir süredir buraya gelmiyor. Dolayısıyla yazını göremedim. Ancak tutsakların lehine bir yasa beklemiyordum. Öyle de oldu “ Oluk oluk kan akacak” diyenlerden biri yurtdışına kaçınca onun yerini dolduracak başkalarını bu yolla tahliye ettiler. Daha önceden de devlete hizmetleri olduğunu Bahçeli açıklamıştı. Yüne hizmetine ihtiyaç duymuş olacaklar!"

Erol Zavar

F Tipi Hapishanesi C 100 BOLU

17 Mayıs 2020

Sevgili Adil  Merhaba,

30 Nisan da postaya vermiş olduğun Koronavirüs Günlüğü Başlıklı yazının olduğu kartları aldım. Çok teşekkür ediyorum.

Sergi davetiye taslağının olduğu mektup gelmedi bilgin olsun. Yani sergi davetiyesini henüz göremedim.

Burada durumlar nasıldır diye merak ediyorsundur. Şöyle anlatayım her gün Cumartesi-Pazar. Bilirsin Cumartesi-pazar günleri hapishaneye bir sessizlik – ıssızlık çöker hiçbir kapı açılmaz gardiyan sayısı azdır, ziyaret, sohbet, spor vs. olmaz avukat gelmez, revire hastaneye gidilmez şimdi, bu, korona virüs yüzünden aynı durumu her gün yaşıyoruz. Hapishanede gardiyan sayısı azaldı çünkü 15 gün hapishanede kalıyorlar, Bakanlık genelgesiyle. Ziyaret, revir hastane, sohbet, spor gibi alanlara çıkamıyoruz. Kullandığımız bir tek telefon var. Onu da başka hapishanelerde 2 gün olarak 10 dakika kullandırırlarken burada haftada 1 gün tek numarayla 20 dakika olarak kullandırıyorlar. Telefon günleri hariç müthiş bir ıssızlık duygusu oluşuyor anlayacağın.

Yeni yaşam gazetesi uzunca bir süredir buraya gelmiyor. Dolayısıyla yazını göremedim. Ancak tutsakların lehine bir yasa beklemiyordum. Öyle de oldu “ Oluk oluk kan akacak” diyenlerden biri yurtdışına kaçınca onun yerini dolduracak başkalarını bu yolla tahliye ettiler. Daha önceden de devlete hizmetleri olduğunu Bahçeli açıklamıştı. Yüne hizmetine ihtiyaç duymuş olacaklar!

Bu salgın dönemi toplumdaki Sınıf Farklılıklarını daha görünür kıldı. Hep diyorlar ya virüs zengin fakir ayırmıyor diye öyle bir ayırıyor ki hem de gayet güzel ayırıyor. Daha doğrusu zenginler kendini virüsten ayırıyor. Fakir evinde otursa açlık dışarı çıksa virüs yapışıyor yakasına! İşini henüz kaybetmemişse, toplu taşıma araçlarında, çalıştığı alanlarda virüse yakalanması neredeyse bir mecburiyete dönüşüyor. Yani virüs Fakire mecbur bulaşıyor. Zengine bulaşmaması için evinde kalıp istediğini ayağına getirttirmesi yeterli. Oysa Fakir çalışmak için evinden çıkmak zorunda. Ayrıca Zengin virüse bir şekilde yakalansa bile onun olacağı tedavi ve bakım fakirinki ile aynı mı olacak? Bu salgın bize şunu gösterdi. Kapitalizmin insanlığa herhangi bir şey verebilecek durumu yok bu salgınla mücadele edebilecekler, halkı koruyabilecekleri bir organizasyonları yok. Bu da Sosyalizmin kitlelerde bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasına neden oluyor. Bir de bunu bilince çıkarabilirse insanlık o zaman bu virüs kapitalizmi yatağa düşürmüş olur!

Sevgili Adil başka da ne olsun bol bol okuyup az az yazıyorum.

Kendine iyi bak diyor sıkıca kucaklıyorum.

Devrimci selamlar

Erol Zavar  

F Tipi Hapishanesi C 100 BOLU