TUTSAKLARIN KIRIKLAR 1 NO'LU F TİPİ HAPİSHANESİNDEN YOLLADIKLARI HAK İHLALLERİ RAPORU

TUTSAKLARIN BUCA HAPİSHANESİNDEN YOLLADIKLARI HAK İHLALLERİ RAPORU

20.01.2025

Merhaba

Aşağıda sıralayacağımız hak ihlallerinden kaynaklı sorunların çözümünde GÖRÜLMÜŞTÜR olarak sizleri de sesimize ses olmaya ve kamuoyu oluşturma adına yükselen bu çığlığımızı duyurmaya çağırıyoruz. 

Siyasi tutsaklar olarak üzerimizde uygulanılmaya çalışılan idari baskı ve sindirme politikalarının siyasal yönde bilincinde ve farkındayız. Hakeza hiçbir şart ve koşul altında bu hukuk dışı uygulamaları kabul etmeyeceğimizi, her şartta siyasi, hukuki ve meşru yaşam hakkı arayışımızı sürdüreceğimiz gibi, tüm bu hukuksuzluklara, dayatmalara karşı durmaktan da geri adım atmayacağımızı belirtiyoruz:

1) süreli ve süresiz yayınlara erişim sorunumuzdur. Hapishanelerin yapılış ve var oluş gerekçesi bilinmekle beraber en belirgin özelliği ‘ISLAH’ temelli bir amaç güttüğüne dair yaygın ve baskın söyleme bağlı kalarak şu soruyu sorma gereğini duyuyoruz: NEYE GÖRE, KİME GÖRE ISLAH? Islahtan kast edilen hedef nedir? Eğer ki yaşamın anlamına denk bir arayış değilse nedir? Bunun aksine iradesi alıkonulmuş, varlığı parçalamakla mevcudiyeti sorgulanır hale gelmiş, benliğine ipotek konulmuş, özüne yabancılaştırılmış ve haliyle olan bitene şartsızca “OLUR” demekse, bunun literatürdeki karşılığı yalnız devletin verdiği rakamlardan ibaret olan ruhsuz bir bedenin soluk alıp verişi olmaktadır. Bu da bizlerin varlık hakikatine aykırı olarak yaşam ideallerimize yabancılaşmadır. Dolayısıyla politik tutsakların varlığında anlamlaşan hakikat, yaşamı bir bütün içerisinde sorgulamamızdan geçer. Bu durumda hakikat arayışımızda belirgin bir etkisi olan süreli-süresiz yayınlara erişimde cezaevi idaresince getirilen kısıtlayıcı sınırlamaların kaldırılmasını; dergi, fotokopi bazlı makalelerin, denemelerin vb. günlük, haftalık, aylık yayınların, yanımızda bulunan kitaplara erişimimizde de hem sayısal sınırın kaldırılmasını (en azından 50 kitap alabilmemiz sağlanmalı) hem de dışarıdan çevre, arkadaşlar ve ailelerimiz tarafından gönderilen süreli ve süresiz yayınların içeriye alınması önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. 

 

2) Bulunduğumuz Ceza İnfaz Kurumu’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını infaz etmekte olan arkadaşlarımıza mevcut kanunlardaki yasal boşluk sebebiyle ağır bir tecrit uygulanmaktadır. Cezaevi kanununda kesin bir hüküm bulunmadığı sürece cezaevi idareleri, bu oluşan boşluk zemininde ‘inisiyatif’ söylemini alenen suistimal etmekte, adeta fırsattan istifade ederek yasal hükümsüzlüğü politik tutsaklara karşı bir silah olarak kullanmaktadır. Bulunduğumuz bu cezaevi şartlarında; ağırlaştırılmış müebbet cezası alan arkadaşlarımız herhangi bir sportif ve kültürel yasal haktan yararlandırılmamaktadır. Oysa yasalarla güvence altına alınmış bu hakları askıya alınmıştır. 

3) Bulunduğumuz cezaevinde Davut ÖNDER ve Abdullatif KARAASLANLI arkadaşlarımız 3 yılı aşkın bir süre, Ayhan AZGIN arkadaşımız ise yaklaşık bir yıldır özel bir uygulamaya (bu olumsuz anlamdadır) tabi tutularak ayrı bloklara yerleştirilmiştir. Bu arkadaşlarımızın can güvenliğine dair endişelerimizi defaten ilgili yerlere belirtmemize rağmen bugüne dek ne Cezaevi Müdürlüğü’nce, ne Cumhuriyet Başsavcılığı, İnfaz Hakimliği, Adalet Bakanlığı’nca ne de diğer bütün resmi kurum-kuruluşlarca gereken hassasiyet gösterilmemiştir. 

              Bugün bizden ayrı başka bloklarda tutulan bu arkadaşlarımız hukuka aykırı olacak bir şekilde tecride tabi tutulmaktadır. Bu aynı zamanda özel bir uygulama sonucunda mutlak bir sürekli cezalandırma ile arkadaşlarımızın politik kimliklerinin teslim alınma dayatmasıdır. Bu hukuksuz uygulamanın paralelinde şu gerçeği hatırlatmakta yarar var: yasa “bir kişi ya da gruba isnat olunan suçlama sebebiyle ceza verilir” demektedir. Dolayısıyla kanunen tartışmaya mahal vermeyecek bir açıklıkta bir gerçeklik söz konusu iken; maalesef, biz politik tutsaklar, özel bir hukuka tabi tutulmuş, her an mutlak bir cezalandırma haliyle karşı karşıyayız. Somut haliyle ifade edecek olursak; yasalarca bir defa cezalandırılmış bu her üç arkadaşımızın hürriyetleri kısıtlanıyor. Buna rağmen Cezaevi İdaresi merdiven altı kararlarla aldığı keyfi uygulamaları sonucunda daimi bir ceza mekaniğiyle bu arkadaşlarımızın eziyet görmelerine sebep olmaktadır. 

 

4) Cezası bitmiş “şartlı salıverme” koşullarına hak kazanmış birçok arkadaşımızın, durumları “iyi halli” olmalarına rağmen İdare Gözlem Kurulu kararıyla tahliye olmaları engellenmektedir. Cezaevi Müdürlüğü’nün karar değerlendirmeleri tamamen sübjektif olup haktan, hakkaniyetten uzaktır. Düşman hukuku kapsamına giren siyasi bir karar ve tutumdur. 

 

5) OHAL’den bu yana bulunduğumuz Ceza İnfaz Kurumu’nda kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler kapsamında kurs, atölye vb. etkinlikler bilinçli olarak ya açılmamakta ya da açılan kısmi bir kısa süreli atölye faaliyeti ise sudan bahanelerle kapatılmaktadır. Sportif faaliyetler ise tutsakların beden sağlığı gözetilmeden düzenlenmekte olup, çoğu zaman en temel ve anayasal haklarımızı kullanmamızı bile işkenceye dönüştürebilmektedir. Dolayısıyla anayasa tarafınca güvence altına alınmış tüm yasal haklarımızı adeta taksitlere bölünmüş bir halde kullanmamız isteniyor. Oysa ki bu yasal haklarımız sözde ‘iyi halli olup olmadığımız’ noktasında bir değerlendirme ölçütü olarak kullanılıyor. Bırakalım değerlendirme ölçütünü, verili durumun kendisi bu haliyle bir işkenceye dönüştürülmüştür. Bu da ciddi bir problem olarak önümüzde durmaktadır. 

 

6) Eğitim ve sosyalleşme kapsamına giren sportif, sanatsal ve kültürel hakların kısıtlanması ya da iptal edilmesi açıkça Anayasal bir suç olup, cezai müeyyideyi gerektirmektedir. Ayrıca eğitim hakkı bir kişi veya kurumun tasarrufuna bırakılamayacağı gibi bu hakkın adeta bir ehlileştirme aracı olarak da mevcut anayasa hükümlerince denen yasak ve suç bağlamında mutlak bir madde olarak açıklanmıştır. Anayasal hak olan eğitim hakkımız bir bütün olarak engellenmektedir. 

              

              Yukarıda maddeler şeklinde paylaştığımız sorunların çözümü noktasında kurumunuzun gereken ilgi ve duyarlılığı göstereceğini temenni ediyoruz. Bu şikayetlerimiz bağlamında sizlerin, konuyla ilgili olan yetkililere ulaşarak çözüm noktasında çeşitli girişimlerde bulunup, gereken hukuki ve insani desteği sunacağınıza inanıyoruz. Bu temelde yaşam ve çalışmalarınızda başarılar diler, en içten duygularla selamlarımızı ve saygılarımızı sunarız. 

NOT: Bulunduğumuz kurumda normal veya şerit daksilin yasaklı olması ve satılmaması nedeniyle mektuptaki bazı karamaları düzeltme imkanımız olmadı. Bu durumu anlayışla karşılayacağınıza inanıyoruz. 

20.01.2025

Sonuç GÜRDEĞİR, Babek Sami ÖZTÜRK ve Aydın AKIŞ

Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi

Buca/İZMİR

 

Benzer Yazılar