Tekirdağ Hapishanesi Tutsaklarından Adalet Bakanlığına Açık Mektup

“Hapishanedeki sorunlara özel bir duyarlılık gösterdiğinizi bildiğimizden Adalet Bakanlığı’na yazdığımız ortak bir dilekçeyi sizinle de paylaşmak istiyoruz.”

Hüseyin Uzundağ. 1 No’lu F Tipi Hapishane C-97. TEKİRDAĞ

 

Değerli Dostlar, Sibel Özbudun, Temel Demirer

                Gönderdiğiniz yeni yıl kartını aldım. Aynı duygu ve düşüncelerle, gecikmeli olarak yeni yılınızı kutluyorum. Her daim dayanışma ile bize güç veren siz dostlarımızı coşkuyla selamlıyoruz. Dayanışmanın, mücadelemizin güzel günleri, özgürlük-eşitlik içinde bir geleceği yaratacağı inancı ile sevgilerimizi gönderiyoruz.

                Hapishanedeki sorunlara özel bir duyarlılık gösterdiğinizi bildiğimizden Adalet Bakanlığı’na yazdığımız ortak bir dilekçeyi sizinle de paylaşmak istiyoruz. Pandemi boyunca yaşadığımız sorunlarla ilgili onlarca dilekçe yazmamıza rağmen bakanlık tarafından çok sınırlı şeyler yapıldı. Üstelik normale dönülmemişken önemli bir etkisi olan telefon görüşme hakkı 20 dk. dan 10dk.ya düşürüldü. Açık görüş 30 dk. yaptırılıyor. 1,5 saatte bulaşacak virüsün 30 dakikada bulaşmayacağı düşünülüyor olmalı. Biz bu dilekçenin birer örneğini Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, İHD gibi kurumlara da göndereceğiz. Pandemi gerekçesiyle haklarımızın gasp edilmesini istemiyoruz. Salgın riski gözetilerek hareket edilmesine karşı değiliz. Ancak bakanlığın uygulamalarında ciddi çelişkiler olduğu gibi alternatif imkanlarla haklarımızın telafi edilmesinden de imtina edildiğini görüyoruz. Dolayısıyla bakanlığı bunları gözeterek uygulamalarda adaletli çözümler üretmeye çağırıyoruz. Dilekçemizi sorunlarımızın bilinmesi ve taleplerimizin desteklenmesi amacıyla paylaşalım dedik.

                Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Kararlılığınızdan aldığımız güçle, güzel günlerin özlemiyle sevgiyle selamlıyoruz. Umutla, dirençle . 17/01/2022

Hüseyin Uzundağ

 

Adalet Bakanlığı’na yazdığımız mektup aşağıdadır

 

ADALET BAKANLIĞINA

                                               ANKARA

                Covid-19 salgını dolayısıyla yaklaşık iki yıldır olağanüstü koşullarda tutulmaktayız. Alınan tedbirlerden herkes etkilense de, daha yoğun ve ağır olarak, dışarıda neredeyse her şey normalleşmesine rağmen halen kısıtlamaların-karantinanın esasen sürdürüldüğü hapishanelerdeki tutsaklar etkilenmektedir. Hapishaneler aleyhte uygulamaların öncelikle, ilk başlatıldığı yerler olmasına rağmen lehte uygulamalar bakımından her zaman en sona bırakılmaktadır. Bunun genelde haklarımıza dönük olumsuz yaklaşımın bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır.

                Ülke genelinde kısıtlamalar 2021 Temmuz’undan başlayarak kademeli olarak kaldırıldı. Ama hapishanelerde birkaç şey dışında tedbirler olduğu gibi sürdürülmektedir. Dışarıda binlerce insan konserlerde, maçlarda, mitinglerde bir araya gelmekte iken 8-10 kişi spor, sohbet, kütüphane gibi faaliyetlere çıkarılmıyoruz. 3 doz aşı yaptırdığımız halde faaliyetlerden toplu yararlandırılmıyoruz.

                Kurum personeli iki aya yakındır normal mesai düzenine geçti, günde iki defa vardiya değişiyor. Her gün dışarıdan gelen personelle doğrudan temasımız olmaktadır. Bunda herhangi bir risk görülmezken dışarı ile hiçbir teması olmayan 3 doz aşılanmış tutsakların 8-10 kişi beraber faaliyetlere katılımı riskli görülmektedir.

                Salgın sonrası tüm haklarımız/faaliyetler askıya alındı, sınırlandı. Ancak aylar sonra çok sınırlı olarak belli hakları/faaliyetleri kullanmamıza olanak tanındı. 45 günde bir birlikte kalan 2-3 kişinin 1 saat spora çıkması sağlandı. Kapalı ziyaret kademeli olarak başlatıldı. Açık görüş aralık ayı itibariyle 30 dk. ile sınırlı başlatıldı. İlgili yasaya göre ayda 3 kez kapalı ve 1 kere açık olmak üzere her seferinde 1,5 saat ziyaret hakkı bulunmaktadır. Adalet Bakanı “normalleşme” sağlandığında hak kayıplarının telafi edileceğine dair söz vermesine rağmen bu söz tutulmadığı gibi açık görüş sınırlı kişi ve 30 dk. ile sınırlı yaptırılmaktadır. Ayrıca 20 Aralık 2021 itibariyle 20 dk. olan telefon hakkı 10 dk. ya düşürüldü. Kısıtlamalar hemen hemen olduğu gibi sürdürülürken telefon hakkının hemen sınırlanması iyi niyetli bir yaklaşım sergilenmediğini göstermektedir. Birçok tutsağın ailesi uzak illerde olduğundan, yaşlı-hasta ya da risk grubunda olduğundan ve kısıtlamalar, maddi imkansızlıklar nedeniyle de doğru düzgün ziyarete gelemediği gözetilmeyerek telefon hakkı genişletilecekken ilk fırsatta sınırlanmaktadır. Bu da bize, haklarımızın ihlalinin salgın bahane edilerek meşrulaştırıldığını düşündürmektedir.

                Bu kısıtlamaların her birinin en ağır etkilerini ağırlaştırılmış müebbetlik tutsaklar yaşamaktadırlar. Yıllardır zaten çok ağır koşullarda tutulmaları yetmiyor gibi her aleyhte uygulama onlar için iki kat bir hak kaybı, kısıtlama ve yalnızlaşmaya neden olmaktadır. Diğer tutsaklar haftada bir 10 dk. ailesiyle görüşebilirken onlar 2 haftada bir 10 dk. telefon görüşmesi yapabilmektedirler. Bütün haklar kısıtlanmışken aynı ünitede kalan 2-3 ağırlaştırılmışın havalandırmaya beraber çıkmasına bile izin verilmemektedir. Ziyaret hakkı da diğer tutsaklardan farklı olarak ayda iki defa ile sınırlanmıştır.

                Bir taraftan salgın riski gerekçesiyle her türlü hakkımız kısıtlanmakta, diğer taraftan dışarıda pek çok sosyal faaliyetin binlerce kişi ile yapılmasına olanak tanındığı halde 8-10 kişi ile faaliyetlerden yararlanmamıza izin verilmemekte, açık görüş 30 dk. ile sınırlı yaptırılmakta ve telefon hakkımız 20 dk. dan 10 dk. ya düşürülmektedir. Hem kısıtlamalar sürdürülmekte hem de normale dönülmüş gibi gene haklarımız sınırlandırılmaktadır. Bu anlaşılır ve kabul edilebilir değildir.

                Bir başka sorun da hastane-adliye sevklerinden sonra uygulanan karantinadır. Sevkle gidenler diğer tutsaklardan izole edilerek 14 gün karantinada tutulmakta, bu sürenin sonunda yapılan test negatif çıkarsa karantina sonlandırılmaktadır. Sevk dönüşü test yapılmadan 14 gün karantinada tutulanların diğer tutsaklarla teması da olmadığı halde havalandırma kapıları kapalı tutulmakta, kendilerinden başka kimsenin kullanmayacağı havalandırmaya çıkmalarına izin verilmeyerek havalandırma hakları da ortadan kaldırılmaktadır. Kısaca her bakımdan ağır koşullara tabi tutulmaktayız.

                Sonuç olarak; hapishanelerdeki tedbirlerin haklarımızın daha fazla ihlaline neden olacak biçimde sürdürülmesinden vazgeçilerek daha adaletli bir şekilde haklarımızı kullanmamızın önü açılmalıdır. Açık görüş süresi uzatılmalı ve faaliyetlerden toplu yararlanmamıza olanak tanınmalıdır. Pandemi boyunca telefon görüşme hakkı kısıtlanmadan olanaklar ölçüsünde genişletilmesi gözetilmelidir. Karantina uygulamasında havalandırma kapıları açık tutularak tutsakların havalandırma hakkından yararlanması sağlanmalıdır.

                Bakanlığın haklarımızı tam kullanmamız için gerekli düzenlemeleri yapmasını talep ediyoruz.