“Tutsak Kitapları Sergisi” İzleyicisiyle Buluştu

Görülmüştür Kolektifi'nden Adil Okay serginin amaçlarını şu sözlerle de ifade etti:

“Hapishanelerde bu kadar çok eserin üretilmesine şaşırıyorlar. Gelenlere şunu söylüyoruz; bu insanlar sizin için hapishanedeler ve üzerlerindeki ağır baskı ve tecride rağmen yazmaya üretmeye devam ediyorlar. Sesle, sözle, nota ve fırçalarıyla tecridi parçalıyorlar diyoruz. Biz de onların sesi olmaya çalışıyoruz.

 

Görülmüştür Kolektifi ve İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi’nin katkılarıyla oluşturulan ve Türkiye’de bir ilk olan “Tutsak Kitapları Sergisi” gerçekleştirildi. İHD Mersin Şubesi’nin anadil etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen bu sergiye ilgi de oldukça yoğundu. Serginin hazırlanmasına öncülük eden Görülmüştür Kolektifi kurucusu ve aynı zamanda dergimiz yazarlarından  Adil Okay’la da sergi üzerine sohbet ettik. Okay serginin önemi hakkında görüşlerini de bizimle paylaştı.

Türkiye’de denenmemiş bir sergi

Sergi Görülmüştür Kolektifi’nin on iki yıl boyunca biriktirdiği ve çeşitli tutsak yakınlarının da göndermiş olduğu kitap ve dergilerden oluşuyor. Türkiye’de son otuz yılda üretilen eserlerin ağırlıkta olduğunu söyleyen Okay, hemen her siyasi gelenekten olan politik tutsakların çeşitli alanlarda üretilen eserlerinin sergide olduğunu ve bu sayede şimdilik yüzün üzerinde eserin izleyici ile buluşturulduğunu söyledi.

Tecride rağmen üretim

Bu kadar çok çeşit kitap ve dergilerin hapishaneler de, ağır tecrit koşulları altında üretilmiş olması serginin şekillenmesinde önemli rol oynuyor. Hapishane duvarlarını aşan bu eserlerin çeşitliliği “Hapishane Edebiyatı” adı altıda oluşan yanlış anlayışları da düzeltmeyi amaçlamakta. Okay serginin amaçlarını şu sözlerle de ifade etti:

“Hapishanelerde bu kadar çok eserin üretilmesine şaşırıyorlar. Gelenlere şunu söylüyoruz; bu insanlar sizin için hapishanedeler ve üzerlerindeki ağır baskı ve tecride rağmen yazmaya üretmeye devam ediyorlar. Sesle, sözle, nota ve fırçalarıyla tecridi parçalıyorlar diyoruz. Biz de onların sesi olmaya çalışıyoruz. Her siyasi gelenekten eserler var burada. Dil olarak ta Türkçe ve Kürtçe eserler var. Hapishanede üreten insanlar her alandan eserler üretiyorlar. Şiir, roman, karikatür, resim, çeşitli araştırma yazıları dahil. Hatta örnek verecek olursak Musa Altun arkadaşımızın İngilizce-Kürtçe hazırladığı sözlük var. Hasan Şahin isminde başka bir tutsak arkadaşımız “Ümüş Eylül” isminde bir dergi çıkartıyor. Yine tutsak karikatürist Mehmet Boğatekin, kendisi uluslar arası ödüller almış bir çizer, o da yıllarca “Golik” adlı ve tutsak karikatüristlerin çalışmalarından oluşan bir mizah dergisi çıkardı. Ayrıca Zeliha Bulut ismindeki başka bir tutsak arkadaşımız çocuklar için roman yazmış. Hapishane Edebiyatı denilince yanlış bir anlayış var. Bu edebiyat türünde üreten tutsakların sadece hapishane konulu eserler ürettikleri yanlış bir algı oluşturulmuş. Tutsaklar da biz dışarıdaki insanlar gibi geniş ufuklara sahipler.”

“Belki de bir müze olacak”

Serginin daha fazla insana ulaşabilmesi ve genişlemesi için çeşitli illerde de devam ettirmeyi düşünen kolektif çalışanları, gittikleri yerlerde de kurumların ve tutsak ailelerin destekleri ile daha da güçlü bir sergiye dönüşebileceğini düşünüyorlar. Bütün bu çalışmaların sonucunda eserlerin kalıcı olarak sergilenebileceği bir müzeye dönüşme ihtimali olduğunu da söyleyen Adil Okay, bunun da amaçları arasında olduğunu sohbetimiz içerisinde dile getirmiş oldu.

GÜNEY

20.02.2022