İSTANBUL- 10 yıldır tutuklu olan Atılım Gazetesi Eski Yazıişleri Müdürü Hatice Duman, Başbakan Erdoğan'ın AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmaya yanıt verdi.
Etkin Haber Ajansı / 31 Ocak 2013 Perşembe, 11:26
Gebze M Tipi Cezaevi'nden yazan Duman'ın mektubu şöyle:
"Sayın Başbakan;
AKP'nin Genişletilmiş İl Başkanlar Toplantısı'nda yaptığınız konuşmada tüm tutuklu gazetecileri hedef alarak tarafıma yönelttiğiniz ithamları dinlerken, üslubunuz beni hiç şaşırtmadı. Sadece adımın ve soyadımın baş harflerini kullanarak 'H.D.' demeniz de sizi kurtarmıyor. Zira benim dosyam Yargıtay'da onaylanmış olsa da şu an Anayasa Mahkemesi'nde olduğu için söyledikleriniz düpedüz yargıya müdahaledir.
Sayın Başbakan;
On yıllık hükümetinizin pratiğine bakıldığında, demokrasiyi, özgürlüğü ve insan haklarını sadece kendiniz için istediniz. Anayasa Mahkemesi tarafından AKP'ye açılan kapatma davası söz konusu olduğunda 'Demokrasiye kurşun sıkıldı' diye veryansın ettiniz. O zamanlar 'mazlum' olmanın halkta yarattığı etkiyi çok iyi değerlendirerek, yargının, sizi ilgilendiren bu ve benzeri kararlarla nasıl da siyasallaştığını, yüksek sesle dile getirdiniz. Siyasal iktidarların bir alt kolu gibi çalışan yargının verdiği kararların meşruiyetini tartıştınız ve yargının bağımsızlaşması gerektiğini vurguladınız.
Sizin yargıya yönelttiğiniz bu eleştirilerin üzerinden yıllar geçti. O zamandan bugüne değişen tek şey de siyasal iktidarın sahipleri oldu. Ve siz bu iktidarın sahiplerinden biri olarak o zamanlar şikayet ettiğiniz hukuk sistemini değiştirmeyi bir kenara bırakın, çok daha pervasız bir yargıyla karşı karşıya bıraktınız bizi. Dahası, kürsülerden yaptığınız konuşmalarda gerek şahsıma gerekse de genel olarak tutuklu gazetecilere, muhalif kesimlere yönelik saldırgan cümleleriniz yargıya fazlasıyla yol gösteriyor. Bakın 2003 yılında gözaltına alındığımda hazırlanan gerçek dışı bir senaryonun içine dahil edilip yıllar sonra İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezası verildiğinde, bu pervasızlaşan yargı iş başındaydı. Tek bir maddi delile dayanmadan verilen bu cezanın gayri meşruluğu ortadayken Yargıtay 9. Dairesi de yerel mahkemenin verdiği kararı onaylayarak bu hukuk katliamına ortak oldu.
Ve size de buna dayanarak kamuoyu önünde şahsıma olmadık ithamlar yöneltmek ve bu ülkede tutuklu gazeteciler gerçeğini karartmak düştü. İşte hukuk ve demokrasi adına yapılan bir gösterinin tüm parçaları böyle tamamlanıyor ve size muhalefet eden her bireye hapishanenin dipsiz kuyuları gösteriliyor.
Dünün 'mazlum'u olarak bugün kullandığınız iktidar dili, şaşırtıcı olmasa da öfkelendiriyor insanı... Tutuklu gazetecilere ve benim gibi 'hüküm'lü gazetecilere bugüne kadar sarf ettiğiniz o kadar zehirli sözler dün çok eleştirdiğiniz yargının siyasallaşmasının tezahürü değil de nedir Sayın Başbakan?
Dün sizin hakkınızda verilen yargı kararlarıyla 'demokrasiye kurşun sıkılırken', şahsıma hayalı senaryolarla verilen cezalar demokrasinin üzerine gül atmak mı oluyor? Bir an için bütün gerçekleri unutup benim 'suçlu' olduğumu düşünelim. Bu durum bütün gazetecileri 'suçlamanıza' yeter mi? Velev ki, gazeteci de değilim. Bu durumda da hiçbir maddi kanıt olmadan bir hukuk cinayetinin hedefi olmayı hak etmiş mi olurum?
İşte biz bu sorularla birlikte kendiniz için dizayn ettiğiniz ve 'demokrasi' diye önümüze koyduğunuz diktatörlüğü sorguladığımız, gerçekleri ısrarla halkın gündemine getirdiğimiz için suçlanıyoruz, Sayın Başbakan... Ve siz de bunu çok iyi bildiğiniz için gerçek dışı ithamlara sarılıp gazetecileri, muhalif siyasetçileri hapishanede tutmanın gerekçelerini yaratıyorsunuz. Ama artık şunu kabul edin ki, demokrasi diye sunduğunuz bu tiranlık düzeni nereden baksanız bir hilkat garibesine benzemiş durumda. Zaten oluşmayan kuvvetler ayrılığı ilkesi ise eskisini aratır bir hale gelmiştir.
Sayın Başbakan,;
Dosyam şu an Anayasa Mahkemesi'ndeyken bu kadar rahat konuşmanızda yargının neyin hizmetinde olduğunu yeterince ortaya koymuyor mu? İktidarınızın bir enstrümanı haline gelen yargının, adeta muhalifleri hedef alan bir kıyım makinesine dönüştüğü gerçeği artık gün yüzü gibi açık değil mi?
... (Bu bölümde cezaevi idaresi tarafından sansür uygulanmış, 9 kelimenin üzeri karalanmıştır) Siz hakikaten demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten yana mısınız, yoksa diktatörlüğünüzü güçlendirmenin peşinde misiniz? Kendiniz için demokrasi naraları atmayı bırakıp, bütün baskı araçlarınızı bizim üzerimize salmaktan vazgeçin. İktidarını eleştiren gazetecileri, muhalifleri, bin bir türlü kılıfla hazırlanan komplolarla susturmaya çalışmaktan ve yıllarca hapishanede tutmaktan vazgeçin!
Ve son bir şey daha... Öncelikle şahsım üzerinden tüm tutuklu gazetecileri hedef almaktan vazgeçmenizi istiyorum. Zira milyonların önünde bu tarzı kullanarak bizi hedeflemeniz, hukuk ilkelerini baştan çiğniyor ve şu an tutuklu olan onlarca meslektaşımı yargılayan mahkemelerin elini alabildiğine rahatlatıyorsunuz.
Sayın Başbakan, gerçek her daim gerçektir! Siz bunu karartmaya çalışsanız da bir gün o gerçek güneş gibi ortaya çıkacaktır. İşte o vakit, sarf ettiğiniz sözlerle birlikte hilkat garibesine dönüşen iktidarınız da tarihin çöplüğüne gidecektir."
Kaynak: ETHA
- 4 gösterim