“Korona Günlerinde Mahpusluk” kitabınızı aylar öncesinden göndermiştiniz. Nerden bakarsak bakalım, beş ayı buluyor. Henüz yeni verdiler, okuyabildim. Yeni açılan mekanların bilinen problemleri… Yanı sıra… haberiniz vardır şimdi, bir süreden beridir yürürlüğe giren genelgeye göre kargoyla gelen kitaplar hemen verilmiyor. Üzerinden iki ay geçmeden verilmiyor.”
M. Enes TUNÇ
1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi C-45
DİYARBAKIR
***
12 Temmuz 2021
Adil Ağabey Merhaba,
İyi olmanız umuduyla size, şahsınızda bütün dostlara arkadaşlarım adına sonsuz selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Sağlık, mutlulukla dolu özgürce kutlayacağımız nice güzel günler dileğiyle…
Nuray Özgülnar, Hakan Gönüllü imzalı iki fotoğraf-kartı aldım. Teşekkürler. Biri papatya tarlasında çekilen, diğeri kum saatli fotoğraf. İkisi de güzel ve anlamlı fotoğraflardı. Hem Nuray, hem de Hakan arkadaşlara selamlarımızı gönderiyorum, bu değerli çalışmaları için kutluyorum.
Durumunuzun iyi olduğuna sevindim. Hepimizden daha fazla gayret ediyor, oradan oraya koşuşturuyor, her işe yetişmeye çalışmanın yanı sıra, her birimize de yetişmeye çalışıyorsunuz. Darda kalana, karanlıkta, umarsız, naçar kendisine uzanacak bir eli umutla bekleyen herkese umut, çare adına varlığıyla yanlarında olmak kadar güzel, emsalsiz bir davranış yoktur. Bu davranışın ulvi sözcüklerle bir tarifi olmaz kanımca. Özetle, mahpushanedekiler için sarf ettiğiniz emeği takdirle karşılıyorum. Tabi bunu yaparken sağlığınızı da ihmal etmemeye dikkat ederseniz bizleri de sevindirmiş olursunuz.
“Korona Günlerinde Mahpusluk” kitabınızı aylar öncesinden göndermiştiniz. Nerden bakarsak bakalım, beş ayı buluyor. Henüz yeni verdiler, okuyabildim. Yeni açılan mekanların bilinen problemleri… Yanı sıra… haberiniz vardır şimdi, bir süreden beridir yürürlüğe giren genelgeye göre kargoyla gelen kitaplar hemen verilmiyor. Üzerinden iki ay geçmeden verilmiyor. Bir de eş zamanlı farklı yerlerden gelen kargolar olunca bu süre uzadıkça uzuyor. Mantık aramayı çoktan bıraktım. Olup bitenlere epeydir baktıkça mantık aramayı bir kenara bıraktım. Dibe batan anlamsızlıklar sözcükleri de arızalı hale getiriyor. Özetle kitabı henüz okudum. Bitirdim. Yazacaklarım çok gecikmeli, vaktinden çok sonra söylenmiş sözcükler olabilir. Ama emeğin bir süresi, zamanı yoktur ve her daim takdir edilmesi, görünür kılınması gerektiği inancıyla yine de kitapla ilgili fikrimi paylaşayım. Gecikerek… GecikmeliJ
Kitap… Evet, tüm yazıları dikkatlice okudum. Çizilen karikatürleri de hakeza öyle. İmece usulü… Her bir dalı farklı iklim, farklı coğrafyalarda özenle derlenip farklı gül ve çiçeklerden oluşan eşsiz bir çiçek bahçesine benzemiş kitap farklı tat, renk ve farklı renkleriyle her birimizin hayat hikayesini ne güzel özetlemiş çizim ve yazılarla… Yazan, çizen dâhil, düzenlenmesi, tasarlanmasıyla uğraşan, emek veren herkesi emeğinden dolayı kutluyorum. Tabi emeğin en büyüğü size ait olduğundan teşekkürün de öyle olması gerekiyor. Elinize, nefesinize, ruhunuza sağlık. Hep böyle yaratıcı kalın.
“Korona Günlerinde Mahpusluk” kitabında yalnızca çizimlerin yer alacağını, yazıların yer almayacağını biliyordum. Kitabı elime alır almaz yanlış anladığımı fark ettim. Bilseydim ilk günlerde kısa bir yazıyla ben de katkı sunabilirim. Yanlış, eksik anlamanın ceremesini çekeceğiz.
Unutmadan yazılan yazıların uzunluğu-kısalığı tam kıvamında olmuş. Uzun yazıları kısaltarak yer vermeniz isabetli olmuş kanımca.
Yeni çalışmalarım varsa paylaşmamı istemişsiniz. Adil Ağabey, son 5-6 aydır resim çizmek adına tek bir seferliğine ne kağıt ne kalemi elime alamadım. En çok sevdiğim bir iş halbuki. Kopmak –geçici de olsa- zoruma gidiyor. Son dönemlerde gözümde baş gösteren problem buna sebep. Korona ve hastaneye gidiş bunu zorlaştırmış. Bu yüzden tedaviyi de geciktiriyoruz. Gözdeki problemi aşar aşmaz yeni çalışmaları paylaşırım. Şu an tek gündemim göz! Onsuz zor.
Başka… durumumuz iyi sayılır. Aşı vs. derken dışarıdaki hayatın tümünde normalleşmeye gidildi. Her gün haberlerde bilmem günde Rusya’dan kaç bin turistin geldiği haberleri verilir övgüyle… Ama hapishane, haberlere yansıyan dünyanın dışında başka bir evrendeymiş gibi… Yine izole, yine yalnız ve sözü edilen normalleşmenin ne si dahi uğramayan bir mekan olmaya devam ediyor. Normalleşmeden muaf iki kesim: Zindanlar ve müzik sektörü! Ne ilginç bir tesadüf! Ziyaretlerimiz yine ayda iki kez, iki kişiyle sınırlı. Atölye, kurs vs. yok… Pandemi koşullarına devam dışarıda normalleşme görüntü ve özgüsüne rağmen. Dante’nin İlahi Komedyası’ndaki en dip mekana ne çok benziyor. Yine de iyiyiz.
Emeğe saygı… Bir de Tülin Ablayı, sevgili eşinizi kutluyorum emeğinden dolayı. Ona ve sevgi Öykü’ye selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum.
Bütün dostlara selamlar; saygılar. Amed çok sıcak. Belki Mersin’den de sıcak. Kavruluyoruz fırına dönen dört duvar arasında. Klimasız, pervanesiz bu sıcaklarda dayanmak çok zor. Klimalarımız hala verilmedi. Dayanmak zor özetle.
Tekrardan selamlar, saygılar.
Pandemisiz, zindansız özgür günlerde sohbet etmek dileğiyle. Sağlıcakla kalın.
M. Enes TUNÇ
1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi C-45
DİYARBAKIR
- 16 gösterim