Sevgili Adil Hocam:
Yolladığınız mektubu içindeki kart ve oyun tanıtımıyla beraber aldım. Kartınız için müteşekkirim.
“Arkası Yarın” adlı kitabınızı dün elime almıştım. Bu sabah son sayfasını devirdim. Bafra T Tipi Kapalı Zindanda kalan Haydar Demir adlı arkadaşım bu kitabınızı okumak istemişti. Ancak Cezaevi İdaresi kitabınıza “yasak” koymuştu. Gerekçesi ise kitabın içeriğinin “Müstehcen” olması!.. Galiba bir yıl önceydi böyle bir karar alınmıştı. Bunu duyunca “Acaba ülkemde devrimciler ‘Grinin Elli Tonu’ tarzında kitaplar yazmaya mı başladı” diye düşünmüştüm. Yolladığınız bu kitabı okuyunca Cezaevi İdaresi “acaba hangi cümleyi müstehcen gördü” diye düşündüm. Okuma boyunca müstehcen tek bir yan görmedim. Cümleler içinde “seks” kelimesi geçiyor, acaba ona mı takıldılar? İki sevgilinin seviştiğini belirtmesi mi müstehcenlik?.. Denemenin hiçbir yerinde cinsel birliktelik betimlenmemiş. İki insanın beraberlik yaşadığını, mutlu olduklarını belirtmeleri mi rahatsız edici bulundu acaba?
Kafamda böylesi deli sorular. Şaşırdım doğrusu. Kitabınızı geç okumanın garip duygusu. 2017 yılında kitaba dönüşmüş bir eser. Yani yaklaşık 7-8 yıllık bir geçmişi var. Bu kitap ilk okuyucuya sunulduğu anda yazarın ilk görüşleri okuyucunun ilk tepkilerini bekleme heyecanı bambaşkadır. Hani o güzelim anneler özene bezene bir yemek yapıp ilk sofraya koyduğunda, ilk vurulan kaşıkla yemeğin tadına bakanın yüzündeki ifadeye odaklanması gibi… (Hep anneler yemek yapmaz her aşçı eserinin sonucunu tadına bakandan ister.) Şimdi 7 yıl önce yazdığın bir eser için o kadar söz söylenilmiştir ki ve üzerinden geçen zaman aralığından sonra kalemini defalarca bileyip yüreğine batırıp o kadar kâğıda kazımışsındır ki söyleyeceğim her söz tekrar, söyleyeceğim her görüş klişe, söyleyeceğim her düşünce eski olacak.
Hasılı öykü uzun, zindandan gelen nameleri okumak sıkıcı:) Ve bizler, bazen içeride gökyüzünden yeryüzüne bakan Harut ve Marut’a benziyoruz! O yüzden yeryüzüne inmek istemeyenlerdenim! Dışarıdakilerin haliyle alay etmek daha eğlenceli:) Tabii cidden alay etmiyoruz. Bu işin mizahi tarafı! Ülkece bir yerden sonra tırlatınca (ki kafama takacak huni satılmıyor burada) hepten her şeye güler olduk! Aç olan, bir ekmeğe muhtaç olan halkımız!
Narinlerimiz, Rojinlerimiz, şirinlerimiz, Gülistan Dokularımız… ‘Dış’lar acısı haliniz ve ‘iç’ler acısı halimiz!
Hadi sizi duyuyoruz ve sizler için üzülüyoruz da enkazlar altında kalan Hatay, Maraş, Antep, Urfa ve Amed halkımız gibi “sesimizi duyan var mı?!! diyen çığlıklarımızı neden kimse duymuyor? Aradığımız halka, partilere, barolara, meclise ulaşamıyoruz! Çok cılız 1-2 gazete küçük ve görünmez puntolarla haber yapıyor. Oysa şu an içeride on binlerce siyasi mahkum var! Artık biz de bir vilayet olduk! Trafik kodumuz, alan kodumuz olmasa da bizi simgeleyen kelepçelerimiz, jiletli tellerimiz, damgalı mektuplarımız var.
Ustam; içerde siz dışarıdakileri izlerken absürt bir trajikomiklikle nasıl ahvalinize gülüyorsak sizler de bizim ahvalimize gülebilirsiniz. Bizimkiler sahiden komik! Biz de artık kendi halimize güler olduk.
Sene 2024! 2025’e girmeye 1,5 aylık süre kaldı. Dışarıya yolladığım her mektubu adına “Acele Posta Servisi” (kısaca APS) dedikleri sistemle gönderiyorum. En son yolladığım 3 ayrı mektubumun bu cezaevinden bu cezaevinin bulunduğu Döşemealtı PTT şubesine yatırılması sizce kaç günde gerçekleşmiştir? Birinci mektup 15 günde, ikinci mektup 16 günde, üçüncü mektup 18 günde! Bu mektupların alıcılarına ulaşması ise en az 10 günlük bir süre alacaktır! En ufak bir durumu sevdiklerimize ulaştırmanın süresi (ki bu en hızlı süredir) 25-28 gün arasıdır! Ülkemdeki gelişmelerin hızını hesaba kattığımızda ne komik duruyor değil mi? Misal 30 Eylül’de size yolladığım mektubumun cevabını 14 Kasım’da aldım! Sene 2024!.. Ülkemiz uçuşta! Biz Narin’den bahsederken Rojinler, Şirinler, evde cayır cayır yanan çocuklar, bir bebeğe tecavüz! Bir babanın çocuğuna cinsel istismarı ve AİDS’ten ölüşü! Bir annenin biberona kimyasal madde koyup bebeğini öldürmesi!.. Ülkenin gündemi saatlik değişirken biz içeride birine ulaşmak için bir ay bekliyoruz! Onun cevap verip bize ulaşması da bir aydan fazla zaman alıyor! Bu dahi içinde yaşadığımız absürtlüğü gözler önüne seriyor.
Çok uzattım. Özlemle, hasretle, şiir ve maviyle!
15 Kasım 2024 Cuma Saat: 10:27
Burhan GÜNEŞ S Tipi Kapalı Hapishane A-64 Döşemealtı/ANTALYA
Görülmüştür notu: Kitabın yasaklanması ile ilgili basında çıkan haber:
https://www.birgun.net/haber/cezaevine-gonderilen-kitaba-mustehcen-engellemesi-194215
- 32 gösterim