Karşı Sanat'tan Tüm Devrimci Sanatçılara Çağrı: "Diyarbakır Hapishanesi Ne Yana Düşer"

Karşı Sanat tarafından, 12 Eylül’ün yıldönümünde, toplumun, toplumsal dinamiklerin sanatla olan dolayımsız bağlarını kurmakta etkin biçimde rol üstlenmeyi seçen tüm sanatçıları, 12 Eylül 2011 tarihinde KARŞI SANAT’ta, Diyarbakır Hapishanesi’ni, Diyarbakır Hapishanesi’nin katı gerçekliğini ve orada yaşananları tüm boyutlarıyla irdeleyen bir sergi için çağrıda bulunuldu.

Sergiye; kültür endüstrisinin tüketime endeksli sahteciliğine karşı, sanatla hayatın verimli bir ilişkiye girmesinden taraf olan, üretimlerini bu perspektif temelinde dolaşıma sunmak isteyen sanatçılar da, bu sergi kapsamında kendilerini ifade etmeye çağırıldı. Karşı Sanat, çağrısında şöyle sesleniyor: “Sanatı elitist kültürel cemaatlerin steril yaşam alanlarında oynanan danışıklı pazar oyunlarına hapsetmeyen, estetik arayışların biçim fetişizminden ziyade tematik duyarlılıklarla ve bilfiil hayatın tüm renkleriyle kurulan somut bağlarla anlam kazandığına inanan herkesi, Diyarbakır Hapishanesi özelinde 12 Eylül zulmüne karşı sözünü söylemeye kışkırtıyoruz.”

Çağrının tam metni:

AÇIK ÇAĞRI

12 Eylül 1980 tarihi, yaşadığımız topraklarda her açıdan bir milat olarak anılır. O tarihte gerçekleştirilen askeri darbeyle birlikte emekten, özgürlükten, eşitlikten yana olan her bireyin üzerine çöken zulmün karanlık perdesi hâlâ tam anlamıyla aralanmış değil. İşkencenin, idamların, sokak infazlarının en çıplak haliyle, sistematik biçimde yürürlüğe konulduğu darbe döneminin, toplumsal düzlemde yarattığı tahribat da kolay kolay tarif edilemez. Aradan on yıllar geçmiş olmasına rağmen, açık hava hapishanesine dönüştürülmüş bu coğrafyanın her karışında 12 Eylül zihniyetinin izlerine rastlamak mümkün. O döneme ait kurum ve kuralların ekseninde şekillenen yönetim aygıtının, yakın tarihin barındırdığı bu acı dolu geçmişle hesaplaşmaktan kaçınmak için sergilediği manevralar da aşikâr.

12 Eylül zihniyetiyle hesaplaşmanın en önemli başlıklarından biri, hiç tartışmasız, hapishaneler üzerinden açılmalıdır. Egemenlerin ekonomik/sosyal yönelimlerini hayata geçirme yolunda kurdukları stratejilerinin uygulandığı laboratuarlar konumundaki 12 Eylül zindanları, o yıllarda psikolojik ve fiziki işkencenin en sert ve dolayımsız biçimde uygulandığı mekânlar olageldiler. Bir yandan da, Metris’ten Diyarbakır’a kadar mevcut hapishanelerin tümü, özgürlükten taraf olmuş insanlar açısından, kendi kimliklerini, onurlarını, değerlerini zulüm politikalarının en ağır yaptırımları karşısında savunmanın, kanla yazılan tarihin simgesine dönüştü. 12 Eylül karanlığının içinde filizlenen umut tomurcukları, kalın duvarlarla ve dikenli tellerle dış dünyadan soyutlanmış hücrelerde, koğuşlarda toprağa ekildi.

Bu bağlamda, Diyarbakır Hapishanesi’nin kolektif imgelemdeki ayrıcalıklı yerinin altını kalınca çizmek şart. Resmi adı Diyarbakır 5 Numaralı Cezaevi olarak konulan mekânda, söz konusu faşist baskı ve zulmün üstüne Kürt halkının dilini, kimliğini, hatta varlığını inkâra dayanan bir paradigma da ekleniyordu. Diyarbakır Hapishanesi, Kürt halkının, bir bütün olarak, en korkunç araçlarla hayata geçirilen asimilasyonun hedefinde olduğuna dair açık bir örnek teşkil etmekteydi. Bu tespitlerin ışığında, yakın tarihle, 12 Eylül zihniyeti ve uygulamalarıyla hesaplaşmak isteyenlerin yol haritasında Diyarbakır Hapishanesi olmazsa olmaz bir yer işgal ediyor hâlâ. Liberal tahayyülün, geçmişin izlerini yüzeysel biçimde yok sayarak, derin bir sorgulamanın önünü kesmek için kolaycı çözümleri ‘demokrasi’ anlayışına kanıt olarak sunduğu günümüzde, toplumsallığa, siyasete ve sanata içkin her araç ve yöntemle Diyarbakır Hapishanesi’nin, orada yaşananların her boyutuyla ele alınması yakıcı bir gereklilik olarak önümüzde duruyor.

Toplumun, toplumsal dinamiklerin sanatla olan dolayımsız bağlarını kurmakta etkin biçimde rol üstlenmeyi seçen bizler, 12 Eylül 2011 tarihinde KARŞI SANAT’ta, Diyarbakır Hapishanesi’ni, Diyarbakır Hapishanesi’nin katı gerçekliğini ve orada yaşananları tüm boyutlarıyla irdeleyen bir sergi için çağrıda bulunuyoruz. Kültür endüstrisinin tüketime endeksli sahteciliğine karşı, sanatla hayatın verimli bir ilişkiye girmesinden taraf olan, üretimlerini bu perspektif temelinde dolaşıma sunmak isteyen sanatçıları da, bu sergi kapsamında kendilerini ifade etmeye davet ediyoruz. Sanatı elitist kültürel cemaatlerin steril yaşam alanlarında oynanan danışıklı pazar oyunlarına hapsetmeyen, estetik arayışların biçim fetişizminden ziyade tematik duyarlılıklarla ve bilfiil hayatın tüm renkleriyle kurulan somut bağlarla anlam kazandığına inanan herkesi, Diyarbakır Hapishanesi özelinde 12 Eylül zulmüne karşı sözünü söylemeye kışkırtıyoruz.

Sergileme Tarihi: 22 Eylül Perşembe 2011 - 22 Ekim Cumartesi 2011
Sergi Mekânları: Karşı Sanat Çalışmaları – Beyoğlu / Evrensen Sanat Galerisi Tarlabaşı.

Başvuru: Katılımcılar, eserlerinin; boyut ve tekniklerini, özgeçmişlerini, diğer açıklayıcı bilgileri ile bir adet görselle birlikte (yüksek çözünürlükte) ve ihtiyaç duydukları takdirde konu ile ilgili metinlerini en geç 01 Eylül Perşembe 2011 günü mesai saati bitimine kadar, Karşı Sanat Çalışmaları - Beyoğlu adresine ulaştırmalıdırlar. İşlerin Teslim Tarihi : En geç 13 Eylül Salı 2011 Saat : 18:00 Beyoğlu Adresine.” 

E-Posta: [email protected]

Web: http://www.karsi.com

Unknown Object