Tülin Soyhan yolladığımız kitap ve pulun ulaştığını ve kameralar sorununu yazmış

Mektubun 19 Mart’ta postalanmış. Normal gönderdiğin için 19 Nisan’da elime geçti. Zarftan boş kart ve pul da çıktı. Daha önce bana 'Konuşan Fotoğraflar' isimli kitabın geldi.”

TÜLİN SOYHAN

1 NO’LU F TİPİ HAPİSHANE A11-31

KANDIRA- KOACELİ

***

26 Nisan 2017/Kandıra

Merhaba Adil abi,

Öncelikle sevgilerimi gönderiyorum.

Nasılsın? İyi misin?

Ben, biz çok iyiyim.

Mektubun 19 Mart’ta postalanmış. Normal gönderdiğin için 19 Nisan’da elime geçti. Zarftan boş kart ve pul da çıktı. Daha önce bana “Konuşan Fotoğraflar” isimli kitabın geldi. Çok hoştu. Seni daha yakından tanımamı sağladı. Çok teşekkür ederim.

Biraz önce gazeteci İsmail Saymaz’a burada mart ayında yaşanan hak ihlallerini yazdım. Umarım köşesinde bahseder. Malum, sesimizi anlayan insanlara duyurabiliyoruz sadece.

Şu an havalandırmadayız. Güzel bir hava var. güneş havalandırmanın ancak yarısına iniyor. Biz de yararlanıyoruz.

Burası çok eski bir hapishane. 17 sene önce yapılmış ve öyle kalmış. Paslı ranzalar ve mutfak dolabı tarihi eser gibi. Sağlıklı hâle gelmesi için boyanması ya da kaplanması gerekiyor.

Hücrelerimi değişti. Sana en son küflü, rutubetli sürekli logarin, tuvalet koktuğu hücrelerde kaldığımızı yazmıştım. Oralardan çıktık. Şimdi iç taraftayız. Hepimiz yani aynı dosyadan, aynı örgütten arkadaşlar yan yana iki koridorda ve hücrelerdeyiz. Kısmen tecriti yendik diyebiliriz bu duruma. En azından seslerimizi duyuyoruz. Türkan Özen arkadaşımız teklilerde tek tutuluyor, ağır müebbet “cezası”nı tekli tutuyorlar çünkü. Onunla da havalandırma saatlerinde konuşabiliyoruz. O her gün 1 saat havalandırmaya çıkabiliyor. Biz bütün gün, yani sabah 08.00 akşam 19.00 arası havalandırmayı kullanabiliyoruz.

Adil abi, zarfa burada yaptığımız ayraçlardan koydum. Her türlü yaratıcılığımızı kullanarak yaptık. Kimileri yüzünde, gözünde kullanır bu araçları ancak biz sevdamızı en güzel nasıl ifade edebiliriz diye kullandık. Umarım beğenirsin. Ayraçlar böyle çıktı ortaya…

Adil abi, şu an sohbet hakkımız tamamıyla gasp edilmiş durumda. Önce 2,5 saatti, sonra 5 oldu. Olması gereken, yani yasalarda geçen 10 saat. Ancak direnişten dolayı verilmiyor. Ya da Silivri 9’daki kanser hastası Mevlude Pehlivan’a 6 günlük hücre cezası verildi. Talan araması ile ilaçları yerlere döküldü. Faşizm her yönüyle kendini gösteriyor anlayacağın.

Havalandırmada kameralar olduğu için havalandırmayı kullanıyoruz diyemiyoruz, çünkü gözetleniyoruz. F tipinin güvenlik anlayışı özgürlük anlayışının olmaması işte.

Örneğin hastaneye ya da mahkemeye giderken bindiğimiz ring araçlarında da kameralar oluyor. Her tarafı camlı bölmelerde kelepçeli oturuyoruz; ancak yine de “güvenlik” sorunu var. Biz bu kameraları peçete ile kapatıyoruz tabii. Ancak bir de bunun soruşturması açılıyor. Yani mahkeme karşısında; mahremiyeti, insan haklarını, izlenmemek istediğimiz tekrar anlatıyoruz. Ancak çok bir faydası ya da farkı olmuyor.

Adil abi, burada kitaplarımızla sorun yaşamıyoruz. İstediğimiz kitap giriyor yaşamıyoruz. Seninkiler de girer. Ben yan flüt çalıyorum, yalnız kutusunu vermiyorlar. Kutusunun şekli güvenlik sorunu yaratıyormuş çünkü.

Daha neler var anlatılacak ancak kâğıt yeterli değil. Şimdilik böyle diyeyim.

Yine yazarım. Senden de bekliyorum elbette. Kendine çok iyi bak. Her şey için teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle Tülin.