Tutsakların Kaleme aldığı Tekirdağ 2 Nolu Hapishanesi Hak İhlal Raporu

Tekirdağ hapishanesinde yaşanan hak ihlalleri, hak gaspları ve kötü muamele sırasıyla şunlardır:

“Şartlı tahliye” ve tahliye hakkı elde eden arkadaşlarımız 29/12/2022 çıkarılan yasa nedeniyle, hapishane idaresi tarafından “iyi halli olmadığı” değerlendirilmesi yapılarak tahliye edilmemektedir. “Şartlı tahliye” ve tahliye hakkı kazanmış bu arkadaşlarımızın hiçbir “disiplin cezası ve soruşturması” olmamasına rağmen, “İdare ve Gözlem Kurulu” tarafından “iyi hal şartı” yerine getirmediği gerekçesiyle hakları gasp edilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın “İdare ve Gözlem Kurulu”na bir mahkemeymiş gibi verdiği bu yetkiyle keyfiyetçiliğin önü açılmıştır. Bulunduğumuz hapishanede tahliyesi gelip 30 yılı geride bırakan; Murat Sözeri, Neşet Güven, Ecevit Özgül arkadaşlarımızın tahliyeleri 2. defa 3'er ay daha ertelenerek 1 yıl boyunca hakkı gaspı edilmiş oldu. Böylece arkadaşlarımızın “ceza süreleri”nin içinde içeride tutulmaları sağlanmıştır. İlgili yasa maddesinin iptal edilmesi ve tahliye hakkı kazanmış olan arkadaşlarımızın, “İdare ve Gözlem Kurulu” kararı aranmaksızın tahliyesini istiyoruz.

***

Tutuklu ve hükümlülerin spor ve sohbet faaliyetlerinin haftalık süreleri azaltıldı ve bazı haftalar personel yetersizliği, arama vs. denilerek faaliyet hakkımız gasp ediliyor. Spor ve sohbet faaliyetleri 45 günlük periyotlarla planlanmaktadır. Buna göre 45 gün içinde 3 defa 1 saat spor ve 1 defe 3 saat sohbet hakkı olarak planlanmaktadır. 45 günlük bu periyotlarda 1 haftalık sohbet ve spor hakkı istisnasız ziyaret haftası denilerek gasp edilirken, 1 haftası arama, personel yetersizliği vd. keyfi gerekçelerle gasp edilmektedir. Ayrıca sosyal faaliyet adı altında, spor faaliyet yerine 45 günlük periyotlar içinde 1 saat 1 masa tenisi ve langırtın yer aldığı havasız, dar bir alana çıkarılıyoruz. Dar ve havasız bu alanda gerçekleşen faaliyet, özellikle yaz sıcaklarında ciddi sorunlar yaratıyor. Daha büyük bir kapalı spor salonu olmasına rağmen, tadilat olduğu gerekçesiyle aylardır kullandırılmıyor. Tecrit sistemi üzerine kurulu F Tipi Hapishanelerinde, sosyal faaliyetler bu sistemin biraz da olsa geriletilme aracıdır. Ancak görüldüğü üzere hem süresi azaltılan hem de keyfi şekilde çıkarılmayarak faaliyete hakkımız gasp ediliyor. Sohbet ve spor faaliyetlerinin keyfi gerekçelerle engellenmeden Aylık olarak tam ve düzenli olarak planlanmasını istiyoruz. Buna göre sohbet hakkının haftalık 6 saat ve spor faaliyetinin de haftalık olarak birer ten 1 açık ve 1 kapalı spor olarak 2 saat şeklinde düzenlemesini istiyoruz.

 

Hapishane televizyon yayınları yetersizdir. Yayını gerçekleşen Tv kanalları ve radyo yayınları tutuklu ve hükümlülerin ihtiyaçlarından ziyade siyasal sistemin politikalarını benimsetme aracı olan kanallar yayınlanmaktadır. Bunun sonucunda hükümet politikalarını olumlayan, onun çizgisinde tek sesli yayınlar tercih edilmiştir. Buna karşın yayınlanmasını istediğiniz TV kanalları TELE1, KRT, Flash, Sözcü ve radyo kanalları; YÖN, CEM, Açık, Kafa gibi yayınların eklemesi istemimiz kabul edilememektedir.

***

Tutuklu ve hükümlülerin en temel, ihtiyaçlarının başında kitap, dergi ve gazete gelir. Ancak tüm diğer hapishanelerde olduğu üzere, bulunduğumuz hapishanede de yasak ve sınırlama yaşıyoruz. Mevcut durumda üzerimizde 20 kitap ve 10 dergi bulundurabiliyoruz. Dışarıda tüm yasal mevzuatları yerine getirerek dağıtım ve satış serbestçe yapılan gazete, dergi ve kitaplar içeride suç aleti muamelesi görüyor. Bu nedenle yasaklama ve sınırlamalarla karşı karşıya kalıyoruz.

***

AYM tarafından Evrensel Gazetesi başvurusu üzerine hak ihlali kararı verilmiş olsa da, "Basın İlan Kurumu" tarafından ilan olamayan süreli yayınların içeri verilmemesi sürdürülüyor. Bu yasa nedeniyle günlük yayın yapan Evrensel ve Yeni Yaşam Gazeteleri ile haftalık, aylık yayın yapan devrimci gazetelere ulaşmamız yıllardır yasak. Tüm yasal prosedürleri yerine getirip yayınını sürdüren dergiler, idare kanalıyla satış noktasından alınamadığı takdirde, tarafımıza gönderildiğinde alamıyoruz. Ayrıca bu dergilere idare kanalıyla ulaşmak istediğimizde, bu dergi satış noktasında bulunmuyorsa farklı bir satış noktasından ulaşmak için çaba gösterilmiyor. I. dereceden yakınımız olan ailemiz tarafından yapılan abonelikler kabul edilmeyerek, adımıza gelen dergiler verilmiyor. Giyim, giyecek vd. tüm ihtiyaçlarımızı ailemizden gelen parayla karşıladığımız gerçekliği açıkken, adımıza abonelik yapmaları yasaklanıyor. Her halükarda abonelik gideri ailemiz tarafından karşılanıyor halbuki. Ailemizin yaptığı abonelikler kabul edilmelidir.

***

İnternet yayıncılığının her geçen zaman yaygınlaştığı günümüzde bu alanda yayınlanan haber, makule vd. bilgilerin A4 kağıdına basılarak mektup üzerinden edinmemiz yasaktır. Temel bir ihtiyaç olan haber alma özgürlüğü, bilgi edinme hakkı yayının biçimine bakılarak engelleniyor. İçeriği "Mektup Okuma Komisyonu” tarafından “üstlenmesine” rağmen "fotokopi” denilerek telif ücreti ödemesi isteniyor kopya muamelesi görüyor. İnternete doğrudan ulaşmamızın yasak, ancak dolaylı olarak ulaşımın önünde olmaması gerekir. Teknolojinin gelişimine uygun olarak, yayıncılık faaliyetinin daha çok internet ortamında sürdürüldüğü gerçekliği söz konusudur. Bu durumda da tutuklu ve hükümlülerin mağduriyetini önlemek adına bu yayınlara ulaşımının önünü açacak düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi takdirde daha da artacak olan internet yayıncılığıyla süreli yayınlara ulaşımımız tamamen engellenmektedir. Yine son yıllarda tarafımıza gönderilen kitap ve dergilerin içerikleri  keyfi şekilde değerlendirilerek engellemelere maruz kalıyor. Tarafımıza verilmiyor. Kitap dergi ve gazetelere ulaşımdaki engeller yanımızda bulunduracağımız miktar sınırlaması, sevk engellemesi gibi uygulamaların sonlandırılmasını istiyoruz.

***

Sağlığa erişim halkımız konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Bu soruna en ağır biçimiyle yaşayanlar, içeride kalmaması gereken hasta hükümlü ve tutuklu arkadaşlarımızdır. Bu arkadaşlarımızın sağlığa erişimi ancak hapishane dışında tam teşekküllü bir hastane de mümkünken, ölüme terk edilmektedir. Yine bu arkadaşlarımızın içinde bulunan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olanlar, bırakalım tam teşekküllü bir hastanede tedavi olmayı, tek başına hücrede tutularak ölümü bekleniyor. Bu arkadaşlarımız sağlık sorunlarından kaynaklı, ani gelişen ataklarda son bir gayretle çağrı butonuna basarak hayata tutunmaya çalışıyor. Bunun yerine yanında bir kişinin, bulundurulması ani gelişen rahatsızlıklara daha hızlı müdahaleyi sağlayacaktır. Tahliye hakkı kazanmasına rağmen, hakları verilmeyen hasta tutsakların durumu acil ilgilenilmesi gereken bir sorundur. Karşı karşıya kaldığımız bir diğer sağlık sorunu da ilaçlar konusundadır. Bazı ilaçların temininde gecikmeler yaşıyoruz. Bazen 1 ayı bulabilen bu gecikmeler, hastalığın daha da ilerlemesine neden olabiliyor. Hastane sevklerimizde tekli ring aracı kullanımı dayatılmaktadır. Sağlık sorunu nedeniyle hastaneye sevki gerçekleşen hükümlü ve tutukluların, kelepçeli şekilde araca alınması, yetmezmiş gibi, bir adım genişliği olmayan kutu gibi havasız bölmelerde hastaneye götürülmemiz ne kadar sağlıklıdır? Tekli (tabut) ringle hastane sevki gerçekleştirilmesi uygulaması derhal sona erdirilmelidir. Sağlığa erişim temel bir haktır. Bunun koşullarının yaratılması insan ayrımı gözetilmeden yapılmalıdır.

***

Hapishane idaresinin sorumluluğunda olan tutuklu ve hükümlülerin beslenmesi konusunda da sorunlar yaşıyoruz. Açık Hapishane tarafından hazırlanan üç öğün yemek doyurucu değil, besin değeri düşük ve çeşitliliğe sahip değil. Ayrıca yemeğin yapımında kullanılan yağ, bakliyat, et vd. ürünler kalitesizdir. Yemek konusunda sıkıntılarımızı ilgili mercilere ulaştırdığımızda, en fazla 1 ayı bulan iyileştirmeler sorunu ileri bir tarihe erteleyerek geçiştirme amaçlıdır. Açık Hapishanede yapımı gerçekleşen yemeklerin uzman kişilerden oluşan heyetler tarafından sürekli kontrol edilerek takip edilmeli, raporlaştırılarak bu takip yemekten faydalanan bizler başta olmak üzere bilgimize sunulmalıdır. 

***

Temel ihtiyaçlarımızın bedelini ödeyerek temin edebildiğimiz kurum Hapishane kantinidir. Ancak kantin yetersiz kalmaktadır. Bizlere dağıtımı yapılan yemek öğünlerinin yetersizliğini gidermek için ihtiyacımız olan besin başta olmak üzere, kırtasiye, ve temizlik ürünlerini temin edebildiğimiz bu kurum yetersizdir. Parasını ödeyerek de olsa ihtiyaçlarımıza ulaşımda sıkıntı yaşıyoruz. Bazı temel besin maddelerine ulaşımda aralıklı olarak süreklileşen ulaşamama sıkıntısı yaşıyoruz. Yoğurt, süt, donuk döner, konserve ürünlerine haftalarca ulaşamadığımız zamanlar olabiliyor. Haftanın bir günü satın alma olanağı tanınan bu ürünlere, o gün ulşamadığımızda ertesi gün gelse dahi bir hafta beklemek zorundayız. Çeşitliliğin olmadığı ve ürünlerin alternatif markalarla satılmadığı kantin yetersizdir. İsmini ilk defa kantin listesinden öğrendiğimiz markaların ürünlerini satın almamız dayatılıyor. Herhangi bir gelir kaynağı olmayan, ailesi ve yakınlarından gelecek olan paraya bağımlı tutuklu ve hükümlülere satışı yapılan ürünlerden ÖTV ve KDV’nin kaldırılması zorunluluktur. Geliri olmayan bireylerden vergi almak hak ihlali ve alan için de acizliktir. Ayrıca kantinden kırtasiye ürünlerine ulaşmamız engelleniyor. “Güvenlik” gerekçesinin keyfi yorumlanması sonucu; ajanda, şerit daksil, parabandı, kalem tıraş, kuru boya, pastel boya, sulu boya vd.’lerine kantinden ulaşamıyoruz. İçeride kullanmamız yasak. Bu yasaklama soyut olarak ifade edilen “güvenlik” gerekçesine bağlanıyor. Bu yasaklamaların kaldırılarak, kantinde satışı yapılması gereken ürünlerin hükümlü ve tutukluların ihtiyaçları gözetilerek yapılmasını istiyoruz.

***

Hastane doktoru tarafından kullanılması tavsiye edilen bazı medikal ürünlerin temini, üzerimizde bulundurulması engelleniyor. Boyun ve bel fıtığı için gerekli olan ve ücretini kendimiz ödememize rağmen dirseklik, dizlik, bileklik gibi ürünlere ulaşımımız engelleniyor. Yine doktor onayına ihtiyaç olmamasına rağmen, temizlik için kullanılan koruyucu eldivenlerin kullanımı doktor raporuna bağlanmıştır. Doktor raporuyla kullanabilir raporu olmadan bulaşık eldiveni kullanmamız yasaktır. Sürekli olarak gün içinde elle bulaşık, kıyafet ve hücre temizliği yapan tutuklu ve hükümlülerin, deterjanın yaratacağı cilt sorunlarına karşı tedbirli olması gerekir. Hali hazırda cilt sorunu yaşayan arkadaşlarımıza doktor tarafından koruyucu amaçlı eldivenler önerilse de, sağlık sorunu henüz yaşayamayanların ileride karşılaşamayacağı kesinliği olamaz. Bu nedenle doktor raporuna bakılmaksızın herkesin kullanımına olanak tanınmalıdır. Bulaşık eldiveni bir koruyucudur. Ne kadar erken kullanılırsa deterjanın yarattığı alerjik etki, tahriş, yaralar önlenebilir. Eldiven ilaç değil, koruyucudur. Bugün sıradan bir markette satışı yapılabiliyorken, tutuklu ve hükümlülerin ulaşabilmesi keyfi şekilde engelleniyor. Şu anda cilt sorunu yaşamayan ve bu nedenle doktor raporu alamayan arkadaşlarımızın, bulaşık eldiveni kullanamadığı için ileride karşı karşıya kalabileceği en küçük cilt sorunundan, cilt kanserine kadar sorumlusu hapishane idaresidir. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve bulaşık eldiveni vd. medikal ürünlere ulaşımımız sağlanmalıdır.

***

Hapishaneye yeni giriş yapan tutuklu ve hükümlüler, çıplak arama işkencesine maruz bırakılmaktadır. Bu uygulamaya karşı Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığımız suç duyurularımız dikkate alınmamaktadır. Bulunduğumuz hapishanede çıplak arama işkencesi olgunlaştırılmış bir uygulama haline getirilmiştir.

***

Bulunduğumuz hapishanede şaşırtıcı bir uygulamaya maruz kalıyoruz. Bu uygulamaya göre; aynı mektup zarfı içinde farklı iki kişinin bir başkasına mektup postalaması yasak. Aynı hücrede birlikte kalan kişiler, fazladan bir gider yaratmaması için mektuplaştıkları aynı kişiye, iki ayrı mektup postalamak yerine aynı zarf içinde ücretinin tek kişi tarafından karşılanarak postalanması istenmektedir. Ancak hapishane idaresi tek bir zarf yerine, iki ayrı zarfta gönderilmesini dayatmaktadır. Son 4-5 yıldır maruz kaldığımız bu uygulama nedeniyle mektup giderleri ek bir külfet yaratmıştır. Mektuplarımız okuma komisyonunun denetimine tabidir. Eğer bir engelleme olacaksa zaten bu içerik yönünden keyfiyetçiliğe varacak boyutta gerçekleşiyor. Ancak ücretinin kimin tarafından ödendiği engelleme gerekçesi yapılmamalıdır. İlgili maddede “ücretini karşılamak suretiyle gönderilebilir” ifadesi ücretsiz mektup gönderilemeyeceğine dair vurguyken, hapishane idaresi bunu keyfi şekilde yorumlayarak, PTT’nin kazancını öncelikli hale getirmiştir. Herhangi bir maddenin uygulanmasındaki yorumlama, tutuklama ve hükümlülerin mağduriyetini değil bunu gidermeye ve önlemeye yönelik olmalıdır. Posta ücretlerinin her geçen gün engellenemez şekilde artışı, posta giderlerimizi de inanılmaz arttırmıştır. Bu durumu hapishane idaresinin dikkate alarak, posta giderlerinin yarattığı mağduriyet engellenmelidir. Bunun bir yolu da aynı zarf içinde iki farklı kişinin posta gönderebilmesinin önünü açmaktır. Başka hiçbir hapishanede uygulanmayan bu yöntemin sona ermesini istiyoruz.

***

Bulunduğumuz hapishanede hücreler arası değişimi istemleri de keyfi gerekçelerle gerçekleştirilemiyor. Halihazırda yılları bulan hücre değişimi istemleri karşılanmıyor. Bu istemler ziyaret ve telefon gün ve saatlerinin uygunsuzluğuna rağmen istense de gerçekleştirilmiyor. A, B ve C blokları olarak ayrılan hapishanede, bloklar arası yer değişimleri ise olanaksızdır. Ancak hapishane idaresi herhangi bir gerekçe sunmadan, hükümlü ve tutukluyu istemediği bir hücreye alabiliyor. Yaşanan bu durumun yanısıra, hapishanede “bombacı” statüsü denilerek tutuklu ve hükümlüler tecrit içinde tecrit yaşamaktadır. Bu statüyle nitelenen kişiler birlikte kalmakta ve birlikte sohbet ve spor faaliyetlerine çıkarılmaktadır. Bu kişilerin “bombacı” nitelemesinde olmayanlarla faaliyete çıkması ve birlikte kalması yasaktır. Bu nitelemeye uğrayan 7 arkadaşımız birbirlerinden başka kimseyle bir araya getirilmiyor. 2'şer ve 3'erli şekilde, gerektiğinde tek tutulabilmektedir. Neye göre belirlendiği belirsiz “bombacı” statüsüne alınarak “ceza” içinde cezalandırılarak hak ihlaline maruz kalıyorlar. İdarenin sunduğu gerekçe “Bakanlıktan gönderilen dosyalara göre bu arkadaşlarımızı ayrı odada tutuyoruz. Bomba eğitimi verebilirler” diye belirtiliyor. Yüksek güvenlikli hapishanede tutulan arkadaşlarımız, bu keyfi gerekçeyle tecrit daha da ağır şekilde yaşamaktalar. Farklı hapishanelerde de kalmış olan bu arkadaşlarımız, benzer bir uygulamaya maruz kalmazken, adımlarını bu hapishane atar atmaz yeni bir statüyle tecrit içinde tecrit yaşamaktalar. Bu uygulamanın derhal sona erdirilerek, arkadaşlarımızın her tutuklu gibi farklı kişilerle kalabilmesi Ve faaliyetlere katılmasını istiyoruz.

***

Bulunduğumuz hapishanede karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümü için öncelikli yöntemimiz idareyle diyalogdur. Ancak bu yöntemi tercih etmemize rağmen görüşme istemlerimizde sorunlar yaşanabiliyor. Hapishane 1. Müdürü yıllardır hükümlü ve tutukluların görüşme istemine yanıt vermemektedir. Adı var görüntüsü yok bir durumla karşı karşıyayız. Kendisi dışında “İdare ve Gözlem Kurulu”nun diğer üyeleriyle görüşmemiz dayatılıyor. Müdürü olduğu hapishanede hükümlü ve tutuklularla görüşmekten kaçınacak kadar idari bir sorumluluk, söz konusudur. Bu uygulamanın sona ererek, sorunlarımızı doğrudan 1. Müdüre iletmek istiyoruz.

 

EKİN SABUR

TEKİRDAĞ 2 NOLU F TİPİ HAPİSHANESİ 

13.10.2024