TEKİRDAĞ F TİPİNDE HAK İHLALLERİ SÜRÜYOR

Kitap Sınırlaması Bitti, Hak İhlalleri Sürüyor

ÇHD’li avukatlar, Tekirdağ F tipi hapishanelerindeki hak ihlallerinin sürdüğünü, 10 kitap sınırlamasının da mahpusların direnme ihtimaline karşı geri çekildiğini anlattı.

Ayça SÖYLEMEZ [email protected] İstanbul - BİA Haber Merkezi   01 Nisan 2013, Pazartesi

Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F tipi cezaevlerindeki 10 kitap sınırlaması cezaevi idaresinden gelen açıklamayla kaldırıldı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Cezaevi İzleme Komisyonu, bugünkü basın açıklamasında Tekirdağ 1 ve 2 Nolu cezaevlerindeki hak ihlallerini ve kitap yasağını anlattı.

Avukatlar Evrim Deniz Karatana, Halil Kocabaş ve Ekim Selimoğlu’nun söz aldığı toplantıda, “cezaevi idarelerinin, yasağın Adalet Bakanlığı’ndan gelen bir yazıyla bitirildiğini tutuklu ve hükümlülere Cuma günü açıkladığı” ifade edildi.

Karar geri çekildi

Tekirdağ 2 Nolu F tipi Cezaevi’nin İdare ve Gözlem Kurulu ile Eğitim Kurulu, her tutuklu ve hükümlünün kendine ait 10 kitap ve kurum kütüphanesinden de üç kitap bulundurabileceği yönünde karar almış, karar 15 Ocak’ta tebliğ edilmişti.

İdare 15 Mart’ta mahpusların hücrelerine girerek dava dosyaları dışındaki tüm kitaplarına el koydu. Kitaplarını vermek istemeyen mahpuslar hakkında hücre cezası istemiyle soruşturma açıldı.

Tekirdağ 1 Nolu Cezaevi’nde de kitap sınırlamasına karşı mahpusların yaptığı itiraz İnfaz Hakimliği’nce reddedildi.

29 Mart’taki aramada saldırı olabileceği endişesiyle cezaevine giden avukatlar, kitap sınırlamasının kaldırıldığını öğrendi.

Avukat Karatana, saldırıya karşı mahpusların direniş açıklamasının ardından bu kararın alınmış olabileceğini belirtti.

Sürgün ve çıplak arama sürüyor

Avukat Karatana, cezaevindeki kötü muamele ve işkencenin ise aynı şekilde devam ettiğini ekledi:

“Tekirdağ 2 Nolu F Tipi’nde kalan Mehmet Kocalar isimli mahpusun bacağında platin var, cezaevi idaresi de bundan haberdar. Buna rağmen cezaevine her giriş çıkışta X-Ray cihazı alarm verdiği için zorla çıplak aramaya maruz kalıyor.”

Karatana, sürgün sevklerin de devam ettiğini, mahpusların ailelerinden uzaklaştırıldığını, ring aracıyla götürülürken de kötü muameleye maruz kaldıklarını açıkladı:

“Her ikisinin de ailesi İstanbul’da olan Hakan Karabey ve Özcan Bayram, geçen hafta Tekirdağ 2 Nolu’dan İzmir’deki Kırıklar Cezaevi’ne götürüldü. Ring aracında yolculuk boyunca sıcak fan açılarak yüksek sıcakta ve havasız bırakıldılar.”

Polis cezaevi raporuna da el koydu

Avukat Kocabaş ve Selimoğlu da hapishanedeki ihlallerin sürdüğünü açıkladı.

Halil Kocabaş, ÇHD’nin yılda iki kez hazırlayıp kamuoyuna açıkladığı “cezaevlerinde hak ihlalleri” başlıklı raporun bu yılbaşında neden hazırlanamadığını şöyle anlattı:

“Ocak 2013 raporu için cezaevlerinde yapılan görüşmeler tamamlanmış, Marmara Bölgesi’ndeki birçok cezaevinden kadın ve çocuk mahpuslar da dahil olmak üzere görüşmeler yapılmıştı.”

“Ancak 18 Ocak’ta ÇHD üyesi 14 avukat gözaltına alındı, genel başkan ve şube başkanı da dahil olmak üzere dokuz avukat tutuklandı. Dernekte ve ofislerinde yapılan aramalarda birçok evrakla birlikte hak ihlalleri raporunun taslağına da el konuldu. Mahpuslarla yapılan görüşmelerin notları ve mahpusların mektupları da alındı. Bu nedenle, bu yılki raporu tamamlayamadık.”

Kürtçe yayın ve Kürtçe mektup yasak

Cezaevine yollanan mektupların da mahpusların eline iki ay kadar geç ulaştığını belirten avukatlar, mahpusların radyolarının da ellerinden alındığını söyledi:

“Diyarbakır’da Kürtçe yayın yapan radyo istasyonlarını çektiği için radyolara el konuldu. Cezaevine kısa frekansları çekebilen radyoların getirileceği söylendi.”

“Türkçe dışındaki dillerde yazılan mektuplar ise ay altı ay sonra veriliyor ya hiç verilmiyor.”

“Devlet eliyle zehirleniyoruz”

Açıklamada mahpusların anlatımlarına da yer verildi. C.Ş. isimli bir mahpus, devlet eliyle zehirlendiklerini, bakanlığın zararlı olduğunu açıkladığı BAYELLA markasının ürünlerini yemek zorunda bırakıldıklarını açıkladı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aralık 2012’te hileli süt ve süt ürünleri üreten 25 firma ile bunların ürettiği 37 markayı teşhir etmişti.

Süt ve süt ürünlerine bitkisel yağ, jelatin ve nişasta kattıkları tespit edilen markalar arasında BAYELLA da vardı.

Bunun üzerine BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan da konuyla ilgili soru önergesi vermişti. Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker cevabında bu iddiayı yalanladı ancak mahpuslar halen kendilerine bu marka yiyecekler verildiğini söylüyor.

Gardiyan: “Biz de yiyemiyoruz”

ÇHD’li avukatlar da konuyla ilgili birçok kez suç duyurusu yaptıklarını, ancak savcılıkça soruşturma açılmadığını açıkladı.

Ş.Y. isimli mahpus da konuyla ilgili şunları söyledi:

“Geçenlerde bir gardiyan da yemekleri yiyemediklerini söyledi, bize ‘Dilekçe yazın az kaldı cezaevi yönetimini yıldıracaksınız, biz de yiyemiyoruz bunları’ dedi.” (AS)

Kaynak: www.bianet.org