Tutsak yazar Serdar Sürücü'den yeni mektup ve şiir

Çok iyi olmanızı isterim. Yakın zamanda büyük bir deprem yaşadık. Bu doğa olayı insana değer vermeyen sermaye düzeni ve devleti yüzünden toplu katliama dönüştü. Ve bu ilk kez olmuyor. Ve onları tarihin çöplüğüne atmadıkça son olmayacak. Ve bu acılarla da isyan duygularımız ayaklandı.

Ya devrim Ya ölüm diye bir sloganımız vardır bizim. Bir yandan kararlılığımızı ifade eder, ama asıl devrim olmazsa, gerçekten işçi emekçi halklarımızı ölümden, sürünmekten başka bir şey beklemediğini de ifade ederiz…

Böyle acı tebrikler de bunu gösteriyor. Bu karanlıktan kurtuluşun yolu, sadece ışığa doğru ilerlemektir. Hem de koşarak.

Ayrıca 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü en içten duygularla selamlıyoruz. Ve gelmekte olan 1 Mayıs’ı.

 

Değerli Dostlar,

Gönderdiklerimizi direkt size postalayamıyorum. O durumda idare karar alıp el koyabiliyor. O nedenle önce hukuki inceleme için avukatıma gönderiyorum.

Tüm yoldaşlarımın çok selamlarını iletiyorum.

Tekrar görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.

Sevgilerle

 

Sevgili Adil Okay,

Julia’nın Marx çizimi olan kartınızı da çok sevdim. O da baya iyi bir çizer yeteneğine sahip gibi görünüyor… Eşiniz ve kızınızın da 8 Martını selamlarım. Sağlıcakla kalın. Yeni yıl mektubunuzu da almıştım.

S. Serdar SÜRÜCÜ

 

***

Sömürü ve zorbalık…

                bitmeden bitmeyecek savaşımız.

Umut,

                ekersen filizlenen bir tohumdur,

                sularsan açan bir çiçektir…

Dünyayı değiştirmeye

                faşist diktatörlükleri yıkmaya

                                               cesaret ediştir!

Yaşasın sınıf çelişkileri!

Yaşasın sonsuz hareket!

Kazanın altındaki ateş,

                hiç durmadan kaynatır durur,

                               ve milyonlarca emekçi devrimci olur.

Bizde hep gür yanmıştır devrim ateşi,

“O ateş ki kalbimin içindedir,

Tutuşmuştur

Günden güne artıyor

Dövülmüş demir olsa, dayanmaz buna

Eriyecek yüreğim!”

Ve Marx Engels Lenin!

Biliyoruz zindana düşsek de

Biliyoruz ölsek de!

                Bizim olacağını muzafferiyetin!

 

Bu uğurda nice canlar verildi

Bizim verdiklerimiz nedir ki?

Siper, değildir sızlanma yeri

Doldur ve düşmana çevir tüfeğini!

Ruhuna ve belleğine seslen

Onlara savaşmayı öğret

Savaşmayan diri kalamaz çünkü

Hiç kör kayıtsızlık nedir bilmedik

Ne biz halklarımızın acılarına,

                ne halklarımız kendi acılarına,

                               ne de savaşan, ölen, tutsak düşen evlatlarına…

Bizi hep bastı ancak bağrına

Nasıl mümkün oluyor hala savaşmak demeyesin!

Sömürülürken böylesine!

Göçük altında kalırken böylesine!

6 yaşındaki yavrulara sulanırken alçaklar!

Kadınlar katledilirken!

Doğamız mahvedilirken!

Kadim halklar tutsak edilmişken!

Geleceğimiz satılırken!

Özgürlük yokken!

Demokrasi yokken!

Sosyalizm yokken!

 

Nasıl mümkün olur!

                               SAVAŞMAMAK!

Nasıl mümkün olur

                               SUSMAK!

Nasıl mümkün olur

                               SEYRETMEK!

Nasıl mümkün olur

                               DURMAK… Nasıl!

Arabeski bırak!

Kavgaya asıl!

 

Boşuna DEVRİMCİ olmadık biz,

Boşuna KOMÜNİST olmadık!

Hiçbir zaman olmadı çok imkanımız ama

İnancımız çok,

Öfkemiz çok,

Sorulacak hesabımız çok…

İşimiz, hayallerimiz, azmimiz, fedakarlığımız çok!

Ve işçimiz, emekçimiz, yoldaşımız çok!

Ve yeri gelince mücadele için,

Bir kağıt bir kalem de yeterince çok!

 

Yarın HER ŞEY EMEĞİN OLACAK!

Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar,

   ve sağlam evler!

                ve hayatlarımız!

Ne enkazlar, ne madenler, ne motor kasaları ne tersaneler…

Mezar olmayacak

Küçük çocuklarımız,

     dinci sapıkların eline düşüp tecavüze uğramayacak!

Çünkü tüm alçaklar, şerefsizler!

    o faşistler, o para babaları, o patron denen pislikler!

Hiç biri olmayacak.

Gömülecek ne varsa gömülecek!

Tarihin çöplüğüne dökülecek!

 

Affedin beni şimdi gitmeliyim.

Kuşların yemini üfleyip, suyunu tazelemeliyim…

                                                                                              JAVEN