Tutsak Murat Türk'ün romanı Böğürtlen Zamanı

Okunası sade bir roman: Böğürtlen Zamanı

Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan yazar Sami Özbil, Aram Yayınları'nın okuyucuyla buluşturduğu Murat Türk'ün Böğürtlen Zamanı romanını ETHA için değerlendirdi.

Etkin Haber Ajansı / 23 Haziran 2013 Pazar, 13:07

İSTANBUL- Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan yazar Sami Özbil, Aram Yayınları'nın okuyucuyla buluşturduğu Murat Türk'ün Böğürtlen Zamanı romanını ETHA için değerlendirdi.

Özbil'in yazısı şöyle:

"Böğürtlen Zamanı (Aram Yayınları), hikayesi sade, anlatımı yalın ve inandırıcı bir roman. İlgiyi ve üzerinde konuşulmayı hak eden bir eser meydana getirmiş Murat Türk.

Esas olarak Şervan isimli 19 yaşında bir gerillanın hikayesidir 'Böğürtlen Zamanı'. Şervan, 22 kişilik ilginç bileşenli bir birimdedir. İlginçtir çünkü; 'Takımımız devrik komutanlardan oluşuyordu. İki bölge, üç bölük, üç takım, iki de manga komutanı vardı. Bunlar görevlerinden alınanlardı. Resmi olarak da bir bölge, bir takım, üç manga komutanı, üç de yardımcıları. Birkaç kişi dışında herkes komutandı!'

Olaylar ordunun bir özel savaş birimine ait çadıra sızan gerillaların askerleri silahsızlandırmasıyla başlıyor. Eylemin ardından çıkan çatışmada yaralanan Şervan, grubun hareketini yavaşlatmamak için arkadaşlarını (geçici olarak) kendisi olmadan yola devam etmeye ikna eder. Yoldaşları geri dönemeyince yaralı haliyle onları aramaya çıkan Şervan'ın bir buçuk aylık hikayesine tanık oluruz romanda.

Roman, klasik roman teknikleriyle ileriye doğru düz bir akışla, birinci tekil şahıs kipiyle kaleme alınmış. "Ben" eksenli anlatım, hikayeyi sahicileştirirken, okuyucuyu olayların içine katıyor.

'Böğürtlen Zamanı'nda iri cümleler yok. Yazar, edebiyat yapma hastalığına tutulmamış. Boğucu siyasal analiz ve tasvirlerden kaçınılmış. Kahramanlar değil, insanlar var romanda. Hamasetten büyük oranda uzak durabilmesi Murat Türk'ün başarısı.

200 sayfalık romanda vurgulanması gereken bir başka yan da çok canlı diyaloglar. Sahici, gereksiz sözcüklerden arındırılmış, genel olarak her biri romana ayrıntı katan derinleştirici diyaloglar. Bu canlı anlatım romandaki sahneleri görselleştiriyor.

İnsanların türlü halleri var romanda. Özellikle Kürt kadınlarının sahici ve cesur sahiplenmeleri birçok sahnede okuyucuyu karşılıyor. Abartıcı köylülere rastlıyoruz 'Böğürtlen Zamanı'nda ayrıca. Yüze gülen ve sonra elde silahla Şervan'ın peşine düşen kişi, 'Her ağacın kurdu özünden olur' dedirtiyor okuyucuya.

Ayrıntıların zenginliği, anlatılan olayları roman kılmayı sağlayıcı nitelikte. İnsanların kişiliklerini esasen bu ayrıntılar ve diyaloglar açığa çıkartıyor. Aşk ve savaş insanın kimliğini, karakterini en dolaysız ve en yalansız bir biçimde ortaya koyar bilindiği gibi. 'Böğürtlen Zamanı', bunun savaştaki somutlanışına kendi ışığını düşürüyor. Halklaşan savaşın kapsayıcılığı, uzun savaşın bir anına odaklanan bu romana da yansıyor.

Özgürlük Hareketi'nin ideolojik-felsefi gökkuşağında yer alan bireylerin son yıllardaki verimi dikkate değer. '90'lı yıllardaki ürünler daha çok içe, birbirine anlatmayı öne alırken, ürünler giderek kendi dışındaki kesimlerle temas kurmanın, onlara iç ülke gerçeğini en sade biçimde anlatmanın vesilesi kılınıyor. Derinleşmesi gereken isabetli bir yönelim. Özgürlük hareketinin siyasal söyleminden değil felsefesinden ele alan ve o zemin üzerinde özgürce yaratan edebiyatçılar-sanatçılar kuşağının ortaya çıkması, savaş sonrası dönemde, 'Aslanların hikayeleri'nin avcılar tarafından yazılmasını önlemek bakımından da gerekli. Tam da burada etkin ve kurumsallaşmış bir editörlük mekanizmasının devreye sokulması gerektiği netlikle vurgulanabilir. En az edebiyat üretimi yapmak kadar önemli olan, editörlüğün rastlantılarla şekillenmesine fırsat vermemek.

Bitirirken 'Böğürtlen Zamanı'nda 'Küçük Hasan'ın iyimser, güleç, çocuksu halinin ve finaldeki 'Tam zamanında geldin' cümlesinin okuyucunun dudaklarında iyimserlik çiçekleri açtırdığını söylemek gerek. Yolu açık olsun Murat Türk'ün."

Kaynak: www.etha.com.tr